Ne İşe Yarıyoruz? | Beni Asla Bırakma- Kazuo Ishıguro

Ne İşe Yarıyoruz? | Beni Asla Bırakma- Kazuo Ishıguro
  • 6
    0
    0
    0
  • Kazuo ıshıguro 8 Kasım 1954’te doğmuştur. Nagazaki kentinde doğan ıshıguro daha sonra ailesi ile birlikte İngiltere’ye  yerleşmiştir. 2017 yılında Nobel Edebiyat ödülü alan Ishıguro ile çok geç tanışmış olduğumu üzülerek belirtmek isterim. Belki de bu geç tanışıklığın vermiş olduğu utancı yok edebilmek için ilk yazımı Ishıguro’nun en sevilen kitabı olan Beni Asla Bırakma ile başlamak istedim.

    Beni asla bırakma yazarın birçok kitabından sadece biri olmasına karşın belki de en çok bilinen, en hüzünlü kitabı. İskoç Akademisinde hakkında yapılan yorum da kitabın dünyasına özgü en güzel açıklamalardan biri olabilir; ‘dünyayla bağlantılı olduğumuza dair hayali algımızın altında yatan uçurumların pişmanlıktan muaf tasvirleri”.  Bir pişmanlık hissetmezsiniz Beni Asla Bırakma’nın kendine has dünyasında ve hatta kuvvetle muhtemel son raddeye kadar umutsuzluğu bile hissetmezsiniz. Bir akıntıda gibi sürüklenir durursunuz. İçinde yaşadığımız dünyanın kurallarıyla çevrili olduğumuzu en güzel anlatan romanlardan biridir. Kitap başta size bir dünya anlatmaz ama biz öyle eminizdir ki içinde bulunduğumuz koşullardan;  Kathy H.’yi, Ruth’u,  Tommy’i ve geri kalan bütün Hailsham çocuklarını kendi dünyamızın kurallarına uygun olarak hayal eder bir süre ona göre yaşatırız.  Sayfaları çevirdikçe fark ederiz yaptığımız hatayı. Adını koyamadığımız duygular ile okunur bu kitap. Tanımlayamazsınız, Dillendirilmemiştir. Zaten Ishiguro hiçbir kitabında hissetmenizi istediği duyguları dillendirmez. Öyle naif, öyle hassas ve yalın bir dil-kurgu bağı koyar ki ortaya; elinizden gelen tek şey Ishıguro’nın nehrinde sürüklenerek,  gittiği limanlarda bir nebze soluklanmayı ve bu yeni dünyaya uyum sağlamayı dilemektir. Son raddeye kadar durumun vahametini göstermez bize umuda tutunmamıza ve bir sonraki sayfayı aynı huzursuzlukla çevirmemize izin verir.

    Kurgu sağlam ama karakterleri yamalıdır Ishıguro’nın. Durmadan yaptıkları eylemlere bahaneler bulurlar. Kathy H’nin her seferinde Ruth’u hoş görmesinin sebebi belki de ortak yazgının getirdiği anlayabilme çabasıdır ya da bir zorbaya boyun eğmek olarakta adlandırılabilir. Kitabın birçok yerinde ana anlatıcı olan Kathy H.’nin geçmişteki anılarını hatırlarken, Ishıguro bize minik toz zerreciklerinin arasından yanlış olan bir şey olduğunu fısıldar. Ne olduğunu tam hissetmezsiniz, hissedemezsiniz ama bir yerlerde adını tam koyamadığınız kekremsi bir tat bırakır damakta. Sanki bir korku filmindesiniz ve bu mutlu tablo her an dağılacak gibi gelir. Oysa ortada mutlu bir tablo dahi yoktur. Herkes ve her şey puslu bir mercekle inceleniyormuş, travmalar doğru anlatılamıyormuş gibi gelir başta. Aslında her şeyin tam da değinilmesi gerektiği kadar değinilmiş olduğunu daha sonradan gösterir bize yazar.

    Büyük büyük cümleler göremezsiniz kitapta, tam aksine cümleler çok küçük. Hatta romanda inşa edilen dünya bu kadar büyük ve acımasızken bu cümleler nasıl bu kadar küçük diye isyan ettiriyor insana. Diline hüzün hakim kitabın; yalın bir hüzün. Bütün bu hüznün ve yozlaşmış dünyanın içerisinde yine de karakterlerin hayatla bağ kurma ihtiyacı, gayelerine bağlılıkları insana umut olmaya devam etmekte. Ve bütün bu hüzün ısrarıma rağmen Ishıguro kitabı hüzünlü olarak tanımlamamakta ve hatta; “Kaçınılmaz bir umutsuzluk var ancak diğer yandan, insan doğasının kasvetli bir görünümü değil.” Diye tanımlamaktadır Beni Asla Bırakma’yı. İçinde bulunduğumuz dünyayı özünde kendi yaratığı dünyanın soğukluğu ve acımasızlığı ile irdelemektedir. Bu da yazara kendine özgü bir dil-evren yaratmanın yanında okuyuculara şu soruyu sorar; Ne işe yarıyoruz?

    Kitabın ortalarına doğru ilerlerken, Tommy düştüğü umutsuzluktan kaçış yolunu ona göstersin diye Kathy H.’ye sorar bu soruyu.  Bu soruyu hangi nedenle sorduğu kitabı okuyanlar için barizken kitabı okumayanların hevesini kaçırmamak, romanın o büyülü dünyasını bozmamak, okuyucu ile Kathy H. Arasındaki ilişkiye bir şans verebilmek adına bu soruya cevap vermemeyi tercih ediyorum. Ama bir düşünelim. Gerçekten, biz ne işe yarıyoruz? Hangi sistemin içindeki hangi çarkı döndürüyoruz?

    Bütün bu soruların yanında kitabın kendi iç yapısı sizin sürekli soru sormanıza sebep olacak şekilde oluşturulmuş durumda. Neden Hailsham öğrencileri kendilerine iyi bakmak durumunda? Neden yaratıcı olmaya zorlanıyorlar?  Donör olmak ne demek? Neyi bağışlıyorlar? Kathy H.’nin iyi yaptığı iş ne? İçinde yaşadıkları topluluk neresi? Bir öğrenci yurdu mu? Eğer öyleyse neden hiç evlerine gitmiyorlar? Bütün Hailsham süreci boyunca Miss Lucy’nin öğrencilere söylemek için can attığı ama bir türlü söyleyemediği, dillendiremediği, dillendirdiği zamanda tam anlamıyla ifade edemediği durum ne? Romanın bütün kurgusu okuyucuyu soru sormaya, merak etmeye, eleştirmeye, irdelemeye ve daha da önemlisi toplu iğne kadar bilgi kırıntısından anlam çıkarmaya zorluyor. Dahası bütün bu süreç, sizin sadece Kathy H.’ye sempati duymanızı sağlamıyor aynı zamanda karakterlerin hatalarını görüp, kabullenişlerine öfkelenmenizi sağlıyor.

    Kitabın kapağını kapattığınızda ise; böyle bir dünyanın ortaya çıkmasının ilk etaptaki kadar uzak bir olasılık olmadığı fark edildiğinde,  akla bazı sorular geliyor. Bütün bu süreç gerçekten yaşanıyor olsaydı, Kathy H.’nin bakış açısından okuduğumuzdaki kadar öfkelenir miydik bu duruma yoksa çoğunluğun iyiliği bizi sessiz kalmaya mı zorlardı? Ya da bütün bu süreç en başından en sonuna etik miydi? Etik olup olmaması önemli miydi?  Benim nezdimde cehenneme giden taşların iyi niyetlerle döşenmeye başlamış olmasının naçizane bir örneğinden başka bir şey değil. Ve yol cehennem yoluysa niyetlerin bir önemi var mı? Kurtarılan yüz hayat feda edilen onundan daha mı değerli? Ama tabi nihai karar her zaman biz okuyuculara bırakılmış durumda. İrdeleyip didiklemek ya da kafamızı kuma gömmek karar biz okuyuculara kalmış. Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizi bilseniz de dener miydiniz? Yoksa kemiklerimize kadar işlenmiş olan dünyaya geliş sebebinizi kabullenir miydiniz? O donör siz olsaydınız ne yapardınız?

    Kaynaklar

    1 2

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.