Bir Kontratenor Dinletisi / Cenk Karaferya

Bir Kontratenor Dinletisi / Cenk Karaferya
  • 0
    0
    0
    0
  • Nadir görülen bir yetenek olarak göğüs rezonansıyla zenginleştirilmiş kafa sesleriyle bir soprano gibi şarkı söyleyebilen kontratenorlar, özellikle Barok dönemi operaların neredeyse tamamında yer almıştır. Normal bir insanın ses tellerinin üç ya da dört katı uzunluğa kadar ses tellerine sahip bu yetenekler, sadece opera gösterilerinde değil, pek çok müzik türünde büyüleyici örnekler sergilerler. Dünyadan Radu Marian, Don Krim, Philippe Jaroussky, Farinelli ve Cafarelli gibi örneklerin yanı sıra, ülkemizden de Cenk Yüksel, Celal Eldeniz, Kaan Buldular ve Tolga Siner gibi isimlerin yanısıra, Cenk Karaferya'yı ayrıca değerlendirmek doğru olacak diye düşünüyorum.

    Aslen Selanikli olan ve İstanbul doğumlu sanatçı, annesiyle birlikte dört yaşından itibaren Londra'ya yerleşip orada yaşamaya başlıyor. Şan bölümüne her yıl sadece 10 öğrencinin kabul edildiği meşhur Trinity College of Music'de müzik ve opera eğitimini tamamlıyor ve dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sopranosu olarak bilinen Teresa Cahill'in öğrencisi olarak mezun oluyor. Karaferya ve orkestrası Barok dönemini yeniden canladırmayı amaçlayan post-Barok akımının öncülerinden kabul ediliyor. Almanca, Fransızca, İtalyanca ve İngilizce konuşabilen genç sanatçı, bugün uluslarası Barok Opera’da dünyanın sayılı kontra tenörlerinden biri olarak gösteriliyor. Neden mi? Dinleyelim.

    .                                                           

    Benim Cenk Karaferya ile tanışmam ve iletişime geçerek sadece müziğiyle ilgili değil gündelik hayatı, beğenileri ve görüşleriyle ilgili fikir alışverişlerinde bulunmam 2010'lu yıllara dayanıyor. Barok müziği ve genel olarak oldukça yoğun bir klasik müzik eğitimiyle birlikte son derece disipliner bir yaşam sürdüğünü öğrenmem, müzik dışında okumaya, hayvanlara, LGBT haklarına, demokrasiye, Türkiye'ye ve siyasete düşkünlüğünü anlamam beni hem çok şaşırtmış, hem de çok mutlu etmişti. Cenk'in daha iyi anlayabilmek için klasik müzik düşkünlüğümü bir 'dinleyici' olmaktan öteye taşımış ve yıllar içerisinde eserleri analiz edebilecek bir seviyeye gelmiştim. Okumalar ve dinlemeler ilerledikçe anladım ki; bilhassa Barok dönemi ve etkisi altında olduğu çağda insanlığın estetiğe, aydınlanmaya, ferdi hak ve özgürlüklere, mimariye ve kollektif düşünceye vakıf olduğu zaman dilimi bir bütün halinde öğrenilmeli ve insan zihninin hayallerini notalara, notaları seslere ve sesleri bir gösteriye dönüştürmesindeki ihtişama tanık olunmalı.

    Kontratenorleri dinlerken, hüznün bir sesi olsa işte bu ses dersiniz. Hani bazı canlandırmalarda mavi gökte ak sakallı ve görkemli bir Tanrı vardır ve fanileri çağırırken açılan cennet kapılarından bir ışık çarpar gözlerinize; işte bir kontratenor dinlerken, cenneteki ışığın bir sesi olsa, işte bu ses dersiniz. Ancak Cenk Karaferya bu hissiyatı bir adım daha öteye taşıyor ve bakın Vivaldi'yi nasıl bir özgün yorumla seslendiriyor.

    .                                   

    Cenk'in sesini matematiksel olarak incelediğimizde, periyod, frekans ve rezonans üçlemesini kusursuz yaptığını görüyoruz. Öyle ki; diyaframdan gırtlağına ve ses tellerine çarptırdığı her bir soluk kümesinin periyodik git-gel hareketleri, frekans aralığı ve ulaştığı rezonans birimleri arasında, 'koma' ile dahi formüle edilemeyecek kadar küçük uyumlar yer alıyor. Bu da Cenk'i sadece doğal bir yetenek değil, aynı zamanda gittikçe ustalaşmak için durmaksızın nefes ve ses egzersizi yapan bir yetenek halinde var ediyor. Anlatmak istediğimi 'dinlemek' için, Ariodante - G.F. Händel'den Dopo notte, atra e funesta'nın nota dökümlerine ve Cenk'in aynı eseri nasıl yorumladığına kulak verelim. Özellikle partisyonlardaki yükselişe kattığı ve dudaklarını da doğru biçimlendirmesiyle yankı etkisi bıraktığı bölüme dikkat edelim.

    .      

    Italyan L'opera dergisine göre; " Next big voice in the World of baroque opera", 'Barok Opera'da sonraki en büyük ses' olarak tanımlanan Cenk Karaferya, geçtiğimiz yıl ( 2019 )Zorlu PSM'de gösterilen Troya Epik Operası'nda sahne aldı. Dili Türkçe olan bu gösteriden de kısa bir bölüm izleyelim.

    .    .

    Son olarak, TRT'ye verdiği bir röportajı izlerken gündeme, Türkiye'ye ve müziğe dair düşünceleri kendisinden dinleyelim.

    Sesiyle, bilgisiyle, disipliniyle ve sevgisiyle,bu topraklardan çıkıp dünyaya seslenen Cenk Karaferya'nın, Pandemi süreci sonrası Ankara Devlet Opera ve Balesi ekibiyle birlikte bir temsil gerçekleştirmesi bekleniyor.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.