Kız Kardeşine Aşık Gri Bir Şair

Kız Kardeşine Aşık Gri Bir Şair
  • 0
    0
    0
    0
  • Alman dışavurumculuk akımının önemli temsilcilerinde Georg Trakl, düş ile gerçeklik arasındaki heyezanları yetmezmiş gibi, aşırı derecede uyuşturucu etkisiyle yazdığı mısralarda, okuyucuyu karanlık, hüzünlü ve karmaşık dünyasına çeker.

     

     

    1887 yılında Salzburg'da dünyaya gelen, Viyana üniversitesinde eczacılık eğitimi alan ve 1921 yılında Avusturya Macaristan ordusunda eczacı olarak görev alan Trakl, cephede savaşın dehşetine tanıklık ettiği dönemde uyuşturucu ve alkol bağımlısı olarak defalarca gözetim altına alınmış, başarısız intihar girişimlerinde bulunmuş ve 1914 yılında Krakovi'deki bir hastanede aşırı doz ilaç alarak intihar etmiştir.

    Trakl, tüm diğer dışavurumcular gibi tabiata ve mevsim geçişlerine değinen mısraları tercih etse de, en çok sonbahardan bahseder ve bu anlamda Verlaine, Rimbaund ve Baudelaire etkilerini gördüğümüz şiirler yazmıştır.

     

    akşamları kalbim

    akşam oldu mu duyulur yarasaların sesi. / çayırda oynaşır karayağız iki at. / hışırdar kızıl akağaç. / gezgin ise görür o küçük meyhaneyi yol kenarında. / şahanedir lezzeti taze şarabın ve cevizlerin. / şahanedir; çakırkeyf dolaşmak karanlık çöken ormanda. / ses verir kederli çanlar dalların arasından. / yüzüne çiğ damlar insanların.

     

    Başlarda kafiyeye önem veren Trakl, olgunluk dönemlerinde tamamen serbest bir yazım biçimine geçmiş ve söz benzeşmelerini terk ederek, bütün bir uyuma ve ses eşleşmelerine eğilmiştir. Şiirinin tipik özelliği, kıyamet gününe dair benzetmeleri, yoğun hüzün ve kaybediş duygusudur.

    İnsansız bütün mekanlar birer şiirdir Trakl için. Çünkü ona göre yalnızlık sonbahardır, yalnızlık tenha bahçelerdir, yalnızlık gölgelerdir. Dil bilgisi açısından isim ve sıfatların çokluğuna karşın, çok az miktarda fiil kullanır ve böylece şiirine hareketsizlik ve durağanlık verir.

     

    geceleyin

    böyle gecede söndü gözlerimin mavisi, / yüreğimin kızıl altını. Ah! nasıl da sessiz yanıyordu ışık / mavi manton kuşatıyordu düşeni; / dostunun cinnetine basıyordu mührünü o kızıl dudakların.

     

    Trakl şiirlerinde okuyucuyu tahrik etmeyi sever. Bu nedenle 'çıplak odalar', 'beyaz uyku', 'kırmızı parmak' gibi deyişleri sıklıkla kullanır. Çağına göre erotik sayılabilecek bu tercihlerinin altında yatan neden ise, Trakl'ın hiçbir zaman bir sevgili edinememiş, mutluluğu bulamamış ve yalnız halidir. Ne var ki ilginç olan hadise;  Georg Trakl, en küçük kız kardeşi Margarethe'ye karşı büyük bir yakınlık duyması ve ilişkiye girmiş olmasıdır. Şiirlerinde sıklıkla 'kızkardeş', 'genç kız' gibi tabir ettiği kişi, kendisinin ölümünden 3 sene sonra intihar ederek hayatına son veren Margarethe'dir.

     

       

     

    düş gezgini

    neredesin yanı başımda yürüyen kız, / cennetlik yüz, neredesin? / sert bir rüzgar eğilip kulağıma alay eder: delisin sen! / bir düş, bir düş! çılgınsın sen. / yine de, yine de nasıldı eskiden?/ gecede ve karanlıkta yürüyemezken?/ ricacı elleriyle duruyordu o kız, / hüzünlü gülücük dudaklarında / ve haykırıyordu gecede ve yalnızlıkta / aşka benziyordu / hiç  bir yankı geri getirmedi bu sözü ona/ ...

     

    Trakl'ın mısralarında 'hezeyan' duygususu da yoğundur ve kış manzarasını 'siyah kar', bir tebessümü 'ölü kızın soğuk gülücüğü' gibi karanlık öğelerle betimlediğini okuruz. 'Çürümüş eller', 'renksiz bakış', 'taş olmuş kişiler', 'sevgililer mezarlığı' gibi öğelerle tarif ettiği dünyadaki karakterse, diğer kız kardeşi Grete'dir. Grete Trakl bir müzisyen ve piyanisttir. Döneminde ünlü macar piyanist Ernö Dohnányi'den ders almış ve Berlin Sanat Fakültesi'ne özel öğrenci olarak seçilmiştir. Georg ve Grete'nin arası hep açık olmuştur ve bunun sebebini Georg'un şiirlerinde görebiliriz.

     

     

    ayçiçekleri

    sizin için ölmeye eğilimli, / altın renkli ayçiçekleri, / siz alçakgönülllü kızkardeşler / böyle bir sessizlikte / bitiyor Helian yılı / o dağ serinliğinin. / şimdi öpücükler solgun düşer / onun kendisinden geçmiş alnı / hüznün bu altın renkli / çiçekleri arasında /belirlemekte ruh / o suskun karanlığı.

     

    Georg Trakl'ın şiirini farklı kılan esas nitelik, ressamlar ya da resimler anlayanlar için mısralarının bir tablo oluşturabilecek nitelikte olmasıdır. Bütün renkler dizelerde belirip kaybolur; siyah, kırmızı, mavi, erguvan ve ölüm için kullandığı balmumu rengi, okuyucuya dikkatli baktığında bir tablo bütünlüğü sunar.

    Gri... Bunu kapanış cümlesi olarak seçmekte fayda var çünkü Trakl'ın şiir saati akşamın çöktüğü ve 'korkunun kahverengi yüzünün çıkıp geldiği' saattir. 'Soluk saatler' der buna Trakl. Aydınlığın gitmek üzere olduğu ve karanlığın henüz tam çökmediği, gizemli saatler. Kardeşine aşık, müptezel ve bir ressam soyutluğuyla yazıp hayata veda eden Trakl...

    yalnız

    işte göründü korku, kahverengi suratlar çizmiş yüzüne ve ellerine / işte usulca çekiliyor ışıklar ve yerine çöküyor kızıl gölgeler. / işte belirsizin gölgeleri ve gittikçe sert çarpan kalbimin sarı vuruşları tütün kokan ellerimde. / birazdan başlar esinti, üşütür çıplaklığımı sen ve ben / birazdan yasaklanır hepsi her şey gibi.

     

     

    Kaynakça:

    Modern Austalian Literature / JSTOR Publishes 

    Insburg Universitesi Araştırmaları

    Şiir Tercümeleri: Gertrude Durusoy ve Ahmet Necdet, Broy Yayınları


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.