‘Bilmem ne sepetinden gönderilmiş ve üstüne sprey sıkılmış ölü çiçeklerden ya da ucuz pralinli çikolatalarla dizilmiş manasız kutulardan bıkmadınız mı?

‘Seni çok seviyorum’ diye düşünerek uyanın yarın sabah,  çıkın dışarı ve yaklaşık 2 metrelik bir alüminyum folyo, bir aktardan 500 gr. kadar gerçek Belçika çikolatası alın. Sonra sevgilinizle çekildiğiniz güzel bir fotoğrafı seçip götürün bir ozalitçiye, orada 1,5 mm kabartma ile dilediğiniz boyutta ayarlatın ve mika bir kalıp elde ederek damga halinde teslim alın. ‘Seni çok özledim’ diye mırıldanarak gelin eve, güzelce eritin çikolatayı tavada, sonra dökün folyonun üzerine, güzelce düzleyin ve oda sıcaklığından donmasını bekleyin.  Sonra alın kalıbı, yan yana basmaya başlayın çikolatanın yüzeyine, 2 metrelik bir folyodan tahminen 200’e yakın resimli çikolata elde etmiş olacaksınız. Sarın folyolara özenle. ‘Sen her şeyimsin’ diyerek güzel bir kutuya dizip şık bir kurdeleyle bağlayın ve artık ikiniz birlikte bunları sevdiklerinize mi dağıtırsınız, bir kimsesizler yurdunu ziyaret edip çocuklara mı yedirirsiniz, yoksa bir huzurevine uğrayıp ihtiyar büyüklerinizle mi paylaşırsınız, size kalmış. Ancak aşk emektir, paylaşmaktır, bunu hissediniz.

Güya herkes alabilsin diye rengi F, berraklığı SI ve kesimi motorize düzeye indirilmiş, ucuzlatalım derken basitleştirilmiş bir tektaş size de saçmalık gibi gelmiyor mu?

‘Sen benim diğer yarımsın’ diyerek bir çay için. Sonra şehirdeki herhangi bir antikacıya gidin, orada antikacının bile unuttuğu ve tezgâh altında kalmış çekmeceler vardır. Israr edin ve bana güvenin, bakın adam nasıl da hatırlayıp açacak çekmeceyi ve size kime ve ne zamana ait olduğunu kendisinin bile hatırlamadığı, görünüşte basit ve tek niteliği antikalığından ibaret – ki asıl mühim olan da bu değil mi? -  birkaç yüzük çıkaracaktır. Zevkinize göre bir tanesini seçin. ‘Sende tamamım ben’ diye düşünerek bir sarrafa gidin ve yüzüğe birebir uyumlu ve tamamlayıcı ölçülerde bir döküm yaptırıp ikisini de parlattırdıktan sonra hoş bir kutuya koydurup gelin. Yeni yıla girerken yüzüğün bir yarısını onun, diğer yarısını sizin parmağınızda görmek ve her el ele tutuştuğunuzda yüzüğün birleşip bir olması, üstünde taşıdığı senelerin uğuruyla ve sadeliyle parmaklarınızı sarması güzel değil mi? Çünkü aşk eksik yanını onda tamamlamaktır, bunu önemseyiniz.

Zevksiz bir moda halinde, bütün sayfalarında onun ismi yazan ya da uzun süredir gönderilip alınmış Whatsapp yazışmalarınızı içeren sözde kitaplar size de bir ucubelik gibi gelmiyor mu? Kitap mı armağan etmek istiyorsunuz? Yeni yılı okumanın ve bilginin muhteşem gücünü hissederek mi kutlamak istiyorsunuz?

Pekâlâ, ‘Sen benim hiç bitmeyecek öykümsün’ diyerek üstünüzü giyip dışarı çıkın. Her kentin sahaflarıyla ünlü pasajları vardır ve birkaç tanesini dolaşın. Aradığınız kitap ‘ilk basım’, ‘ithaflı’ veya ‘yazarından imzalı’ filan değil. Bilakis, siz hatalı basılmış, satırları ya da sayfaları eksik bir kitap peşindesiniz. Emin olun; bu şekilde yaralı, yarım, kimsenin dönüp bakmadığı onlarca kitap bulacaksınız. Türüne, yazarına ya da konusuna göre bir tanesini seçin ve ‘Yaşam birlikte yazdığımız bir hikâyedir.’ diyerek eve gelin. Yeni yıl sofrasında bir yandan yemeklerinizi yiyip içkilerinizi yudumlarken, sevgilinizle yan yana durup kitabı okumaya başlamak, eksik satırlara geldiğinizde ne yazması gerektiğini beraber düşünüp satırları tamamlamak ve böylelikle tıpkı hayattaki boşluklar gibi, bir kitaptaki boşlukları da ikinizin aklı, ikinizin kalbi ve cümleleriyle doldurarak yeni yıla girmek bilgelik değil mi? Çünkü hayat, önceden yazılmış olsa da eksikleri sizin iradenize bırakılmış ve güzel yazarsanız güzel giden, güzel okursanız mutlu eden bir yolculuktur, öyle değil mi?

Malum, Pandemi sebebiyle sağda solda mekanlarda sabahlara kadar ‘partilemek’ tehlikeli, zaten yazıyı buraya kadar okuduysanız, eğlence mekanlarında bangır bangır müzikle filan eğlenmek de size göre değil demektir ve eğer biz sevgilimle evimizde gireceğiz yeni yıla diyorsanız, ona da tamam.

‘Senin bir göz odada dahi bütün ömrüm geçer’ diye başlayın hazırlıklarınıza. Eğer Netflix aboneliğiniz varsa kolay, hemen şuraya giriyorsunuz ve Altyazı Hazırlayalım adresinden altyazı bat dosyasını indirip kurduktan sonra, alt yazıyı dilediğiniz cümlelerle değiştirebiliyorsunuz. Bir filmden ya da diziden, ikinize benzettiğiniz sahnelerin alt yazılarını kendinize göre uyarlayıp kaydettikten sonra gömme işlemini yapıyorsunuz ve işte karşınızda, yeni yıla girerken sevgilinize söylemek istediklerinizi sizin yerinize söyleyen filmler ve diziler. Aynı işlemi Youtube için de kullanabilirsiniz ve bunun için Youtube için Altyazı bağlantısını kullanmanız gerekiyor. Neler yazacağınız hayal gücünüze ve sevginizin boyutuna kalmış çünkü sevmek, dilsize dil, yabancı dile tercüme, izlenceye sestir, öyle değil mi?

Kolyeler, bileklikler, yeni bir I-Phone veya kıyafet mağazası çeki gibi hediyeleri düşünenlere haksızlık etmeyelim. Bunların ‘parasını ödeyince alınabilen’ metalar olduğunu hatırlatıp, biz daha derinlikli ve gerekli ise altın bir kolye, belki bir cep telefonu hatta bütçenize göre daha pahalı başka hediyelerle, söz gelimi bir otomobille de tamamlanabilecek asıl güzelliklere ilerleyelim.

Bakın, buradan Karanlık Gecemin Yıldızı Sensin kayıt olmadan önce ‘Sen benim gökteki dileğimsin’ diye düşünün ve sonra kaydınız yapın. Bulunduğunuz konumu seçin, gelen ekranı yakınlaştırıp gözünüze çarpan bir yıldızı işaretleyin ve o yıldıza sevgilinizin ismini verin. Evet, artık o yıldız bütün gözlemcileri için sevgilinizin ismiyle tanımlanacak ve buna dair resmi bir sertifika ve erişim bilgisi gönderilecek. Hatta akıllı telefon uygulaması kamerasıyla göğe baktığınızda, binlerce yıldız arasından sevgilinizin isminin parladığını görebileceksiniz. ‘Karanlık göğümün parlak yıldızı sensin’ diyerek çıkın balkona yılbaşı gecesi, açın telefonun kamerasını ve göğe tutun, sevgilinizin ismini birlikte okuyun ve sarılın birbirinize.          

Sevgilinizin ilgi alanlarına, hobilerine ve zevklerine göre alınabilecek nice başka hediyeler var. Bir çizim takımı, bir puro makası, klasik bir arabanın birebir kendin-yap maketi, sınırlı sayıda üretilmiş bir şal ya da tamamlayıcı başka bir aksesuar, ilginç özelliklere sahip elektronik aletler, güzel bir kupa, ipek bir kravat ve kol düğmeleri, bir yazı takımı ve hokkası gibi ‘ıvır zıvırla’ dolu alışveriş marketleri.  Eğer siz de armağanın maneviyatına ve ikinize katacaklarına inanıyorsanız, devam edelim.

Siz yeni yıla sıcak evinizde, lezzetli bir sofrada, televizyonun karşısında sarılıp öpüşerek ve hediyeleşerek girerken, aynı saatlerde ellerinde bidonlarla kilometreler boyu su taşıyan çocuklar var. Evet, sadece su. İçmek, yıkamak ve yıkanmak için gereken suyu, tozun toprağın içinde binlerce adım boyu taşıyan çocuklar. O halde, ‘Sevgimiz bir damla su olup can versin insanlara’ diyerek geçin ekranın başına, şuraya UNICEF Su Kuyusu Projeleri kayıt yaptırıp, muhtemelen Afrika’daki bir bölgede su kuyusu açtırın. Size, ikinizin adına açılmış olan tulumbanın fotoğrafları gönderilecek ve yeni yıla, o çocukların iyi dilekleriyle girin. Yanı sıra yine alın bir kolye ya da yüzük içinize sinmediyse ancak sevginin, aynı zamanda duyarlılık olduğunu bilin.

Aşk hürriyettir, öyle değil mi? O zaman ‘Sen benim özgürlüğümsün’ diyerek çıkın evden, şehrin genellikle kırsal kesimlerinde yer alan güvercin evlerine gidin. Envai çeşit güvercin ve kumrunun barındırılıp satıldığı kafeslerden birinden, bütçenize göre dilediğiniz sayıda güvercin alın. Ve yeni gecesi çıkın balkona ve sevgilinizle yan yana durup salın güvercinleri göğe.

Aşk tahammüldür, değil mi? Bir söz verin mesela yeni yıl için ve söz gelimi sigarayı bırakmak, içkiyi azaltmak, tutumlu olmak, her hafta sonu spor yapmak, ayda bir kitap okumak gibi kararlarınızı süslü bir şekilde yazdırıp imzalayın ve sözünü tutun yeni yılda.

Aşk vefadır, değil mi? Sevgilinize dilediğinizi alın; ister gümüş bir set, bir broş ya da altın bir hal hal, ister orijinal bir film afişi, taş bir plak ya da sevdiği şarkıcının tüm albümleri veya deri bir ceket, cüzdan ya da benzeri başka şeyler. Ancak sevgilinizin annesini, babasını varsa kardeşlerini ya da temastaysanız sevdiği bir arkadaşını atlamayın. ‘Seni var eden insanları da seviyorum’ diye düşünerek alın güzel paketlenmiş birkaç hediye ve yılbaşı gecesi sadece sevgilinize değil, onlara da sevginizi gösterin.

Unutulmaz bir armağan, armağanın kendisi değil ne hissettirdiğidir. Ve hissederek hediye seçmek için sevmek gerekir. Kredi kartınıza ya da banknotlarınıza güvenerek değil, aşkınıza dayanarak aldığınız her hediye güzeldir.

 

Yeni yıl tüm sevenlere iyi gelsin.

 

 

 

 

Kapak Görseli: Koreli sanatçı Hyocheon Jeong'dan alınmıştır. Diğer görseller anonimdir.