Anıl Erdem Cevizci
"Dışa dönük başarı isteği anca egolarımızı tatmin eder. Bundan kendimizi korumalıyız"
Bazı soruların cevabını çok iyi bilsem de dinleyicilerinin senin bir de bu tarafından haberdar olmalarını istedim.
Nasıl bir ailede büyüdün ? Ne gibi eksileri yahut artıları vardı ?
-
Çalışmayı seven, hırslı ve bunun sonucu olarak başarılı bir ailede büyüdüm. Özellikle babam kendi alanında (felsefe) ülkenin en bilinen, en üretken akademisyenlerinden biriydi, nur içinde yatsın. Babam gibi biriyle aynı evde bulununca maalesef vasat biri gibi görünmemen gerekiyor. Bunun sıkıntısını öğrencilik yıllarımda çok yaşadım.
Öğretim hayatımı son derece vasat bir öğrenci olarak, uzata uzata bitirebildiğim için evin içinde ayrı düşmeler genelde eksik olmazdı.
Annem de "normal insanlar gibi okuyup, güzel işlere sahip olup, ev araba alıp evlenip çocuk yapmam" gerektiği gibi kendince bir kariyer çizdiği için bana, ne zaman bu yoldan sapsam bir de onla ayrı düştük. Ben de belki bu başarı ve aşırı normallik duvarlarının içinde kaldığım için bir tepki olarak müzikle gereğinden fazla haşır neşir olmaya başladım gibi zaman içinde.
Bunlar böyle bi ailenin içinde bulunmanın olumsuzlukları. Ama öte yandan da özellikle babamdan güzel bir ruh ve fikir mirası alabildiğimi düşünüyorum 24 yıl içinde. Güzel bakış açıları kazandığıma inanıyorum onunla vakit geçirirken. Dolayısıyla onlarla olduğum için çok şanslıyım gibi de geliyor. Hem bu normallik duvarları belki de beni düzenli bir maaş bir meslek sahibi de yapmıştır? Kendi kendime kalsaydım hayatta okulu falan bitiremezdim diye düşünüyorum.
Sen hayatının merkezine müzik koysan da Sevgili Ahmet amca vesilesiyle Yeditepe (yönetim bilişim sistemleri) bölümünden mezun oldun. Eminim ki okulu bitirmen de hayatında değişimlere sebep olmuştur. Aslında bir şey merak ediyorum, eğer senin için de sakıncası yoksa 2014 yılında Ahmet amcayı kaybettik... Sen de konuşmanda 24 yıl içinde alabildiğimi aldım diye bahsettin. Bu süreç sana neler yaşattı ? Babanı 'bir daha göremeyecek olmak' hayatında ne gibi değişimlere sebep oldu, yeni kararlar aldırttı mı ?
-
Babamdan sonra, o zamana kadar tüm sorumluluklarını elinin tersiyle itmiş biri olarak, sorumluluk almayı denerken çok zorlandığımı söyleyeceğim. Önce okulu bitirmem gerekiyordu. 5,5 senede yarısını bile bitiremediğim okulu, 1 senede krediden yer kalmayana kadar ders alıp bitirmiştim mesela. Okula falan gitmeye başladım ciddi ciddi, okuldan arkadaşlar edindim :( Ya da araba kullanmayı öğrendim, ehliyet aldım hemen. İşe girdim mesela okulun son döneminde.
Öte yandan biraz daha özgürleştim hayatımla ilgili kararlar alırken. Alacağım, vereceğim kararların sorumluluklarına kendimin katlanacağı fikri beni bir diş gevşetmişti. Ve bu durum beni daha olgun bir insan haline getirdi galiba.
Bir de babamın son zamanlarında biz de ilk ep'mizin kayıtlarını tamamlamıştık. Normalde müzikle uğraşmamı pek de istemeyen babam neden diye sorma'yı anı'yı dinleyip beğenmişti. Ben de oradan aldığım kuvvetle daha çok beste yapmaya başladım.
Her şeyden öte kitaplar yazarak adını yüzyıllar sonrasına bile kazıyan babamı, onun vefatından sonra tam anlamıyla anladığımı ve dünyaya bişeyler bırakmak, kendi adımı yaşatmak istediğimi farkettim.
Babana ne kadar çok kızsan da, içindeki babana olan saygı ve sevginin ne kadar yüce olduğunu anlıyorum bu son bahsettiklerinden. SELAM olsun Ahmet amcaya...
-
Valla babaları kaybettik ikisine de SELAM olsun... Hem babamı hem Ali amcayı tekrar konuşuyoruz hatırlıyoruz ne güzel.
( İkimizde de feedbackler oluşuyor tabi, dalıp gidiyoruz... Sonra ben toparlayıp bir soru daha yöneltiyorum )
Madrigal grubuyla yaptığın şarkılara gelecek olursak llk önce belli bir kitle tarafından kulaklara kazınan "Seni Dert Etmeler" . Kime bu seni dert etmeler ? Çocukken derdin neydi :)
-
Çok dertsiz bi çocuktum ya, okul mokul dışında bi problem yoktu. Gayet sevgi içinde problemsiz büyüdüm galiba.
Seni dert etmeler de aslında spesifik birini dert etmeler gibi değil. Yani öyle şu kişiye yazıldı gibi bir durum yoktur. Ama tabi ki bu zamana kadar biz de birilerini dert ettik, biz de birilerini hapsettik..... Belki biraz oralardan biraz buralardan derlediğim hikayelerimin bir bölümünü anlatıyordur bu şarkı. İçerisinde bazı kişiler mutlaka vardır mesela. Şimdi kimseyi hedef göstermeyelim burdan :)
Aslında bazen aklıma geliyor: Böyle toxic ilişkiler yaşarken mesajlarda ne edebiyat parçalanıyordu önceden. Mesela bir lise 2 kız arkadaşımla mesajlaşmamızdan falan çok yoğun arabesk şarkılar çıkabilirdi. Keşke saklasaydım....
Kime yazdın bu şarkıyı sorusunu böyle yanıtlamış olalım. Sonuç olarak belki özellikle birine yazmadım ama dinleyen herkeste karşılık bulup yeni hikayeler yaratıyor gibi düşünüyorum. Bu yüzden çok gururluyum, umarım birilerinin bir dönemine iz bırakabiliyoruzdur.
Ben de düşünmüyor değilim lise zamanı mesajlaşmalarımı. Ne hikayeler çıkar kim bilir. Biri gelip o eski telefonlardaki mesajlaşmaları döküman olarak fırlatsa masamıza hepsini tek tek okurdum herhalde :) Gördüğüm kadarıyla aktif instagram kullanıcısısın. Profilinde aynaya bakıyormuş misali pozların var ayrıca çok sakin bir duruşun, sevgi içinde büyümenin getirdiği bir surat ifadesi diyelim. Ve tabi aynada kendini çektiğin "Aynadaki Görüntün" pozları :) Aynalara karşı ne düşünüyorsun ? "Aynadaki görüntün" şarkısı kendine ithafın diyebilir miyiz ?
Aynalarla ilişkim herkes gibi herhalde çok fırtınalı. Belli bir yaşıma kadar araba camında bile saçımı başımı kontrol ettiğim korkunç bir ergenlik, belli bir yaşımdan sonra aynadaki yansımamdan, göz altlarımdan, yüz rengimden sağlığımı tespit etmeye çalıştığım bir yetişkinlik dönemim var. Karşısında konuşmalar hazırladığım, mimikler çalıştığım başka saçma sapan bir dönemim var. Ailemle yaşarken ayna karşısında gitar çalıp şarkı söylediğim bir dönem var (bunun müzik gelişimime katkı sağladığını düşünüyorım bu arada). Çoğu duygumu yakın çevremden çok ayna karşısında yaşamışım gibi görünüyor, böyle sana anlatırken. Acayipmiş.
Aynadaki Görüntün isimli şarkımız 2016 yılında yazıldı. İlk iş dönemim herhalde bu, korkunç bir iş temposu ve bunun karşılığı olarak çok az bir maaş için istanbul trafiğinde metrobüslere minibüslere bindiğim bir dönem. Duygusal olarak kendimi çok yalnız hissettiğim, hayata dair isteklerimi gerçekleştiremediğim, kendimden çok bunaldığım moral bozucu bir dönem.
Ayrıca evet aynadaki görüntün kendime "sen" diliyle yazdığım bir parçaydı. Aslında sen diliyle yazdığım için, şimdi farkediyorum ki, harekete geçmek istemişim kendimi gerçekleştirmek konusunda. Ben kendime umut aşılamaya çalışmışım. Bunu yeni yeni farkediyorum. (Neler farkettik ya sohbet ederken)
Başardın mı ?
-.
Henüz değil. Hala işe gidiyorum (kahkaha atar) başarmaya yaklaştığımı hissediyorum ama. Kendimi gerçekleştiriyorum en azından. Artık biraz daha mutluyum, hayatımdan biraz daha memnunum 2016 yılına göre.
O mücadeleyle gidilen yolda aştığımız her engel bizi yeni başarılarımıza itiyor sonuçta. Başardıkça yeni bölümler açılmıyor mu ? Mücadele edebileceğimiz bir şey kalmazsa ortada, tadı tuzu olur mu yaşadığımız hayatın. Neyse.. O zaman biz de senin için artık doğru bildiğin yolda kendi başarılarını gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Bu yolda devam! Daha mutluyum diyebiliyorsan, yolunda çiçekler açmaya başlamış zaten :)
Günümüzün müzik piyasası peki ?
-
Günümüzün müzik piyasası bu ara şu şekilde: sahne yapamıyoruz. Pandemi nedeniyle işini yapamayan az sayıda sektörden biriyiz. Bunun can sıkıntısı ve güzel günlerin geliş umudu birbirine karıştı. Mood swingler yaşamaktayız bu aralar.....
Mood swingler... Pek iç açıcı değil. Pandeminin şu an bizim ülkemizde sadece eğlence sektörüne karşı bir gıcığı varmış gibi olsa da... Umarım en kısa zamanda çılgınca temaslı eğlenebildiğimiz günler gelir!
Başarı üzerinden konuşmuşken bir şey merak ediyorum. Başarının dışa dönüklüğü mü ilgini çekiyor yoksa kendi kendine ispat etme dürtüsü mü ?
-
Başarı konusuna gelirsem, yukarıda bir soruda da azıcık değindiğim gibi, ben ergenlikten beri kabuğunu kırmaya çalışan, sınırlarını aşmaya çalışan biriyim gibi düşünüyorum. Bana çizilen yolların dışına çıkmaya çabaladığım için aslında bence tüm ispatım kendime. Garanticilik karakterimi üstümden atmaya çalışırken bazen kendi sınırlarımı da test ediyorum. Nereye kadar mesela çalışabilirim, yorulabilirim diye kendimi zorladığım zamanlar oluyor hala, prensipte iki meslekle birden uğraştığım için. Nereye kadar garanticiliği bırakabilirim, nereye kadar risk alabilirim diye kendimi denediğim zamanlar oluyor mesela bir şarkıyla uğraşırken. O yüzden aslında bence bunları yapabildiğim için tüm tavrım, tüm ispatım kendime.
"Dışa dönük başarı isteği anca egolarımızı tatmin eder gibi. Bundan kendimizi korumalıyız diye düşünmekteyim."
Hayatın bir film olsaydı hangi yönetmenin çekmesini isterdin ?
-
Tarantino çekse kanlı olurdu herhalde gerek yok. Zeki demirkubuz sinemasını çok severim ama o kadar dramalı biri değilim. Veya coppola sinemasındakiler gibi ağır abi hiç olmadım. Tolga karaçelik'in sıradaki filmlerini bekliyorum biraz, şimdilik kenarda dursun.
Fatih akın çeksin isterdim. Hafif komikli, hafif dramlı, genelde eğlenceli- akıcı, ne olduğunu anlayamadan hızlı bir şekilde geçiyor çünkü hayatım. Çoğu zaman bir yerlerde yabancı gibi hissediyorum kendimi. Çoğu zaman kötü yollara sapıp sapıp geri dönüyorum. Bence en doğrusu böyle olacak.
Fatih akın'ın rahatlıkla güzel bir film çıkarabileceği sıradan insanların yaşamakla derdi senaryosuna uyuyorum gibi.
Aslında Tarantino'nun Soysuzlar Çetesi film'inde Teğmen Aldo Raine karakteri gidermiş gibi...
Ayrıca Fatih Akın demişken. Ustamızın Duvara Karşı filmiyle gönüllerimizde yer edinen Birol Ünel abimizi de analım bu vesileyle...
Ya sorma. Birol Ünel abimizin de yasını tuttuk bu sene. Gerçek bir idoldü bizim gibiler için. Hızlı yaşadı, ardında güzel şeyler bıraktı. Hani maradona için diyorlar ya "kendine ne yaptığın değil bizi nasıl etkilediğin önemli" diye. Aynıları birol ünel için de kesinlikle geçerlidir.
Ah iyi ettin dile getirdin.. Bir de Maradona efsanesi geçti gitti aramızdan. Her birini saygı ve sevgiyle anıyorum...
Son olarak instagram üzerinden 29 Mayısta ekip arkadaşlarınla paylaştığın fotoğrafın altına silah arkadaşlarım olarak bahsetmişsin, ekip arkadaşların hayatının neresinde gerçekten ? Elbette dostluğunuz baki ama tekli şekil yapmayı düşünüyor musun önümüzdeki süreçlerde ? Ayrıca ekip arkadaşların Ceyhun, Kaan, Burak ve Sanlı'nın da ellerine yüreklerine sağlık.
-
Grup arkadaşlarım kesinlikle aynı zamanda en yakın arkadaşlarımdır, neredeyse ailem gibilerdir.
Sadece bir masa dinleyiciye konser yapmaya çalıştığımız dönemlerde beraberdik. Birbirimizin özel günlerinde, düğünlerde taziyelerde yine beraberdik. 6-7 senedir bu ekip birlikte sevinip birlikte üzüldü, şarkılara ruhunu beraber koydu, en heyecanlı sahnelerde birbirlerine destek oldu, en kötü günlerde birbirine destek oldu, hatta ülke gündemini bile beraber değerlendirdi. Hep beraber öğrendi müzik işlerini. Dolayısıyla çok özel insanlar olduklarını, kafalarının çok açık, kendilerinin de öğrenmeye çok teşne olduklarını düşünüyorum. Bu da aslında A noktasından B noktasına gitmemizi sağlıyor. Onlarla birlikte olduğum için çok mutluyum. :)
Tek başıma da elbette yapmak istiyorum bir şeyler. Öncelikle şu önümüzdeki albümün altından kalkalım bi' grupla. Bugüne kadar ne öğrendiysek, ne yaptıysak bunu artık ilk kez bir albümle taçlandıracağız bu birkaç ay içerisinde. Sonra gidişata göre hem tek başıma bir şeyler yapmak istiyorum, hem birlikte çalışmak istediğim başka arkadaşlarım da var. Eminim grup arkadaşlarım da kendilerini Madrigal dışında da ifade etmek isteyeceklerdir. Ama senin de söylediğin gibi dostluk baki kalacaktır, yine toplanıp Madrigal için üretimler yapacağızdır. Öyle sanıyorum ki Madrigal hepimizin hayatındaki en istikrarlı, en düzgün ilerleyen, kendimizi en özgür hissettiğimiz kimliğimiz. Bu grubun içinde bulunabildiğimiz kadar bulunmak isteriz.
Fatih Akın filmini yapmaya kalksa Madrigal ile olan anılarından çok beslenirdi herhalde :)
Sohbetimizin sonuna gelmişken, burası için hazırladığın listeden, hiç bahsetmemiş olsakta benim en sevdiğim şarkınızı açıyorum 'Kelebekler' oh kahvelerde bitmiş. Kahveleri tazeliyorum..
Senin ayrıca dinleyenlerine söylemek, paylaşmak istediğin bir şey var mı ?
-
Kendi tarzımızı ilk kez tam anlamıyla yansıttığımız, çok emekler verdiğimiz, şık olacağına inandığımız bir albüm için kayda giriyoruz 1-2 hafta içerisinde. Bu albümle ilgili güzel klip fikirlerimiz de var. Dolayısıyla şubat mart aylarında Madrigal komasına sokacağız gibi insanları. Bizi yeni tanıyacak olanlara öncelikle çok selamlar. Bizi hali hazırda tanıyanlara da güzel şeyler vaadederek son sorumu yanıtlamış olayım öyleyse. Ve çok teşekkürler Enis bu sohbet için.
Bursa'da geçirdiğimiz çocukluk, gençlik, çılgınlık hikayelerimizden sonra istanbul koşturmacasında oturabildik sohbet ettik. Ne iyi ettik sahiden.
-
kahve ? :)
Öncelikle başınız sağ olsun , Babalarınız nur içinde yatsın ... 🖤 Çok keyifli bir röportaj olmuş. Albümü heyecanla bekliyorumm 😊 Anıl'ın sesi o kadar güzel ki dinlerken huzur buluyorum 😊 Madrigal'in tüm şarkılarını çok seviyorum ama en sevdiklerim sanırım Anı, Yapboz ve Seni Dert Etmeler 💙 Anıl Erdem Cevizci ile bir gün tanışmak dileğiyle sevgiler ❤️ Seni çoook seviyorum Anıl ❤️🎸🎹💙🎵🎼🎶