Advertisement Tracker

Absürt Camus Dünyası

  • 18 0 1 1
Absürt Camus Dünyası
  • 18
    0
    1
    1
  • Yabancı (L’étranger), 1942’de Albert Camus’nün yayınladığı ilk kitaptır. Roman altmış sekiz dile çevrilmiş; Le Petit Prince ve Vingt Mille Lieues Sous Les Mers eserlerinden sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü Fransızca edebi yapıt olmuştur.

    Romanın bir film uyarlaması 1967’de Luchino Visconti tarafından yapılmıştır. The Cure grubunun Killing An Arab şarkısı bu kitaba bir göndermedir. Türk edebiyatında ise Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ı bu romanın karşılığıdır diyebiliriz. Zeki Demirkubuz’un Yazgı adlı filmine de esin kaynağı olmuştur. 

    Romanın konusuna kısaca değinecek olursak, 20. yüzyılda yaşayan bir insanın toplumsal dayatmalara karşı çıkıp gerçek duygularını dile getirmesiyle beraber topluma, kendisine, hayata, kısacası tüm varoluşa yabancılaşması anlatılmaktadır. Kitabın kahramanı olan Meursault'nun çevresi ve toplumla arasındaki çatışmayı çok sade bir dille anlatan Camus; bize aynı zamanda bu anlatımın altında yatan derin anlamı ve acıyı da sezdirir. Kahramanın yaşadığı olayları tamamen dışarıdan, tarafsız bir nesellikle bize sunmuştur. Bu kadar uzak ve sade anlatımın güçlü betimlemelerle buluşması bize kahramanın yaşadığı bütün duyguları en iyi şekilde hissettirmektedir. Kitap ayrıca iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm annesinin ölümüyle başlar; ikinci bölüm ise kahramanımızın tutuklanması ve sorgulanmasıyla devam eder. 

    Marx'ın yabancılaşmasından farklı bir yabancılaşmadan bahsediyor Camus. Marx yabancılaşma kavramını, kapitalist sistem üzerinden açıklar. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist sistemin yarattığı işleyen çarklardan biri haline gelir. 

     

    Kitabın giriş cümlesi çağdaş Fransız edebiyatında çok ünlüdür.

    « Aujourd’hui, maman est morte. Ou peut-être hier, je ne sais pas. »

    « Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. »

    Çok etkileyici bir giriş, değil mi? Ama bu cümleyi etkileyici yapan ne? Annesinin ölmesi mi? Bugün ölmesi mi? Yoksa, annesinin ne zaman öldüğünü bilmemesi mi? 

    Hiçbirisi değil. Bu cümleyi etkileyici yapan şey, annesinin ne zaman öldüğünü bilmediğini söyleyebilmesi. Daha kitabın girişinde bütün toplumsal algımızı yıkarak  başlıyor Camus. Kitabın kahramanı sanki bugün doğmuş ve hiçbir toplumsal dayatmaya maruz kalmamış gibi. Nerede ne yapılır, ne söylenir veya nasıl hissedilmesi gerekir diye düşünmeden; tamamen yaşadığı dünyaya yabancı biri Meursault. Kitabın geri kalan kısmında ve özellikle sonunda toplumsal dayatmalara karşı gelen kahramanımızın ölümünü beklerken düşündüğü şeyler yine onun hayata ne kadar yabancı olduğunu bize göstermektedir.

    Kitaptan bir alıntı ile Camus'nün felsefesine değinelim: ''...herkes bilir ki, hayat yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir, aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim; çünkü her iki halde de gayet doğal olarak başka erkekler ve kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıl devam edecektir. İnsan mademki ölecektir, bunun nasıl ve ne zaman olacağının önemi yoktur.'' cümleleri ile yarattığı karakterin absürt tarafını ortaya koymaktadır. Yabancı, Sisifos Söyleni ve Veba kitaplarıyla absürt döngüsü dediği eserlerinden bir bölüm oluşturmuştur. Albert Camus bizim onu tanımladığımız şekilde (varoluşçu ve absürdist) kendisini tanımlamaz. Kendisini herhangi bir şekilde kategorize etmekten kaçınır. Onun felsefesini en iyi anlatan cümlelerinden biri de, ‘’Hayat, hiçbir şey değildir; itina ile yaşayınız.’’dır. Bu cümlesindeki çelişkili söylem absürdün ta kendisidir diyebiliriz. 

    Herkesin bu absürt adamın düşünceleriyle tanışması dileğiyle...


    Yorumlar (1)
    • anasının cenazesinde üzülmeyen hayırsız evladın teki. uzak durun bence bu adamdan

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.