‘’Bir Avuç Deniz’’De Boğulmak

‘’Bir Avuç Deniz’’De Boğulmak
  • 2
    0
    0
    0
  • Filmin ilk sahnesinde, Mert’i (Engin Altan Düzyatan) piyanoda tek elle şarkı çalarken görüyoruz. Biz daha ‘’ne kadar kötü çalıyor, gerçi çalamıyor ki kötü olsun...’’ diyemeden annesi Rana Hanım salona dalıp oğluna övgüler yağdırıyor. Film boyunca otoriter ve saplantılı bir şekilde oğluna bağlı bir anne rolünde göreceğimiz Rana Hanım, ilk sahneden itibaren oğluna olan düşkünlüğünü bizlere belli ediyor.

    Rana Hanım’ın orkide yetiştirirken kocası Cengiz Bey’in ise kötü manzara resimleri yaparak kazandığı servet sayesinde aile; boğazda üç katlı bir evde yaşıyor. Ayrıca Rana Hanım müzeye gidip durmasıyla da dikkat çekiyor, tabi burjuva insanı olduğu için çoğumuz gibi gezmek için değil; ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir iş için gittiğini tahmin ediyorum. Servetin bir kısmının da buradan gelmesi olağan…

    Mert, sevgilisi Dilek ve arkadaşlarıyla çıktığı tekne gezisinde bir sabah Deniz (Berrak Tüzünataç) ile tanışıyor. Burjuva sınıfına ait olmasına rağmen Deniz’deki özgürlük ruhu, umursamazlığı ve çılgınlığı; onda farklı bir şeyler olduğunu bizlere hissettiriyor. Nedendir bilmem ama filmde Deniz karakterini izlediğim süre boyunca Berrak Tüzünataç’ın gerçek hayatta da böyle bir karakteri olduğunu hissedip durdum. ‘’Fi’’ dizisi ve ‘’Biz Böyleyiz’’ filminde de özgür ruhlu, asi, patavatsız, güçlü ve dengesiz bir kadını canlandırıyordu. Belki onu bu tarzda izlemeye alışık olduğum için, belki de izleyiciye gerçek hayatta bile böyle biri olduğunu hissettirebilecek kadar iyi bir oyuncu olduğu için Berrak Tüzünataç ve Deniz karakterini bu kadar bağdaştırdım.

    Bir tekneden diğerine atlayarak seyahat etmesi, gece denizde çıplak yüzmesi, felsefeyi kullanarak herkese kafa tutması Mert’in ilgisini çekiyor ve gece teknede beraber oluyorlar. Sabahında ise Mert, sevgilisine evlenme teklifi ediyor ve pişmanlığını, hatasını bu şekilde örtmeye çalışıyor. Mert’i film boyunca yaptığı hatalara karşılık ‘’seni seviyorum’’ demesiyle görüyoruz. Kendi suçunu üstlenemeyip ‘’seni seviyorum’’ lafına sığınacak kadar korkak ve sorumluluk üstlenemeyen bir adam olması da izleyicilere belli ediliyor. Zamanla Deniz ile gizlice ilişkisine devam eden Mert bu işin böyle yürümeyeceğini anlayıp Dilek’ten ayrılıyor. Mantığı temsil eden Dilek’i bırakıp, özgürlüğü temsil eden Deniz’i seçiyor. Tabi ilerleyen dakikalarda Mert, Deniz’de adeta boğulduğunu fark edip, gelgitli ilişkilerine son vermek isteyecek. Film bu kısımlara kadar bize 3’lü bir aşk düğümü hikayesi anlatacak gibi dursa da aslında olay bundan ibaret değil. Film, bir anne ve oğlunun aşkını, özellikle annenin oğluna olan saplantılı aşkını gözler önüne seriyor. 

    Rana Hanım’a geri dönecek olursak, Deniz ile tamamen zıt karakterler oldukları için oğlunu ondan ‘’kurtarmak’’ adına yapmadığı şey kalmıyor. Deniz’in oğlunun dengesini bozduğunu dile getirmeden duramıyor. Dilek, Rana Hanım için ideal bir gelin adayıydı çünkü oğlu ile arasındaki bağı zedeleyemeyecek, uyumlu, her denileni yapan, sakin bir kadındı. Bu kadın yerine ‘’vahşi bir kediye’’ benzettiği Deniz gelince, Mert’i Rana Hanım’ın ta kendisinden uzaklaştıracağına dair olan korkuları her geçen gün filizleniyor. Filmin sonunda ise şok edici bir sahneyle kalakalıyoruz. Rana Hanım, oğluyla olan aşkı arasına giren herkesi yok edebileceğini sonunda kanıtlıyor ve Deniz’i balkondan aşağı atıveriyor.

    Mert ile ilk tanışmalarında ‘’Tek istediğiniz bir avuç deniz, daha fazlasına var mısın?’’ diyen Deniz filmin sonunda kendi bir avuç denizinde boğuluyor. Mert ise çoktan bir avuç denizde boğulmuştu bile. İkisinin bu ilişki içinde boğulmadan önceki son çırpınışlarını ise slow motion kavgalarında klasik müzik eşliğinde izlemiştik.

     

    Filmi anlamayan bazı eleştirmenlerin acımasızca yaptığı abartılı eleştirilerine karşı, Leyla Yılmaz (filmin yönetmeni) Mevlana’nın şu sözüyle tokat gibi bir cevap vermiş: “Anlatabildiğin karşındakinin anlayabildiği kadardır”. Ayrıca film Türkiye'de kayda değer herhangi bir ödüle layık görülmezken İngiltere’de, New York Film Festivali’nde 9 dalda aday olup 4 dalda (En İyi Film, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Kadın Oyuncu) ödüle layık görülerek esip gürlemiştir.

     

    Fragman: " target="_blank" rel="noopener">

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.