New York'un Has Evlatları: The Strokes

New York'un Has Evlatları: The Strokes
  • 7
    0
    1
    1
  • 1997 yılında üç okul arkadaşı vokalde Julian Casablancas, gitarda Nick Valensi ve davulda Fabrizio Moretti olmak üzere bir araya gelerek bir grup kurarlar. Bir süre birlikte çaldıktan sonra grubun ilerleme kaydetmesini isteyen ekip, Casablancas’ın çocukluk arkadaşı Nikolai Fraiture’u bas gitarist olarak gruba dahil eder. Bir müddet daha bu kadroyla devam eden müzisyenler, gitarist Albert Hammond Jr.’a gruba katılması konusunda teklif yaparlar ve 5 kişilik kadrosuyla The Strokes resmen bir araya gelmiş olur.

    Grup üyeleri, tam kadro olarak çalışmaya başlamalarını takriben, iki yıl boyunca çok fazla prova yaparlar. Kendi bestelerini hazırlamak konusunda oldukça istekli olan genç müzisyenler şarkı yazımı üzerine yoğunlaşır. The Strokes olarak ilk resmi sahne performanslarını 1999 yılında Manhattan’daki The Spiral adlı mekanda sergilerler. Kısa bir sürenin ardından Manhattan’daki diğer popüler rock barlarında sahne almaya başlarlar ve bu süreç en popüler mekan olan Mercury Lounge’da sahne almalarıyla doruk noktasına ulaşır. Mekanın organizatörü Ryan Gentles, grubun menajeri olabilmek için Mercury Lounge’daki işinden ayrılır.

    İlk albümlerini kaydetmek için çalışmalara başlayan grup 14 şarkılık bir repertuarı sürekli prova eder. Ekip, 2000 yılında Luna Lounge'daki bir konserlerinin ardından prodüktör Gordon Raphael ile bağlantı kurarak onunla The Modern Age  adlı bir demo kaydeder. Genç müzisyenler, demoyu İngiltere'de yeni bir sürecin içindeki Rough Trade Records'a göndererek şirkette ilgi uyandırır ve bu ilgi demonun yayınlanmasını sağlar. Demo, grup için dev plak şirketleri arasında bir teklif savaşı başlatır.

    2001 Ekim’inde grubun ilk albümü Is This It, Gordon Raphael’in prodüktörlüğünde yayınlanır. Albümün çıkış parçası olarak, polisler tarafından suçlu sanılarak öldürülen ve daha sonra suçsuz olduğu anlaşılan Gineli göçmen Amadaou Diallo anısına yazılan New York City Cops adlı parça olarak planlanır fakat albümün çıkışına yakın bir süreye denk gelen 9/11 Eylül Saldırıları sebebiyle grup büyük trajedi olarak adlandırdıkları bu süreçte çıkış şarkılarını Hard To Explain ile değiştirir. Albüm Rolling Stones, Pitchfork gibi önemli medya otoritelerinden oldukça iyi puanlar alır ve başarılı bulunur. Bu albümle beraber grup kısa sürede popüler olarak Avrupa, Japonya, Avustralya, Kuzey Amerika gibi bölgeleri içeren uzun bir dünya turnesine çıkar.

    İkinci albüm Room on Fire iki yıllık aranın ardından Ekim 2003’te yayınlanır. Albüm ticari anlamda ilk albüm kadar başarılı olmasa da eleştirmenlerden yine oldukça fazla olumlu dönüt alır. The Observer Gazetesi’nden Ben Thompson albüme tam puan vererek: “Net ve zihinde yer eden bu sanatsal anlatıyı yapabilmek için etraflarını saran tüm kepazelikleri söküp atmayı kariyerlerinin bu döneminde başarabilmek Strokes için ayrıca takdir edilesi.” söyleminde bulunmuştur. Sound olarak yine kendi kimliğini koruyan grup bu albümle birlikte ilk kez Rolling Stones dergisinde kapak olur. Albümden ilk olarak 12:51 isimli parça yayınlanır. Albümdeki asıl ağır top ikinci single olarak yayınlanacak olan Reptilia isimli parçadır. Bu parça NMA tarafından son 15 yılın en iyi 150 parçası listesinde yer bulmasının yanı sıra zamanla grubun en sevilen parçalarından biri haline gelir.

    Grup 2005 yılında üçüncü albümü First Impressions of Earth’ü yayınlamaya hazırlanırken ilk single Juicebox internette sızdırılır. Aralık ayında albümün yayınlanmasıyla beraber grup İngiltere’de listelere bir numaradan giriş yapar ve bu kariyerlerinde bir ilk olur. ABD’de yine başarılı bir tiraj yakalayan grup Japonya’da da oldukça iyi bir ticari başarı kazanır. Çıkışının ilk iki haftasında iTunes’tan en çok indirilen albüm olan bu çalışma için Nikolai Fraiture “Adeta bilimsel bir ilerleme” benzetmesini yapar. You Only Live Once ve Heart In A Cage singlelarını yayınlayarak albümü tanıtmaya devam eden ekip bu albümde prodüktör olarak David Kahne ile çalışmıştır. 2006 yılı boyunca albümün getirdiği başarının sonucu çok önemli festivallerde iyi performanslara imza atarlar.

    2009 yılına gelindiğinde grup üyeleri yeni albüm için yazım çalışmalarına başladıklarını duyurdular.  Dördüncü stüdyo albümleri Angles için Joe Chiccarelli ile çalışan ekip albümü yaklaşık 2 yılda tamamlayarak 2011 yılında piyasaya sürdü. Grup üyelerinden Fraiture, bu albümde oldukça fazla ses getiren ilk albümleri Is This It’e yakın bir sound yakalamaya çalıştıklarını ve albümün sanki Room on Fire ve First Impressions of Earth albümleri arasında yayınlanmış bir albümmüş gibi hissettirdiğini aktardı. Nitekim bu albüm grubun synth ve MIDI benzeri enstrümanları müziklerine ilk kez dahil ettikleri bir albüm olmasıyla göze çarpmıştı. İlk single Under Cover of Darkness Şubat ayında yayınlandı ve oldukça fazla ilgi gördü. Ayrıca albümün açılış parçası Machu Picchu, FIFA 12 oyununda soundtrack olarak kullanıldı.

    Grubun 2013 yılında yayınlanan son albümü Comedown Machine diğer albümlerden tarz olarak farklı olmasıyla beraber ortaya koyduğu duruş bağlamında da oldukça farklı bir albüm olarak göze çarptı. Üyeler bu albümü pazarlamamak bir nevi medyada sergilememek yönünde karar aldılar. Hiçbir reklam vermeden, bir TV şovuna katılmadan, tura çıkmadan bu albümü bir sır perdesi gibi dinleyicilerine sundular. Albümden yayınlanan ilk single One Way Trigger, grubun kendine ait internet sitesinden ücretsiz olarak indirilebilecek şekilde yayınlandı. Albümde en çok dikkat çeken parçalardan biri de Call it Fate, Call it Karma isimli parça oldu.  Bu albüm olumlu anlamda eleştirilerle beraber Rolling Stones gibi tirajlı müzik dergilerinden “Sanki bir Strokes albümü değil de Casablancas’ın bir solo albümü gibi” tarzında olumsuz eleştiriler de aldı.

    Grup 7 yıl aradan sonra, bu sefer gözde prodüktör Rick Rubin ile çalışarak, The New Abnormal isimli albümleriyle geri döndü. Çok olumlu eleştiriler alan albümde en çok övülen noktalar Casablancas’ın şarkı sözlerinde yakaladığı olgun akış ve grubun müziğinin geldiği noktanın göz kamaştırıcılığı oldu. Müzik eleştirmenlerinden Matty Pywell albümü yeni elektronik dalga ile Strokes’a öz soundun birleşmesiyle oluşan bir indie rock albümü olarak niteledi. James Crowley ise albümün garage rock temelinden güç alarak disko etkili post-punk müziğe yaklaştığını belirtti. At the Door, Bad Decisions, Brooklyn Bridge to Chorus ve The Adults Are Talking albümden yayınlanan tekliler oldular. Önümüzdeki ay düzenlenecek Grammy Ödülleri’nde En İyi Rock Albümü dalında aday olan albüm, pandemi ile geçirdiğimiz üzücü 2020 yılında müzikseverlere en güzel hediyelerden biri oldu.


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.