Aiaie'nin Cadısı, Kirke.

Aiaie'nin Cadısı, Kirke.
  • 9
    0
    0
    2
  • “Ben doğduğumda, olduğum şeyin bir ismi yoktu.”

    -spoiler içerebilir-

    Güneş tanrısı Helios ve Perseis’in kızı Kirke, yaşamı boyunca diğer nymphalardan ve tanrılardan farklı olduğu için sevilmemiş ve kabul görmemiştir. Sarı gözleri ve tiz sesinden dolayı ona Kirke yani atmaca adı verilmiş. Annesinin bile kabul etmediği bir çocuk olan Kirke uzun süre boyun eğerek, sessizce yaşamıştır. Amcasının Prometheus olmasından mıdır bilinmez ölümlülere karşı hep ilgili olmuştur. Bir gün Glaukos adında bir balıkçıya aşık olur. Kirke bu aşkla kendini keşfedeceğinden ve hayatının değişeceğinden bihaberdir. Birlikte olmaları için Glaukos'un ölümsüz olması gerekmektedir. Kirke ormanda bulunan farmakon isimli bitkiyi kullanarak Glaukos’u tanrıya dönüştürür.Sonra farkeder ki bu bitki aslında insanların içindeki şeyin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Glaukos tanrıya dönüştükten sonra eski Glaukos değildir. Artık çok daha yakışıklı fakat bir o kadar kibirli olan Glaukos herkesin gözbebeği haline gelir.

    “O çiçekler onu gerçek benliğine kavuşturmuştu…”

    İlgisi artık Kirke’de değil Helios’un sarayındaki en güzel nymhpa olan Skylla’dadır. Kirke bu durumu farkettiğinde çok sinirlenir ve Skylla’nın her gün yıkandığı koya farmakon kullanarak efsunlar fısıldar. Skylla, efsunlu suya güzeller güzeli bir nymhpa olarak girmiş fakat aynı şekilde çıkamamıştır. O artık kocaman, gri, altı başlı, ahtapota benzeyen bir canavardır.

    John William Waterhouse (Circe İnvidiosa),1892

    Saraydakiler Syklla’dan iğrenmeye, onunla dalga geçmeye başlar ve nasıl canavara dönüştüğüyle ilgili dedikodular çıkar. Kirke tüm bu karmaşanın içinde Glaukos’un onunla evlenmeyeceğini anlayarak vazgeçer. Babası Helios’a gider ve Skylla’yı kendisinin canavara dönüştürdüğünü anlatır. Helios dahil herkes Kirke’yle dalga geçer çünkü o bitkilerin hiçbir gücü yoktur. Kirke kardeşi Aietes’ten kendisinin aslında bir cadı olduğunu öğrenir. Cadı olduğu anlaşılan ve büyük bir itaatsizlik yapan Kirke, Zeus ve babası tarafından ıssız bir ada olan Aiaie’ye sürgün edilerek cezalandırılır.

    “Cadılık illa nefret, kıskançlık ya da başka türlü bir kötülükten doğmaz; ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım.” 

    Hayatı boyunca yalnız olan Kirke Aiaie’de aslanlarla, yaban domuzlarıyla ve bitkilerle arkadaş olur. Tüm zamanını büyüler yapmaya ve onları geliştirmeye adar. Adasına gelen beklenmedik erkek ziyaretçilerine büyülü şarap ikram ederek onları domuza çevirir ve bundan büyük keyif alır. 

    John William Waterhouse (Circe Offering The Cup to Ulysses) 1891

    Bir gün adaya Odysseus gelir. Kirke onu da domuza çevirmeye çalışır fakat Odysseus Hermes'ten yardım almıştır ve yanında malü bitkisi getirmiştir. Bu sayede Kirke'nin büyülerinden korunabilir. Kirke Odysseus'a zarar vermeyeceğine dair ölüler nehri üzerine yemin eder. Ve Odysseus'la uzun süre birlikte olurlar. Kirke Odysseus'a karşı hayranlık duymaktadır ve onunla kalmasını istemiştir. Odysseus ise 10 yıldır savaşmaktadır ve artık evine, ailesine geri dönmek istemektedir. Odysseus ailesinin yanına dönmek üzere adadan ayrıldıktan sonra Kirke hamile olduğunu anlar. 

    Telegonos doğduktan sonra bir gün Zeus’un parlak ve en gözde evladı olan Athena adaya gelir ve Telegonos’u öldürmek ister. Kirke ona kafa tutar ve çocuğunu vermez. Athena’nın bir daha adaya gelmemesi için bulduğu tüm otları karıştırır ve güçlü bir büyü hazırlar. Telegonos büyüyene kadar Athena ona zarar veremez. Telegonos büyüdüğünde babasını bulmak üzere İthaka’ya gider. Ancak beklenmedik bir durum yaşanır ve Telegonos yanlışlıkla babası Odysseus’u öldürür. Athena bunun olacağını bildiği için Telegonos’u öldürmek istemiştir çünkü Odysseus’u sevmektedir. Fakat tüm bunlara rağmen kehanet gerçekleşir. 

    “Bir zamanlar tanrıların ölümün zıttı olduğunu düşünmüştüm ama artık her şeyden daha ölü olduklarını görüyorum çünkü hiç değişmiyorlar ve hiçbir şeyi ellerinde tutamıyorlar”

    John William Waterhouse (The Magic Circle), 1886

    Kirke sürgün cezasının kaldırılması için babasının Zeus'a karşı ihanet planlarını öne sürer ve onu tehdit eder. Böylece Helios cezayı kaldırmak zorunda kalır. Özgür kalan Kirke, hep düşlediği şekilde yaşamaya karar verir. Ölümlülere karşı her zaman sempati duymuştur çünkü kendisi ölümsüzdür ve bu onun için sonsuza kadar çatışma, yalnızlık, hapsolmuşluk anlamına gelmektedir. Hatta ölümlüler öldükten sonra sevdikleriyle buluşabilecekken Kirke sevdikleriyle bir daha görüşemeyecektir.

    "Altın da olsa kafes, kafestir."

    Düşlediği hayatı yaşamaya karar veren Kirke, Telemakhos’a Mısır, Girit adaları, Asur, Habeşistan ve Kuzey’i görmek istediğini anlatır. Birlikte yola koyulurlar. Kirke bir kaseye Glaukos'u ve Skylla'yı dönüştürdüğü çiçeklerden koyar…

    “Hayatım boyunca ilerledim, şimdi de buradayım. Bir ölümlünün sesine sahibim, geri kalanları da alayım. Ağzına kadar dolu kaseyi dudaklarıma götürüyor ve içiyorum.”

     

    Kaynak Kitap; Madeline Miller,Ben Kirke (2019) 1


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.