Otomobil lastiği üreticisi Michelin'in 1940'larda insanları seyahate sevk etmek için geliştirdiği ve belirlediği güzergahlardaki lokantaları puanlayarak 1 yıldıza “Alanında çok iyi bir restoran”,  2 yıldıza “Öyle mükemmel bir yemek ki kesinlikle rotanızı değiştirmenize değecek” ve  3 yıldıza “Fevkalade bir mutfak, özel bir yolculuğa değer” anlamını verdiği derecelendirme sistemi, zamanla bütün dünyanın en saygın lokanta, şef ve gastronomi belirleme markası oldu. 78 yıldır hiç değiştirmedikleri ve oldukça hassas kriterlere sahip olmak ve bir Michelin Yıldızı'na kavuşmak hiç kolay değil. Fransızların zaten zor beğenen snop karakteristiğine, mutfak ve yemek gibi iki kavram da girince, Michelin yıldızı şefler ve lokantalar için bir Nobel ya da Oscar kadar önemli hale geldi. Bunu daha iyi anlamak için, dünyada sadece 488 adet lokantanın bu yıldıza sahip olduğunu ve bunlardan yalnızca 50 tanesinin 3 yıldız alabildiğini hatırlatmalıyım. Ve maalesef, dünyanın en renkli ve leziz mutfaklarından birine sahip olan ülkemizde, Michelin Yıldızı'na sahip tek bir lokanta bile bulunmuyor.

Yine de geçtiğimiz hafta övüneceğimiz bir gelişme oldu ve İngiltere Cork Baltimore'daki restoran sahibi şef Ahmet Dede Michelin Yıldızı aldı. Üstelik bu yıldız, şef Ahmet Dede'nin ikinci Michelin Yıldız'ı oldu. Bütün İngiltere ve İrlanda'da sadece 5 restorana verilen ödüllerden birine sahip olan şef Ahmet Dede için jürinin şu değerlendirmesi dikkat çekiyor: 'Dede, güvenilir bir yerel tedarik ağına ve arkadaşlara sahip. Yemekler minimum atık yaklaşımıyla yapılıyor ve orijinal yemekler Dede'nin Türk geçmişiyle yorumlanıyor. Restoran sakin ve modern bir görünüme sahip ayrıca arkada barbekü için ayrılmış güzel bir teras da bulunuyor.'

Şef Dede, liseden sonra amcasının restoranında çalışmaya başladı. 2009 Mart'da irlandaya Dubline taşındı. Eşi irlandalı. Kuşadası'nda amcasının restoranında tanıştılar ve evlendiler. Dublin'e gittikten sonra 6 haftalık hızlandırılmış aşçılık kursuna gitti ve şef olarak İrlanda'da Chapter 1 isimli restoranda 2 yıl çalıştı. Daha sonra 2 yıldızlı bir restoranda 1 yıl çalıştı. 2 yıl Amsterdam'da kaldı ve orada da 2 yıldızlı bir restoranda 1,5 yıl çalıştı. Daha sonra tekrar Dublin'e geri dönerek Green House'da çalışmaya başladı. Norveç'te kaldığı 3 ayda sadece Norveç'te yetişen malzemelerle işleyen bir restoran'da çalıştı. Ardından tekrar Dublin'e geri geldi. 2017'de baş aşçı olarak 400 kişilik küçük bir kasaba olan Baltimore'daki bir restoranda çalıştı. 

Geçtiğimiz hafta aldığı ödül sonrası görüşlerini paylaşan şef Ahmet Dede'nin mütevazılığı, çalışkanlığı ve işine saygısı da aldığı ödülde pay sahibi. Gerek eğitim geçmişi, gerekse deneyimleri ve özellikle 'sıfır atık' yaklaşımlı gastronomi yorumu, Michelin jürisi tarafından değerlendirilen hususlar arasında yer alıyor. Ve bizi gururlandıran bir başka husus da, ödülün bir anlamda kadim Türk mutfağına verilmiş olması.

Günümüzde gittikçe çürüyen, anlamsız TV gösterileriyle avamlaşan ve ucube gösterileriyle popülerleşen tiplerle doldurulmuş Türk yemek kültürüne dair, şef Ahmet Dede; 'Saygı duyulması gereken bir yemek kültürümüz var. Öyle sadece et tokatlayarak, ünlülerin ağızlarına bıçakla et gezdirerek olmaz' diyor.

Bir yanda 'Ben karşı değilim ama beni rahatsız eden; sadece eti kesip, tuza boğup, altınla kaplayıp şov yaparak Türk mutfağını anlatamazsınız. Osmanlı, Balkanlar’ı, Orta Asya’yı gezmiş gelmiş. Bir sürü lezzetler getirmiş. Çok donanımlı bir geçmişimiz, saygı duyulması gereken bir yemek kültürümüz var.' diye devam eden şef Ahmet Dede'yi, diğer yanda sirk gösterisinden hallice hareketlerle sözde işletmecilik yapan tipleri düşününce üzülmemek elde değil.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türk kültürünü ve mutfağını tanıtması için görevlendirilen isimler arasında OLMAYAN şef Ahmet Dede'yi tebrik ediyor ve bu topraklarda yemeğin kutsal, lezzetin fevkalade, sunumun mütevazı ve şükrün bereket olduğunu hatırlatan ödülü için minnettarlığımızı sunuyoruz.