Tekvin, adını Osman Hamdi Bey’in aslında isimsiz bıraktığı fakat kaynaklarda “Tekvin” ya da “Mihrap” adıyla anılan bir tablosundan alıyor. Dönemine göre oldukça cesur detaylara sahip olan tablo, bu özelliği sebebiyle hiçbir zaman doğrudan sergilenemiyor. Bir zamana kadar adresi bilinen “Tekvin” tablosu, bir gün ortadan kayboluyor ve asla bulunamıyor
Tabloya geçmeden önce eser sahibini biraz tanıyalım....
Osman Hamdi Bey 1842 yılında İstanbul'da doğmuştur. Sadrazam Ethem Paşa'nın oğludur. 1860 yılında hukuk okumak üzere Paris'e gider. Dönemin ressamlarından Jeon-Leon Gerome'nin atölyelerinde çıraklık yapar ve resim üzerine eğitimler alır. Paris'te tanışıp evlendiği Marie ile 10 yıl evli kalır ve iki kız çocuğu olur.
Yurda döndükten sonra muhtelif yerlerde görev alır. Bağdat'ta Yabancı İşler Müdürlüğünde görev yapar. Bağdat'ta kaldığı dönem oranın tarihi ve arkeolojik işleriyle uğraşır.
İstanbul' a döndüğünde Saray Protokol Müdür Yardımcısı olan Osman Hamdi, bu sırada Viyana'da düzenlenen Uluslararası Sergiye komiser olarak katılır. Viyana'da iken ikinci evliliğini yine Marie adlı biriyle yapar. Marie, adını Naile olarak değiştirir. Bu evlilikten 4 çocukları olur.
1875 yılında Kadıköy'ün ilk belediye başkanı olarak görevlendirilir. Osmanlı-Rus savaşından sonra memuriyetlikten emekli olur ve Gebze'ye bağlı Eskihisar köyündeki evinde kendini resim yapmaya adar.
1881' de Müzeyi Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier ölünce dönemin sadrazamlarının etkisiyle müze müdürü olarak görevlendirilir.
ll.Abdülhamit tarafından, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olan Sanayi Nefise mektebinde müdür olarak görev alır.
Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatır. Nemrut Dağı, Lagina(Muğla Yatağan), Sayda(Lübnan) gibi yerlerde arkeolojik kazılar gerçekleştirir. Sayda 'da yaptığı kazılarda İskender Lahiti bulur. Bu kazılar sonrasında arkeolog Solomon Reinach ile birlikte "Une Necropole Asidan ( Sayda Kral Mezarlığı)" adlı bir kitap yazar ve 1892'de Paris'te yayımlar.
Kazılarda bulduğu eserleri sergilemek için binalar aradı. Birkaç bina değiştirdi ve sonunda bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirdi. Burada 29 yıl müdürlük yaptı.
Müzecilik ve arkeoloji çalışmaları yaparken resim yapmayı hiç bırakmadı. Resimleri genellikle Gebze Eskihisar'daki evinde geçirdiği yaz aylarında yapardı. Sanatçı 24 Şubat 1910 tarihinde Kuruçeşme'de yalısında hayatını kaybetti.
KAYIP TABLO
Tablo, duvarında çinili Mihrap olan bir bina içini göstermektedir. Başı açık bir kadın Kur'an yazısı ile çevrelenmiş olan mihraba arkasını dönmüş olarak, büyük bir rahle üzerinde dimdik oturur vaziyette resmedilmiştir. Ayaklarının çevresinde çeşitli kitaplar vardır. Bu kitaplar bazılarına göre kutsal kitaplar olan Kur'an, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Zend-Avesta ve Budizm'in kutsal kitabı Sakiya-Muni'dir.
Kadının giyiniş tarzı İslami giyim tarzına uygun olmadığı gerekçesiyle zamanında çok eleştirilmiş ve tablo sergilenememiştir. Resimdeki kadın kimilerine göre eşi Naile Hanım'ın gençliği, kimilerine göre ise Ermeni bir kızdır.
Kadının pozu Jean-Leon Gerome'un Tanagra isimli heykeline benzediği için, Osman Hamdi'nin tabloyu yaparken bu heykelden esinlendiği düşünülür.
Mihrap adı verilen bu tablonun asıl ismi bilinmemektedir. Osman Hamdi'nin eserlerini araştıran sanat tarihçisi Mustafa Cezar tabloya Mihrap ismini vermiştir. Tablodaki kadının hamile olduğunu söyleyenler de var ve bu yüzden tabloya Tekvin yani Yaratılış adını veriyorlar. Kimi sanat tarihçisi bu hamilelikten ötürü tablonun "Gerçek yaratıcının kadın olduğu" mesajını verdiğini savunur. Kimileri ise "Dinin kadının özgürlüğünü engellediği ve tablonun buna başkaldırdığını" söyler.
Tablo yapıldığı zamandan beri sert eleştiriler alır. Osman Hamdi Bey'in tüm resim kariyerinde en çok bu toplumsal ahlak ve din açısından 'dokunulmaz' alanlara temas ettiği söylenmiştir.
TABLONUN AKIBETİ
Tablo 1901 yılında yapılmıştır. İstanbul Çinili Köşk'te bulunmuştur. 1907 yılında Konya Karaman İbrahim Bey İmaretinden müzeye getirilmiştir. Rahmi Koç'un eski eşi Çiğdem Simavi, tabloya bir süre sahibelik yapmıştır.
En son Demirbank' ın arşivlerinde kayıtlı görünen tablo kayıptır. Bankanın devri sırasında ortadan kaybolmuştur.
Tabloyla ilgili birkaç varsayım vardır.
Kimilerine göre tablo, zarara uğrama veya yok edilme tehlikesinden korunmak için saklanmıştır. Ressam Mehmet Güleryüz tablo hakkında şöyle söylemiştir.
”Bu resim, hiç kuşkusuz Osman Hamdi’nin, Osmanlı tabularını sorguladığının kanıtıdır ve bu yüzden, yaklaşık yüzyıl boyunca hiçbir yerde sergilenmesi mümkün olmamıştır. Adı bende saklı bir koleksiyoncunun evinde görmüştüm ilk kez; burada bile, tablonun alt bölümünü kapatan bir perdeyle sergileniyordu.”
Bahsedilen kişinin Çiğdem Simavi'nin oğlu Ömer Koç olduğu söylenir.
Başka bir varsayım ise tablonun çoktan yok edildiğidir. Bazı muhafazakarların tehdit olarak algıladıkları bu tabloyu yok ettikleri düşünülmektedir.
Bu tablo dine hakaretten daha çok, dinin kadınlar üzerindeki etkisinin gerçeği yansıtmamasını eleştirir.
Osman Hamdi ve tabloları hakkında kitaplar da vardır.
Tekvin veya diğer adıyla Mihrap tablosunu fantastik bir biçimde kurgulanan, olayları sürükleyici bir dille aktaran ve okuma zevkini yükseklere çıkaran Arif Ergin'in, Tekvin adlı romanını okumanızı şiddetle öneririm.
Kaynaklar
Ergin, Arif. Tekvin. İstanbul : Doğan Kitap, 2018
Wikipedia
Yorum Bırakın