Sürsün Bahar, Bunca Yıl, Kendi Halimde gibi birçok başarılı şarkısıyla isminden çokca bahsettiğimiz Can Kazaz, geçtiğimiz aylarda "Kızılgerdan" ismini verdiği albümünü yayımladı. Şimdiden Bir Delinin Kaç Cehennemi Olmalı, Başka, Yaz Bitince gibi albümün içindeki birçok şarkıyla başarısına başarı katan Can ile yeni albümü üzerine güzel bir sohbet ettik.
Bu röportajımız yazarımız Busenaz BİLİCİ tarafından 09.12.2020 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
- Merhaba Can Bey, nasılsınız? Yeni albümünüz “Kızılgerdan” geçtiğimiz Cuma yayımlandı. Öncelikle bizimle ve takipçilerimizle birlikte bu heyecanınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Sizi tanıdığımız Can Kazaz şarkılarından biraz uzak ama yine de kendi tınınızı koruduğunuz bir albüm olmuş. Nasıl geri dönüşler aldınız?
Gayet iyiyim, çok teşekkürler. Geri dönüşler her zaman olduğu gibi yine sahiplenen bir yerden, son derece heyecanlı ve yeniden buluştuğumuz için mutlu. Uzun zamandır yapmayı istediğim bir müzikle çıktım dinleyenlerin karşısına ve yeni bağlar kuruyoruz, böyle hissediyorum. Eski tadı arayanlar için, şarkıların özünün değişmediğini ispat niteliğinde akustik versiyonlar var. Yeni tınılara yabancı hissedenler de onları severek dinliyor gibi gözlemliyorum.
- Albüm ile aynı adı taşıyan parçanız “Kızılgerdan”ı da klibiyle birlikte yayımladınız. Klip ve şarkıyla birlikte birçok mesaj vermek istemişsiniz ve bu mesajı dinleyicilerinize çok güzel aktarmışsınız. Ayrıca klip için sevdiğiniz müzisyen arkadaşlarınızla birlikte kamera karşısına geçtiniz. Kamera arkası nasıldı? Albümünüzdeki her şarkının sizin için bir anlamı ve mesajı elbette vardır ama bu şarkıda olduğu gibi diğer parçalarınızda da toplumsal bir mesaja yer verdiniz mi?
Kızılgerdan klibi kamera arkası muhabbetle geçti diyebilirim. Nilipek ve Server Uraz eski arkadaşlarım ve görüşemediğimiz zaman diliminde konuşacak çok şey vardı. Müzik konuştuk, ortak anılarımızı yeniden hatırladık. Atlas Sarrafoğlu da takip ettiğim ve tanışmak istediğim bir figürdü, sette tanışabilmiş de olduk. Benim için eski ve yeni dostlarımın bir araya geldiği, onlarla kol kola hissettiğim ve üretim heyecanıyla dolu bir gündü. Kızılgerdan klibinde taşıdığımız mesaj, her gün maruz kaldıklarımızın ufak bir yansıması aslında. Albümde bir de “İnsan” diye bir şarkı var. Biliyorsunuz ben didaktik mesajlar vermeyi pek sevmiyorum şarkılarda. Ya tespitler yapıyorum ya da sorular soruyorum. İnsan şarkısı da yine öyle oldu. Kendimce müzikal sembollerle bezediğim bir şarkı çıktı ortaya.
- Kızılgerdan’ın nakaratında “Yürüyorum, anlaşılmadan.” diye çok güzel söylemişsiniz. Bir çoğumuzun hislerine tercüman olan, çok derin ve anlamlı bir parça olmuş. Bu durum sözlerin yazım aşaması ve bestelenme sürecini bana merak ettirdi. Nasıl bir sürecin sonunda bu şarkı ortaya çıktı? Anlatır mısınız?
Köyde yaşadığım süreçte çıktı ortaya. İstanbul, turne ve köydeki ev arasında mekik dokuduğum bir dönemde yazdım. Gitarda şarkının iskeletini oluşturan dört akoru tekrar ederken dilimden dökülüveren “Hiçbir yerde bir evim yok, yani sabit bir yerim yok” diye açılıyor şarkı. Şarkının sözleri, bu halden epey yorulduğum, yaptıklarım ve söylediklerim iyi niyetli olsa da yanlış anlaşıldığım ya da yıldırıcı sorunlar ve kişilerle karşılaştığımdaki ruh halimi yansıtıyor. Kafamda uçuşan bir sürü imgeden, köydeyken erişebildiğim meşe ormanlarında, bir türlü göremediğim ama “gösteriyor güzelliğini” dediğim Kızılgerdan kuşu albüme de şarkıya da ismini verdi.
- Albümde Anıl Piyancı ile birlikte ortak çalışmanız “Başka” da var. Türk rap müziğin öne çıkan isimlerinden biriyle ortaya yeni tarzınızda bir ürün çıkarmışsınız. Parçanıza klip çekmeyi de düşünüyor musunuz? Birlikte yeni çalışmalarınız olacak mı?
Bu soruya evet veya hayır diyemem. Olmazsa hayal kırıklığı olmasın, olursa da sürpriz olsun isterim.
- Albümünüz yayımlanmadan önce paylaştığınız parçalardan biri olan “Bir Delinin Kaç Cehennemi Olmalı?” şarkınızdan biraz bahsedelim istiyorum. Yaşanmış bir hikayeden ortaya çıktığını yazmıştınız. Yaşanmışlıklardan doğan her parçanın dinleyicilere daha çok geçtiği aşikar. Hikayeyi bilmeyen okuyucularımız için bize biraz bu hikayeden bahsetmek ister misiniz?
Çok eskiden yaşadığım bir hikayeyi ve o zamanki hislerimi anlatıyor şarkı. Sorunlu ve o dönem bana çok fazla hasar veren bir ilişkide yaşananları, geçirdiği amnezi sonucu unutan karşı tarafın bana o zamanlar hissettirdikleriyle alakalı. O süreçten sonra farkettiğim şey, hayattaki varlığımızın bizi bir şekilde tanıyan insanların hatırladığı kadar olduğuydu. Unutulduysak, hafızamız çok şizofrenik bir şeye dönüşüyor. Unutan insanlar için ise hiç doğmamış gibiyiz. Haliyle çaresiz bir isyan duygusu ortaya çıkıyor, ben de şarkıda bunu ele alıyorum.
- Harun Tekin ile Instagram hesabınızda bir canlı yayın gerçekleştirmiştiniz. Çok değer verdiğimiz ve Türk müziğinde yeri doldurulamayacak müzisyenlerden biri. Albüm çalışmanızda size desteği oldu mu? Karantina dönemine tekrardan yavaş yavaş dönüyoruz. Yeniden canlı yayınlarda bulaşacak mıyız?
Harun Tekin, işimize ve hayata bakış açımın büyük oranda örtüşmesinden onur duyduğum bir ağabeyim. Albüm çalışmalarım özelinde kapalı kutuyumdur ama zaman zaman dertleşmelerimiz, bana motivasyon oldu tabii. Varlığı yalnız hissetmememi sağlayan ender isimlerden. Karantina döneminde ara sıra canlı yayınlar yapabilirim.
- Biraz da #tbt yapalım diyorum. Birçoğumuz sizi Sürsün Bahar ve Bunca Yıl gibi parçalarınız ile tanıdı. İkisi de çok içten ve değerli parçalar. Bir anda dinleyici kitlenizde sıçrama yaşamak nasıl hissettirdi? Canlı yayınımızda da “Ufak ufak olsa da hep ilerledim. Geriye düşmedim.” dediniz. Yolculuk nasıl? İleriye yönelik ne planlarınız ne? Neleri yaşamayı arzuluyorsunuz?
Sürsün Bahar ve Bunca Yıl, kendi çapımda sıçrama olsa da genele baktığımızda bir patlama sayılmaz. Yavaş yavaş yukarı giden bir grafiğim var ve bu tabi ki çok memnun edici. Biraz daha prodüktör ve besteci yanımla çalışmalara ağırlık vermek istiyorum. Bunun dışında akustik ve alternatif pop türünde açtığımıza benzer bir yolu Türkçe R&B ve Soul türlerinde de açabilmeyi arzuluyorum. Müzikal köken olarak da ait hissettiğim Hip Hop kültürüyle bağlantılı sanatların yükselişe geçme zamanı geldi de geçiyor. Rap müzik bunun öncüsü oldu. Darısı diğer Hip Hop dallarına.
- Yine canlı yayınımızda bu süreçte rap müzik dinlemeye yöneldiğinizi ve özellikle “west coast” dinlediğinizi söylediniz. Bu yeni albümde de müziklerin altyapısı bakımından çalışmalarınıza oldukça yansımış. Yeniliklere açık olmanız ve çalışmalarınızda yeni bir şeyler denemeniz dinleyicileriniz açısından nasıl karşılanıyor? “Can, bu olmamış.” denmesinden korkmuyor musunuz?
Korkmuyorum çünkü ben hep canımın istediği müziği yaptım. Duymak istediğim müzikleri sergiledim, insanlar da dinlemeye başladılar. İlk başta böyle bir beklentim yoktu. Bir sürü insanla ortak zevklerimiz varmış, bunu anladım. Dolayısıyla yelpazenin bir diğer kanadını da ortaya koydum. Umarım böyle de buluşabiliriz. Dinleyicilerin büyük çoğunluğu bu halimi biliyor, anlıyor ve destek veriyor. “Bu olmamış” diyenler de var elbette ama hangi konuda ve kime yok ki? Herkesi her zaman mutlu etmek imkansız.
- Konserlerden uzak olduğumuz bir dönemdeyiz. Hem sanatçılar açısından hem de dinleyiciler için bu süreç hepimizi zorluyor. Pandemi sürecinde birçok isim online konser vermeye başlamıştı. Sizden de bir online konser görecek miyiz?
Bu anlamda görüşlerimi sık sık dile getirdim aslında. Online olarak yapılan dinletilerin, konser deneyimiyle yakından uzaktan alakası olamıyor. O yüzden mesafeliyim. Herhangi bir konseri, işime ve dinleyicime olan saygımdan dolayı iyi teknik imkanlarla yapabilmek isterim, bunu da pandemi başladığında bir Patreon kampanyasıyla oluşturma girişiminde bulundum. Yeterli desteği bulsaydı yapacaktım da. Sahne önü ve arkasında çalışan ekip arkadaşlarımı destekleyebileceğim her türlü dijital dinleti projesine sıcak bakıyorum. Bu röportajı cevapladığım an itibariyle görünürde böyle bir proje yok ama her an olabilir.
- Son sorumuza da geldik. Listenary’nin mottosu “Songs to discover today.”. Takipçilerimize başarılı bulduğun ve dinlemeyi sevdiğin 3 albüm önerir misin?
Vulfpeck -The Joy of Music, The Job of Real Estate
Tom Misch & Yussef Dayes – What Kinda Music
Free Nationals – Free Nationals
Can Kazaz'a bizimle gerçekleştirdiği röportajı için çok teşekkür ederiz. Sosyal medya hesaplarına ulaşmak için:
Yorum Bırakın