Daha büyük olmalı. Tüm hayatının amacı kendini birilerine kanıtlamaktan daha büyük olmalı. Görev gibi, ruhun dünyaya bunun için düşmüş gibi, başka türlüsü düşünülemez gibi. Oysa daha büyük olmalı. Açıkçası korktuğumdan. On yıl sonra otururken bir odada tek başıma gece üçte penceremde yağmurla kendime şöyle demekten “Ben ne kadar da çok şey yapmışım ve ben kendim için hiçbir şey yapmamışım.” Sonra vurulmak aniden bunun tarafından, boşa yaşamış gibi ve o kadar yolu yürüdüğünden artık geri de dönemez gibi. Çok geç gibi. Mantar kaya, vurup dururken bu sert rüzgâr sana, sen o kadar da aşınmamış olmalısın. Çünkü yeterince zaman geçtiğinde, aşınıp durmanın sonucu yok olmaktır. Dünyada hiç var olmamış gibi, her bir parçan her gün biraz daha silinerek. Oyulmasın için, cevap bu değil. Gördüm.
“Tek korkum, olur da bugün ölürsem hayatta hiçbir şey başaramamış olmak.” (Soul, 2020)
Sana onlara verimlilik borçluymuşsun gibi bakıyorlar. Hayır diyorum değilsin, sen onlara yarar sağlamaya mecbur değilsin ama sonra sana ayçiçeklerini anlatıyorlar, diyorlar ki ayçiçeklerinin var olma amacı yalnız ve yalnız güneşe dönmek içindir. Kendinden büyük ve parlak olana dönmelisin ve seni kavurup durmalı o ışık, böylece zamanı geldiğinde dalından koparılmalısın. Tıpkı diğerleri gibi, dünyayla alacağı vereceği kalmamış diğerleri... Bitmişsin. Sondasın görüyorsun ve artık sesleri duymak mümkün bile değil. Düşündüğün yok ama sürekli takip ediyorsun, verilmiş sana kullanma kılavuzu, hızlıca sayfalar arasında geziniyorsun. Ait olduğun bir yer olmalı, mutlaka ve mutlaka büyük bir şeyin parçası olmalısın, kavanoz problemindeki tek beyaz bilye olmalısın; dinleme onları diyorsun bana, sen farklı olmalısın çünkü hayatının değeri buna bağlı. 22 otururken güneşin altında ve tüm günlük şeylerin onun için yeterli olduğunu söylerken “Hayır.” diyorsun, “Hayır, kalk 22 ait olduğun kutsal amacı bul.” Filmin sonuna kadar bekliyorsun, hayatının sonuna kadar bekliyorsun. Bulacak olmalı, böyle bitemez. Ezberlemişsin. Ezberletmişler. Ama bitiyor film sen beklerken, öyledir ya.
“Gerçek şu ki, her zaman belki bende bir sorun vardır diye endişelendim, anlıyor musun? Belki yaşamak için yeterince iyi değilimdir diye.” (Soul, 2020)
Herkes koşup duruyordu sanki nereye koştuğunu bilmeden ve bazen sen de onlarla aynı yöne koşmalıymışsın gibi hissettin. Bir değer etmek için dediklerini yapmalıymış gibi. Bir süre kolaydı koşmak takip ettin onları, sonra bir çığlık attın ama takdir edersin ki kimse duymadı. Sağırdır ve kördür insanlar birbirlerine çoğunlukla. Görüp duymadığın gibi görülüp duyulmadın da. İmdat dedin boğuluyorum bu kalabalıkta, burada kimse neden koştuğunu bilmiyor sadece herkes endişe içinde koşuyor. Bu insanların yetişmesi gereken olsa olsa kendileri. Ama yanlış yöne koşuyorlar, onlar o yönde değiller geride kaldılar, çok arkada bir yerlerde. Gördüm, inanın bana. Dünyanın en güzel suyunu içtim bir saat önce, benzemiyordu tadı hiç daha önce içtiklerime; dünyanın en güzel gülen çocuğunu gördüm birkaç ay kadar önce, gerçi söylemedim ona muhtemelen söylemem gereken diğer şeyler kadar ve koşarken merdivenden yuvarlandım, oturdum orda bir süre güldüm buna sonra kalktım ayağa. Ve inanamazsın, tüm bunlar olurken yaşar gibi hissettim, böyle hesap etmemiştim. Sen yine de inan bana. Bağırdım tüm koşan insanlara “Hey geri dönün, yalnızca tüm bunlar için yaşanamaz mı?” Bağırdın bana, “Sen bu yaşama işini beceremeyeceksin galiba.” Yine de mi?
“Belki de gökyüzünü izlemek benim parıltımdır ya da yürümek. Yürümekte gerçekten iyiyim.” (Soul, 2020)
Ve sen bilmiyorsun bunu. Özellikle geceleri her şeyden kaçmak istediğimde ne kadar hızlı yürüyebildiğimi görsen, her şeyden çok yaşar gibi, en çok ben yaşar gibi kesin inanırdın bana. Büyük balık olmam gerektiğini söylüyorsun yoksa yutarlarmış beni. Büyük balık olmakla ilgilenmiyorum aslında ben, sen aksi takdirde yok olup gideceğimi söyleyip durmasan. Sırtım ağrıyor çok uzun zamandır. Başkalarını taşımaktan sanıyordum, bir süre önce fark ettim; kendimi taşımaktanmış. Bana yük olan benim, tüm kavgam onlara kanıtlamaktan çok kendime kanıtlamakla ilgili. Ne gerek varsa. Başarmam da mümkün değil. Benim benden beklentim hiç bitmez. “Çöp oldu, koktu bile.” diyorsun, şimdi nasıl düzelteceğiz bu hayatı mahvettin işte her şeyi. Ne fena, toplanmaz mı bu şimdi?
“-Ne yapmayı düşünüyorsun? Hayatını nasıl geçireceksin?
-Emin değilim ama biliyorum ki hayatımın her dakikasını yaşayacağım.” (Soul, 2020)
Geri dön ve yaslan bana, bu heba olmuş bir hayat olmayacak. Gökyüzüne bakarken artık içinde bir oyuk olmayacak. Tuttuğun nefesini bırak, derin bir nefes al. Çünkü saat gece 11.59. Bir zamanlar bekleyip durduğun o yarın geldi.
Yorum Bırakın