A Ghost Story Film Analizi

A Ghost Story Film Analizi
  • 0
    0
    0
    0
  • “İnsanlık, Beethoven’ın “Dokuzuncu Senfonisi”ni geleceğe taşısa da gelecek bir duvara toslayacak. Evren, genişlemeye devam edecek ve sonunda bütün maddeleri de götürecek. Elde etmek için gayret gösterdiğiniz her şey, sizin ve gezegenin diğer tarafındaki bir yabancının, farkında olmadan tamamen başka bir gezegendeki gelecekteki bir yabancıyla paylaştığı her şey, size kendinizi büyük hissettiren veya ayakta tutan her şey yok olacak.”

    Günümüz teknolojisinde her şeyin artık bilgisayar ortamında geliştiğini varsayarsak, filmimizin hayaletinin çarşafla ortada gezinmesinin biraz absürt kaçtığını itiraf etmek gerek. Ama olayın aslında o çarşaf olmadığını, karakterlerin gelip geçici olduğunu ve aslında önemli olanın yaşanan şeyler olduğunu fark ettiğinizde bu absürtlük bir drama dönüşmektedir.

    Karakterlerimizin günlük yaşamlarını görerek başladığımız filmde normal bir ilişkiyi izliyoruz. Evden gelen ”tuhaf” sesleri duymaya başlıyoruz. Gece gelen piyano sesinin gerilimi yükseğe çıkarttığını görüyoruz. Daha sonrasında karakterimiz ”C” nin ölümüyle olaylar değişmeye başlıyor. Morg da yatmakta olan ölü ”C” nin eşinin üzerine çarşafı kapattıktan ve eşi odayı terk ettikten bir süre sonra uyandığını görüyoruz. Gezinerek evine gelen ”C” karakteri eşinin üzüntüsünü izliyor. Bu üzüntü eşinin mutfakta ona gelen bir pastayı yiyişini ve ağlayışını izleyerek görüyor. Bu sahne 10 dakika kadar sürmekte, normalde farklı planlarla bu sahneyi bölme şansı varken yönetmenin bunu yapmamasının sebebi, bütün üzüntüyü eşiyle ve C’nin gözünden an an yaşamamızı, istemesi. Eşinin yaşantısını izleyen C, eşine ne kadar temas kursa da eşi hissetmiyor ve hiç bir şekilde eşiyle bir bağlantı kurmayı başaramıyor. C eve gelen başka bir adamdan dolayı sinirleniyor, evde kitaplar düşüyor, lambanın ışığı yanıp sönüyor, bu sırada karşı pencere de başka bir hayalet görüyor. Ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor; ”-Birini bekliyorum. – Kimi? – Hatırlamıyorum” bu konuşma aslında bize filmin sonu hakkında bilgi veriyor. Bir süre sonra eşi evden taşınıyor. C evde kalmaya devam ediyor. Eşinin ona daha önce taşınmadan eve not bırakıyorum, tekrar gelirsem benden bir parça olsun istiyorum konuşmasından sonra eşi gitmeden duvarın içine bir kağıt sağlayıp o duvardaki boşluğu boyayla kapatıyor. C eşi gittikten sonra kağıdı almaya çalışıyor. Bu sırada başka insanlar eve taşınıyor. Onları korkutuyor, başkaları geliyor ve şöyle bir konuşma dönüyor. Bu diyalog filmdeki en uzun konuşma sahnesidir. Filmde konuşma çok azdır.

    “İnsanlık, Beethoven’ın “Dokuzuncu Senfonisi”ni geleceğe taşısa da gelecek bir duvara toslayacak. Evren, genişlemeye devam edecek ve sonunda bütün maddeleri de götürecek. Elde etmek için gayret gösterdiğiniz her şey, sizin ve gezegenin diğer tarafındaki bir yabancının, farkında olmadan tamamen başka bir gezegendeki gelecekteki bir yabancıyla paylaştığı her şey, size kendinizi büyük hissettiren veya ayakta tutan her şey yok olacak.” bu sözle her şeyin gelip geçici olduğu bize vurgulanırken, burada yaşayan insanlarda gidiyor. En sonunda ev yıkılıyor, hayalet orada kalmaya devam ediyor. Karşı evdeki hayalet ”kimse gelmeyecek” diyerek kayboluyor. Bu C’nin hala bir umutla bekleyişini bize gösteriyor. Yıkılan evin yerine bir hastane kuruluyor. Ve artık bitmesini isteyen C, hastanenin çatışına çıkarak aşağıya atlıyor ve zamanda geriye doğru gidiyor dersek yanlış olmaz. Yaşayan insanları, hayatlarını, ölümlerini görüyor. En sonunda eşiyle kendi evine taşındıkları anı izliyor. Sonsuz bir döngünün içinde olarak görünen karakterimiz, bütün seslerin nasıl çıktığını bize göstererek daha önce bunların zaten yaşandığını bize gösteriyor. Sonrasında tekrar ölüyor ve ilk başta karısını izleyen bir ruh olan eski halini görüyor ve bu bir döngüye dönüşüyor. Notu açıp okuyor ama biz ne yazdığını görmüyoruz. Karakterimiz kayboluyor. Aslında o notta bir şey yazmıyor. Bir umutla orada duran ruh, aslında hiç bir şeyin sonsuz olmadığını, sonsuzun bile bir sonu olduğunu fark ediyor.

    Hepimiz geride bir şeyler bırakmak için yaşıyoruz ama yazdığın sayfa yanacak, söylediğin şarkı uçacak ve geriye bir toz bile kalmayacak. Sonsuzluğa sahip olmak için yaşama, o ana sahip olmak için yaşa.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.