Rezervuar Köpekleri (1992) Film Analizi

Rezervuar Köpekleri (1992) Film Analizi
  • 0
    0
    0
    0
  • Quentin Tarantino’nun ilk filmi olan Rezervuar Köpekleri bir soygunun öncesi ve sonrasına odaklanan bir film. İzlemediyseniz, spoiler olacaktır.

    Beş soyguncunun ortak tanıdıkları bir adam sayesinde elmas soygunu yapmak için bir araya geldikleri Rezervuar Köpekleri filmi, az sayıda mekan kullanımı, diyalogların fazlalığı ve bir o kadar sadeliğiyle bizi asıl önemli olanın soygun yani asıl olayımız olmadığını, öncesinin ve sonrasının nasıl kurgulanabileceği üzerine bir film. Quentin Tarantino’nun ilk filmi olmasına rağmen hatırı sayılır bir iş çıkartan Tarantino’nun kalemi de filmin sinematografisi kadar güçlü.

    Filmde çoğunlukla ‘’zenci’’ ve ‘’kadın’’ ögeleri üzerinden konuşma dönse de aslında günümüzdeki alışılageldik konulardan pek de farksız değil. Bu konuların, birbirini tanımayan adamları ortak paydada buluşturması, toplum hakkında bize ayna tutan bilgilerden biridir.

    Film, en çok göndermeyi ‘’toplum’’ üzerine yapmaktadır. Toplumun istediklerine göre yaşamamak isteyen Mr. Pink’in görüşü gayet açıktır. ‘’Bahşiş vermeye inanmıyorum. İstemiyorlarsa işi bıraksınlar.’’ diyerek düşüncesini belirtmiş, herkes karşı çıkarak ‘’Çok emek sarf ediyorlar, haklarını alamıyorlar.’’ demesine rağmen vazgeçmeyen bir adam ve patronları olan Joe’nun istediği üzerine ödeme yapması ast üst ilişkisine örnektir. Birbirlerine güven duymalarına karşın, Mr. White ve Mr. Orange arasındaki kurulan bağ, filmin çıkmazlarından biridir. Ve bizi nihai sona götürecek ögelerdendir.

    Soygundan Önce

    Bir grup olarak oturulur ve genel olarak müziklerden, kadınlardan ve cinsellikten konuşulur. Bu özellikle o zaman sükse yapan konuların, şu anki toplum konularına bakışı gibidir. Kadınları küçümseyen bir konuşma yapısının yanı sıra, Yahudiler ve ‘’zenciler’’ üzerine de fikir beyan ederler. Kadınları küçümseyen konuşmaların yanı sıra ne olursa olsun kadına bahşiş vermek aslında bir şekilde kendi açıklarını kapatmak için yapılabilecek bir vicdan muhasebesi sayılabilir. Masadan kalkarken bahşiş bırakan grup, artık soygun için hazırdır.

    Soygundan Sonra

    Mr. Orange karnından vurulmuştur, Mr. White arabayla onu depoya getirir ve sürekli olarak korkmamasını söyler. Mr. Pink gelir, içlerinde bir köstebek olduğundan bahseder ve olaylar kızışmaya başlar. Mr. Yellow gelir, üçü arasında bir kavga söz konusu iken Mr. Yellow’un arabasında bir polis vardır. Ve ona işkence ederek bilgi almaya çalışırlar. Eddie gelir. Joe’nun oğlu ve arabaları halletmek için oradan ayrıldıklarında Mr. Yellow polise işkence etmeye başlar.

    Mr. Yellow kesinlikle polislerden nasıl nefret ettiğini bize fiziki olarak gösterir. Mr. Orange’ın onu vurmasından sonra, Eddie, Mr. White, Mr. Pink, Joe gelir. Mr. Orange’ın polis olduğunu Joe herkese söyler ve onu öldürmek ister ama ona güvenen Mr. White buna izin vermez. Joe, Mr. White ve Eddie Meksika Açmazı’na girerler. Mr. White vurulsa da kurtulur. Mr. Pink elmaslarla kaçar ama dışarıdan gelen marşa basma sesinden çalışmayan arabayı duyarız. Mr. Orange polis olduğunu savunur ve Mr White onu vurur. İçeri gelen polisler Mr. White’ı vurur.

    Mr. Orange’ın köstebek olduğunu aslında Tarantino bize depoya gelmekte olan Eddie’nin arkasından gelen ‘’Turuncu’’ balonla gösterir. Klasik bir olayı anlatan Tarantino, bize soygundan daha önemli şeyler olduğunu, olayların gidişatının güvensizlik altında bizi nasıl etkilediğini, insanların birbirlerinden kolaylıkla vazgeçebildiğini, bu ortamda güvenin zor sağlandığı ve aslında nasıl sağlanması gerektiği, bunun zorluklarını anlatan bir insan psikolojisi ve toplumu anlatan bir film.

    Bu ögeler ve yapılar Tarantino’nun sinematografisiyle birleştiğinde ortaya güzel, kanlı ve farklı sahneler ortaya çıkarmaktadır. Tarantino’nun sinemaya katkılarından biri olarak ‘’Trunk Shot’’ bu filmde kullanılmıştır. Aynı şekilde mekan ve açılar olarak yapıların arasından çekilen sahneler, özellikle tuvalet sahneleri, bize durumun nasıl bir açmazda olduğunu ve karakterlerin zor anlar yaşadıklarını göstermektedir. Genellikle depoda geçen film, klostrofobik bir ortam yaratarak bizi her an canlı tutmayı başarmaktadır. Karakterleri tek tek tanıdığımızda bir arka plan oluştukça, kişilikler ve daha çok köstebek kim sorusuna yanıt arayışı içinde oluyoruz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.