Anadolu Müziğinin Avrupa'da Yükselen Sesi Altın Gün İle Röportaj

Anadolu Müziğinin Avrupa'da Yükselen Sesi Altın Gün İle Röportaj
  • 12
    0
    1
    4
  • Tavırları, şarkıları yorumlama şekilleri ve müzikal kaliteleri ile birlikte, bizlere adeta 70’lerden bir eser dinliyormuşuz gibi hissettiren Hollanda merkezli folk müzik grubu Altın Gün’ün solisti Merve Daşdemir ve grubun bas gitaristi Jasper Verhulst ile projelerinin geleceği, yeni çıkan albümleri “Yol” ve müzik kariyerleri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

    Bu röportajımız yazarlarımız Bekir Vedat İlhan & Ömer Faruk Orha tarafından 15 Ocak 2021 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

    Also you can find the English version of the interview below.

    1-) Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz ve bizlerle bir araya geldiğiniz için teşekkürler. Dünya toplumları olarak geçtiğimiz bu zor pandemi sürecinde dileriz sizler adına her şey yolundadır. Artık albümünüzün yayımlanmasına günler kalmış durumda, bu konu hakkındaki hislerinizden bahsetmek ister misiniz?

    Merve Daşdemir: Heyecanlıyız. Pandemiden ötürü farklı bir albüm oldu. Albümle birlikte turneye çıkamamak çok üzücü. Dileğimiz bu günlerin bir an önce geride kalması ve tekrar sahnelere dönmek.

    Jasper Verhulst: Albümü geçen yaz bitirdik, bu yüzden nihayet yayınlayabilmek harika.

    2-)  Sorumuza geçmeden aslında cevabını Merve Daşdemir’in sizi tanımlamak için kullandığı “jukebox” sözünden ötürü bir nebze de olsa bildiğimiz bir konu hakkında bir soru sormak isteriz. Sizi Altın Gün grubunun temellerini atan ve grubu bir araya getiren isim olarak biliyoruz. Grubun ana müzik teması olarak göze çarpan Anadolu rock, Anadolu Saykodelik müzik türleriyle ve Anadolu kültürü ilk denk gelişinizi ve ilginizin hikayesini anlatmak ister misiniz?

    J.V: Anatolian psych rock ile tanışmam, Selda Bağcan'ın ilk albümünün Finders Keepers isimli plak şirketi tarafından yeniden yayımlanması sayesinde oldu. Önceki grup arkadaşım  Jacco Gardner ile İstanbul'u ilk kez ziyaret ettiğimde, oradaki birçok büyük plak dükkanında aynı döneme ait çok daha şaşırtıcı müzikler keşfettim. Ondan sonra bağımlı oldum ve daha fazlasını aramaya devam ettim. İlk başta bu kayıtların çoğunun çoğunlukla halk şarkıları ve gelenekleri içerdiğinin farkında değildim.

    3- 2019 yılında verdiğiniz bir röportajda 400’e yakın konser verdiğinizden bahsediyorsunuz. Pandemi süresince bu sayı azalmıştır ancak günümüzün dijitalleşen dünyasında bu kadar fazla sayıda konsere çıkacak enerji ve motivasyonun kaynaklarından bahsetmek ister misiniz?

    M.D: Evet, Altın Gün kurulduğundan bu yana çok fazla konser verdik. Dinleyicilerimizle buluşmak ve konserlerimizdeki enerji patlaması yeterli motivasyonu sağlıyor.

    J.V: Bir yılda 400 konser verdiğimizi sanmıyorum.  Yılda 180 civarındaydı :). Geçen yıl sadece 30 kadar gösteri düzenledik sanırım, çoğu salgından önce veya seyircisizdi. Elbette tamamen farklı bir deneyim. Hepimiz tur yapmayı, kalabalıkları ve insanlarla tanışmayı gerçekten özlüyoruz, ancak küçük veya dijital bir kitle için olsa bile birlikte performans sergilemek için elde ettiğimiz her fırsattan memnunuz.

    4- Konserlerden bahsetmişken, dünya toplumları olarak bizi zorlayan ve kötü bir süreçten geçmemize sebep olan pandemi dönemi hakkında konuşmak isteriz. Altın Gün olarak bu süreci nasıl geçirdiniz? Sizleri özel olarak zorlayan şeyler nelerdi? Üretimde bir sorun yaşadınız mı?

    M.D: Benim için pandemi süreci çok üretken geçti. Normalde sürekli yolda ve turnede olduğumuz için oturup müzik yapacak vakti bulamıyordum. Dolayısıyla evde olup en sevdiğim şeyi yapmak bana çok iyi geldi açıkcası. Tabii ki zor tarafları da var. Hollanda’da şu an eve gelebilen ziyaretçi sayısı bir ve her yer kapalı. Sosyalleşmeyi, sevdiklerime sarılmayı, seyahat etmeyi ve konserleri çok özledim.

    J.V: : Başlangıçta Coachella'da planladığımız gösteriden sonra California'da yeni albüm için çalışmalara başlamayı planlıyorduk. Açıkçası bunu gerçekleştiremedik  ama söylemeliyim ki evde sıkışıp kalmak ve birlikte müzik yapmanın başka yollarını aramaya zorlanmak da bu albümü olumlu bir şekilde etkiledi. Bu süreçte kendimiz hakkında çok şey öğrendik ve bazen rahatlık alanınızdan çıkmaya zorlanmanın ferahlatıcı olabildiğini farkettik.

    5-Türkiye seyircisi şarkılarınıza az çok aşinalar, bu nedenle Türkiye’deki konserlerle yurt dışındaki konserleriniz arasında bir enerji farkı oluşuyor mu? Sahnede aldığınız hisler neler?

    M.D: Yurtdışında seyircimiz bizim için Türkçe kelimeler ve cümleler öğreniyor, şarkılara fonetik olarak eşlik etmeye çalışıyor. Çok tatlı ve pozitif bir atmosfer oluyor konserlerde. Türkiye’de çalmak bambaşka. Herkesin şarkıları bilmesi ve eşlik etmesi müthiş bir his. Tekrar Türkiye’de çalmak için sabırsızlanıyoruz. Ben İstanbul’luyum dolayısıyla benim için eve dönmek çok mutluluk verici bir his.

    J.V: Türkiye'de çalmak bana çok özel hissettiriyor. Bu grubu kurduğumuzda Türkiye'de çalmayı hiç beklemiyordum, bu yüzden İstanbul'da konserlerimizin kapalı gişe olması çok hoş bir sürprizdi. Pek çok insanın yaptığımız işi beğenmesinden dolayı çok mutluyum. Bana göre bu müziğin evrensel bir dil olduğunun kanıtı.

    6-2019 yılında bir çoğumuzu gururlandıran bir adaylık süreciniz oldu. Müziğe başlayan birçok sanatçının hayali olan Grammy Müzik Ödülleri’ne, Türkçe sözlü müzik icra ederek aday olan sayılı isimlerden ikisisiniz. Adaylığınızı ilk öğrendiğiniz andan ve o an ki hislerinizden bahsetmek ister misiniz? 

    M.D: Ödüller ve bu tür şeylere çok büyük anlamlar yükleyen bir grup değiliz. Bizim için en önemli şey canlı çalmak ve seyircimizle olan ilişkimiz. Tabii ki Grammy adayı olmak gurur okşayıcı. Akademi’nin bu müzikal mirası tanıması çok güzel.

    J.V: Bu adaylığın insanları gururlandırdığını duyduğuma gerçekten sevindim. Şahsen Grammy ödüllerine pek aşina değilim.

    7- Yorumlayacağınız şarkıları seçerken nasıl bir yol izliyorsunuz? Şarkıların üretim sürecinde grup olarak nasıl hareket ediyorsunuz?

    M.D: Erdinç ve ben genelde hangi şarkıları yapmak istediğimizi biliyoruz. Bu albüm süreci pandemiden ötürü diğerlerinden farklıydı. Şarkıları evde demoladık ve birbirimize gönderip eklemeler yaparak ilerledik.

    J.V: Şarkı seçimlerimiz  her projede farklı ama çoğunlukla şarkıyı seçen Merve, ben veya Erdinç  oluyor. Türkçe bilmiyorum, bu yüzden çoğunlukla bana ilham veren melodiler arıyorum ama Merve veya Erdinç sözlerden hoşlanmıyor olabiliyorlar ya da önerdiğim bir şarkı ile olumlu bir ilişkileri olmuyor. Bu durumda elbette başka bir şey arıyoruz. Bazen bir groove ile başlıyoruz ve şarkıdan başlamak yerine buna uyan bir gelenek bulmaya çalışıyoruz.

    8-Bildiğimiz üzere Anadolu türküleri genellikle, belirli bir hikayeye ve kompozisyona dayanmakta. Siz üretim sürecinizde seçtiğiniz türkülerin hikayelerini araştırıyor musunuz? Eğer araştırıyorsunuz sizi en çok etkileyen hikaye hangisiydi? 

    M.D: Tabii ki. Yorumladığımız birçok türkünün hikayesi çok trajik. Arda Boyları, Ordunun Dereleri trajik hikayelere sahip ve insanin kalbine dokunuyor.

    9-İçerisinden iki şarkıyı (Ordu’nun Dereleri ve Yüce Dağ Başında) dinleme fırsatı bulduğumuz “Yol” albümünden de bahsetmek isteriz. 26 Şubat tarihinde biz dinleyenlerle buluşacak olan bu albümde dinleyenleri nelerin beklediğini ve albümün hazırlanış sürecini bizlerle paylaşmak ister misiniz?

    M.D: Bahsettiğim gibi bireysel olarak evden çalışmak durumunda kaldık. Jasper’dan Omnichord’unu ödünç almıştım ve albümden bir kaç şarkıya Omnichord ile başladım.

    Klavye’den farklı bir yaklaşıma sahip olduğu icin yeni fikirlere ilham verdi. Bahçada Yeşil Çınar’ın girişi, Arda Boyları ve Kara Toprak böyle başladı. Yüce Dağ Başında’yı uzun suredir yapmak istiyordum çünkü çocukluğumda “Ah Nerede” filminden aklıma kazınmıştı. (Adile Naşit’in balkon sahnesi.) Jasper’in yaptığı bir groove üzerine girişteki disko akorlarını ekledim ve şarkı çabucak şekillendi. Esmerim Güzelim’i de uzun süredir yapmak istiyordum ve onu da aynı şekilde Jasper’in yaptığı 808 groove üzerinden ilham alarak yaptım. Sevda Olmasaydı, Maçka Yolları ve yanlış hatırlamıyorsam Hey Nari’yi provalar sırasında pandemiden evvel hazırlamıştık. Yani hem eski yaklaşımımızın hem de yeninin birleştiği karma bir albüm oldu diyebiliriz.

    J.V: Çok çeşitli ve eklektik bir albüm oldu. Benim için önceki iki albümden daha kişisel oldu. Dinleyiciler daha az geleneksel rock sesleri ve daha fazla elektronik unsur bekleyebilirler

    10-Özellikle son klibiniz Yüce Dağ Başında’da karşımıza mitolojik ögeler çıkıyor. Bir türkü ile mitolojiyi bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı merak etmekteyiz.

    M.D: O heykeller sanırım Jasper’in kız arkadaşının annesinin bahçesinden geldi. Yönetmenler bunu düşünmüş olmalı. Konsept konusunda styling dışında benim bir etkim olmadı.

    J.V: (Yunan heykellerinin yapımcıların fikri olduğunu belirtiyor.)

    11-Özellikle kısa süre önce yayımlanan projelerinizle birlikte dinleyiciler arasında, tarzınızın ve sound’unuzun değiştiği konuşuluyor. Siz Altın Gün üyeleri olarak tarzınızda veya sound’unuzda bir değişim olduğunu düşünüyor musunuz?

    M.D: Pandemiden ötürü prova yapamadık ve şarkıları evde yaptık. Dijital olarak ilerlemek durumunda olduğumuz için sound’da bu şekilde etkilendi. Çok da kasıtlı bir tercih değildi. Gece albümündeki gibi canlı çalarak, kaydetmedik ve Asa Moto ile çalıştık ve onlar da kendi sihirlerini albüme kattılar.

    J.V: Evde kalmak bizi kesinlikle kendimizi keşfetmeye zorladı. Bu durum kasıtlı olarak yeni bir sound aradığımızdan değil de daha çok doğal olarak gelişti. O kadar kavramsal değiliz. Sadece kalbimizi takip ediyoruz ve her an iyi hissettiren şeyi yapıyoruz.

    12- Seattle merkezli dünyaca ünlü radyo KEXP’nin “Live On KEXP” etkinliğinde sergilediğiniz performans biz dinleyenleri mest etmiş ve sizlere olan ilginin katlanmasına sebep olmuştu. KEXP’de yer alma sürecinizden ve dinleyicilerden aldığınız geri dönüşlerden bahsetmek ister misiniz?

    M.D: Geri dönüşler hep çok pozitif ve çok mutlu edici oldu. Bu durumla beraber Amerika’da da ciddi bir hayran kitlemiz oluştu. Umarım en kısa zamanda tekrar dünyanın o tarafında konserler verebiliriz.

    J.V: Bu bizim için önemli bir şovdu. Boş bir fabrika salonunda çok soğuk bir sabah... Çekimler Fransa'daki Trans Musicales festivali sırasında yapıldı. Sanırım orada sahne alan neredeyse tüm sanatçıların KEXP için bir performans sergilemesi istendi.

    13-Grubunuz, iki Türk, iki Hollandalı, bir Indo-Dutch ve bir İngiliz’den oluşan tam anlamıyla bir karma fakat hayat verdiğiniz eserlerde temel olarak Anadolu Saykodelik’i alıyorsunuz. Ve Altın Gün olarak Anadolu Saykodelik müziğin günümüz temsilcileri denince akla gelen ilk isimlerden birisiniz. İlerleyen süreçte sizlerden farklı kültürlere dayanan projeler görebilecek miyiz? Bu konu hakkında dinleyicilerimize verebileceğiniz ipuçları var mı?

    M.D: Şimdilik öyle bir planımız yok. Önceliğimiz Altın Gün :)

    J.V: Bir gün Endonezya türküleriyle ilgili bir şeyler yapacak olursam şaşırmam ama şimdilik Altın Gün herkesin ana projesi. Türk halk müziği hala bana ilham veriyor,  bu yüzden henüz başka bir şeye aç değilim :)

     

    14-Altın Gün’ü dinleyiciler çoğunlukla 60’lı ve 70’li yıllarda yayımlanmış eserlerin modern yorumlamalarıyla tanıyor. Peki ya ilerleyen dönemde sadece Altin Gün bestelerinden oluşan bir albümle karşımıza çıkmayı düşünüyor musunuz? Altın Gün’ün geleceğinde neler var?

    M.D: Altın Gün çok spesifik bir iş yapıyor, böyle bir ideal yok fakat bundan sonraki yeni projede benim yazdığım bir şarkı yer alacak. Altın Gün dışında yazdığım birçok şarkı var ve aynı zamanda solo projem üzerinde de çalışıyorum.

    J.V: Gelecekte ne olacağını söylemek zor. Şahsen ben şarkı yazarı değilim ama kim bilir belki diğer üyelerden birinin gizli yetenekleri vardır. J  Çaldığımız şarkıların çoğu altmışlı veya yetmişli yıllardan daha eski, çok sayıda Neşet Ertaş ve Aşık Veysel bestesi çalıyoruz, aynı zamanda bilinmeyen bestecilere ait çok daha eski türküleri de çalıyoruz.

    15- Röportajımızın sonuna gelirken sorularımızı cevapladığınız için sizlere tekrardan teşekkür ediyoruz ve Listenary’nin mottosu “Songs to discover today.” için takipçilerimizle başarılı bulduğunuz 3 albümü paylaşmanızı rica ediyoruz. 

    M.D: 

    1-) Piero Umiliani - Lady Magnolia

    2-) Nice Guys & Dumbo Gets Mad - Makes you fly

    3-) Damon Albarn & The Orchestra of Syrian Musicians - Out of time”

     

    J.V: 

    1-) Lion - You’ve Got A Woman

    2-) Yaprak - Olmaz Olsun Bu Kader

    3-) Loreleï - Je Ferai Tout... (Club remix)

    English

    With their demeanor, their way of reinterpreting songs and their musical quality, they make us feel like we are listening to a piece from the 70's! We had an enjoyable interview with Netherlands-based folk music group Altın Gün's soloist Merve Daşdemir and bass guitarist Jasper Verhulst  about their music careers, the future of their works and their new album "Yol".

    1-) First of all, thank you for accepting our interview proposal and coming together with us. In this harsh pandemic process that we go through as the societies of the world, we hope that everything is fine by your side. There are last few days to the releasing of your album, would you like to talk about your feelings about it?

    M.D: We are excited. It became a different album because of the Pandemic. It is a pity not to go on tour with the album. Our hope is to leave these days behind as soon as possible and return to the stages again.

    J.V: We finished the album last summer already so it’s great to finally release it.

    2-) Before going on to our question, we would like to ask a question about a subject that we know a little bit because of the word “jukebox” used by Merve Daşdemir to describe you. We know you as the person who laid the foundations of the group “Altın gün” and brought the group together. Would you like to tell the story of your first encountering and interest in Anatolian rock, Anatolian Psychedelic music genres that stand out as the main music theme of the band, and Anatolian culture?

    J.V: My introduction to Anatolian psych rock was the Finders Keepers reissue of Selda Bağcan’s first album. When I was visiting Istanbul for the first time with my previous band Jacco Gardner I discovered many more amazing music from the same era in the many great record shops there. After that I was hooked and kept looking for more. I wasn’t aware at first that many of these records contained mostly folk songs and traditionals.

    3-) In an interview you gave in 2019, you mention that you gave nearly 400 concerts. This number must have decreased during the pandemic, but would you like to talk about the sources of energy and motivation that will be performed in so many concerts in today's digitalizing world?

    M.D: Yes, we have given many concerts since the Altın Gün was set. Meeting our audience and the explosion of energy in our concerts provide enough motivation.

    J.V: I don’t think we ever played 400 shows in one year. Most was around 180 in a year I think : ). Last year we only played around 30 shows I think. Most of them before the pandemic or without audience. A completely different experience of course. We all really miss touring, crowds and meeting people but we’re happy with every opportunity we get to perform together even if it is for a small or digital audience.

    4-) Speaking of concerts, we would like to talk about the pandemic period that forced us as world societies and caused us to go through a bad process. How did you go through this process as Altın Gün? What were the things that specially challenged you? Did you have a problem in production?

    M.D: For me, the pandemic process was very productive. As we normally were on the road and on tour all the time, I could not find the time to sit and play music, so it was very good for me to be at home and do my favorite thing. Of course, there are also hard parts. The number of visitors who can come home in the Netherlands now is 1, all places closed. I missed socializing, hugging loved ones, traveling and concerts.

    J.V: Initially we were planning on starting work on the new album in California after our planned show at Coachella. This obviously never happened but I must say being stuck at home and forced to look for other ways of making music together also shipped this album in a positive way. We’ve learned a lot about ourselves during this process and sometimes it can be refreshing to be forced out of your comfort zone.

    5-) Turkish audience is more or less familiar to your songs, so is there any energy difference between the concerts in Turkey and the other countries? How does it feel like on stage?

    M.D: Our audience abroad learns Turkish words and phrases for us, tries to accompany the songs phonetically, and there is a very sweet and positive atmosphere at the concerts. To play in Turkey is completely different. It is a wonderful feeling for everyone to know and accompany the songs. We are looking forward to play again in Turkey. I am from Istanbul, so it is a very happy feeling for me to come home.

    J.V: Playing in Turkey feels very special to me. When we started this band I never expected to play Turkey at all so when we had sold out shows in Istanbul it was a very pleasant surprise. I’m very happy that so many people like what we do. To me it’s proof that music is a universal language.

    6-)In 2019, you had a nomination process that made many of us proud. You are two of the few names nominated for the Grammy Music Awards, which is the dream of many artists who started music, by performing Turkish oral music. Would you like to talk about the first moment you learned about your nomination and your feelings at that moment?

    M.D: We are not a group that attributes a lot of meaning to awards or such things. The most important thing for us is to play live and our relationship with our audience. Of course, being a Grammy candidate is proud. The Academy's recognition of this musical heritage is very nice.

    J.V: I’m really happy to hear it made people proud. Personally I’m not really familiar with the Grammy awards. 

    7-) What kind of way do you prefer to follow while choosing the songs that you will sing, how do you work during the process of production, as a group?

    M.D: Erdinç and I usually know what songs we want to make. This album process was different from the others because of the pandemic. We demoed the songs at home and proceeded by sending them to each other and making additions.

    J.V: It’s different with every songs but it’s alway either Merve, Erdinç or me that picks a song. I don’t speak Turkish so I’m mostly looking for melodies that inspire me but it happens that Merve and/or Erdinç don’t like the lyrics or don’t have a positive association with a song I suggest. In that case we look for something else of course. Sometimes we also start with a groove and try to find a traditional that fits that instead of starting with the song.

    8-) As we know, Anatolian folk songs are generally based on a specific story and composition. Are you researching the stories of the folk songs you chose in your production process? If you are researching, what was the story that impressed you the most? 

    M.D: Of course. The story of many songs we have commented is very tragic. Arda Boyları, Ordunun Dereleri, are all tragic stories and touch people's heart.

    9-) We would also like to mention the album "Yol", in which we had the opportunity to listen to 2 songs (Ordu'nun Dereleri and Yüce Dağ Başında). Would you like to share something about what awaits the audience in this album and the preparation process of the album  that will meet with the audience on February 26, to us?

    M.D: As I mentioned, we had to work individually from home. I got the Omnichord from Jasper and I started a few songs from the album with the omnichord. It inspired new ideas because it is a different approach than the keyboard. The Yeşil Çınar Bahçads intro, Arda Boyları, Kara Toprak started with this. I have been wanting to do Yüce Dağ Başında for a long time, the balcony scene of Adile Naşit  strucked me from the movie Ah Nerede when I was a child. I added the disco chords from the intro to a groove performed by Jasper and the song quickly took shape. I have been wanting to make Esmerim Güzelim for a long time, and I also made it by being inspired by Jasper's 808 groove. We prepared Sevda Olmasaydı, Maçka Yolları and ,if I'm not wrong, Hey Nari, before the pandemic. So we can say that it is a mixed album that combines both our old approach and the new.

    J.V: It’s a very diverse and eclectic album. To me it feels more personal than the previous two albums in a way. Listeners can expect less traditional rock sounds and more electronic elements.

    10-) Especially in your last clip, Yüce Dağ Başında, we come across mythological elements. We have been wondering how the idea of combining a folk song and mythology came up.

    M.D: Those sculptures, I think, came from Jasper's girlfriend's mother's garden. Directors must have thought about this. I did not have an exchange of ideas about the concept other than styling.

    J.V: The greek statues were and idea of the video makers. :)

    11-)It is said that your style and sound have changed, especially with your recently released projects. Do you think there is a change in your style or sound as Altın Gün members? 

    M.D: We could not rehearse due to the pandemic and we performed the songs at home. Since we have to progress digitally, the sound was affected in this way. It was not a very deliberate choice. We didn't record it live on tape like we did in the album Gece and we worked with Asa Moto, they  added their magic to the album as well.

    J.V: The lockdown has definitely forced us to rediscover ourselves. It’s not like we very deliberately looked for new sound. It kind of happened naturally. We’re not that conceptual. We just follow our hearts and do what feels good at each moment.

    12-)Your performance at the Seattle-based world-famous radio KEXP's "Live On KEXP" event enchanted our audience and caused the interest in you to multiply. Would you like to talk about your participation in KEXP and the feedback you received from the audience?

    M.D: Feedbacks are always very positive and very happy. We had a serious fan base in America. I hope we can give concerts in that part of the world again as soon as possible.

    J.V: That was an important session for us. A very cold morning in an empty factory hall. It was filmed during the Trans Musicales festival in France. I think almost all artists that performed there were asked to do a session for KEXP.

    13-) Your group is a complete mix of two Turks, two Dutch, one Indo-Dutch and one English, but you take the Anatolian psychedelic as the basis for the works you give life to. And as Altın Gün, you are one of the very first names that come to mind when it comes to today's representatives of Anatolian psychedelic music. Will we be able to see projects based on different cultures from you in the future? Are there any clues you can give to your audience about this subject?

    M.D: We don't have such a plan for now. Our priority is Altın Gün. :)

    J.V: It wouldn’t surprise me if one day I’ll do something with Indonesian folk songs but for now Altın Gün is everyone’s main project. Turkish folk music still inspires me and rest a lot so I’m not hungry for something else yet. : )

    14-) The audience knows the Altın Gün mostly with modern covers of works published in the 60s and 70s. But do you intend to appear with an album consisting only of Altin Gün's compositions in the future? What is in the future of the Altın Gün?

    M.D: Altın Gün is doing a very specific job, there is no such ideal, but the next new project will include a song I wrote. Apart from Altın Gün, I have many songs I wrote and I am working on my solo project.

    J.V: Hard to say what’s in the future. Personally I’m not a song writer but who know one of the other members has hidden talents. A lot of the songs we play are older than the sixties or seventies. We play a lot of Neşet Ertaş and Aşık Veysel composttions but also a lot of much older folk songs by unknown composers.

    15-) Coming to the end of our interview, we thank you again for answering our questions and for the Listenary's motto; "Songs to discover today." We ask you for sharing 3 albums you find successful with our follower

    M.D: 

    1-) Piero Umiliani - Lady Magnolia

    2-) Nice Guys & Dumbo Gets Mad - Makes you fly

    3-) Damon Albarn & The Orchestra of Syrian Musicians - Out of time

    J.V: 

    1-) Lion - You’ve Got A Woman

    2-) Yaprak - Olmaz Olsun Bu Kader

    3-) Loreleï - Je Ferai Tout... (Club remix)

     

    Altın Gün'ün yeni çalışmalarından haberdar olmak için;

    Spotify

    Youtube


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.