Sevgiye duyduğumuz ihtiyacın bizi soktuğu saçma durumlardan kurtulamıyoruz sanırım yani en azından benim için öyle. Hiçbir zaman tam olarak sevildiğimi ya da vazgeçilmez olabildiğimi düşünmüyorum. Sanki benim sevgiye ulaşmamın yollarının hepsi fiziksel yakınlıklardan geçiyordu. Kimse beni ben için sevmedi. Bir süre sonra da ben izin vermedim. Mutlak çoğunluğun bana biçtiği role uydum. Bir yıl kadar bir süre beni idare etti bu rol ya da ettiğine inandırdım. Gelin görün ki yolun sonu da süreç gibi mutlu ve yeterli gitmiyor elinizde avucunuzda kalan bir hiç oluyor. Sevilebilmeyi ve vazgeçilmez olmayı çok isterdim. Sevilmek benim zihnimin bir ihtiyacı. Dişilik değil de kişiliğime bakılsın isterdim. Tabii ki önce dişiliğin dikkat çektiğini ve akabinde kişiliğe bakıldığının farkındayım fakat bu benim için hep dişilikte takılı kalıyor. Belki de kişiliğim ilgi çekici ya da dişiliğim kadar tatmin edici ve merak uyandırıcı değildir. Bana sorarsanız baya bir ilgi çekiciyimdir o ayrı mesele. Bu durumlar içinde bulunduğum jenerasyondan ve yaşımdan kaynaklı da olabilir tabii ki ama yine de bazı mental şeylere açım.
Sevilmekten çok korkuyorum mesela. Birisinin birisi sevmesi çok riskli ve sıkıntılı bir durum. İnsanın gözü dönebilir. İnsan özünde bencildir. Birisinin beni çok seveceği düşüncesi beni mutlu ederken bir o kadar da korkutuyor. Bu korkuyla birlikte bir karşı cinsin beni sevmesini de çok istiyorum ama belki de sevilmeye değer değilimdir ya da bünyem kabul etmiyor bunu diyorum çünkü birisinin beni seveceğini hissettiğimde kendimden soğutmak için bin tane yola başvururum. Çok çelişkili bir durum kabul ediyorum. Bazen bağırasım geliyor ‘’Ulan biri de beni sevsin benim de ilişkim olsun’’ diye ama bu çok sefil bir hareket. Sevgi zorunlu bir ihtiyaç mı ki ben bu kadar istiyorum bunu. E ben şu an yaşıyorum ve belirgin bir sevgi yok demek ki zorunlu değil. O zaman ben neden bu kadar açım?
Bundan 2 sene önce olsa iki gram önemsediğim bir mevzu bile olmazdı bu fakat gel gelelim şimdi hayatımda eksiklik olduğunu düşündüğüm bir şey. Çok mağara kadını kafası ya da geleneksel bir kafada mıyım diye düşünüyorum bazen hani derler ya ‘’Belirli bir yaştan sonra vücut ve beyin düzenli bir yaşam, ilişki ve evlilik ister’’ diye acaba bu kadar köleleştim mi ben?
Bir gün oturup ‘’Kahretsin neden hiçbir erkek beni sevmiyor?’’ diye hüngür hüngür ağlayacağım sanırım ve bunu kimseye söylemeyeceğim çünkü ben erkeksiz kalınca yataklara düşecek kadar bağımlı bir kadın değilim. Tek ihtiyacım kendimim fazlasına gerek yok. Değil mi? Lütfen öyle olsun. Öyle değilse ben düşkün bir geri zekalıyım.
Şu an okuduğunuz pat pat atlamalı yaza belirli aralıklarla yazılmış birbiriyle bağlantılı olmayan paragraflarıyla bir bütün olmamakla birlikte kamunun oyuna ve beğenisine sunulmuş da değildir. Ne bileyim 6 ay sonra okurum ve derim ki ‘’Ne boş insanmışsın dertlere bak’’ Altı ay sonraki kendime sesleniyorum ve diyorum ki ‘’Umarım tamamsındır’’
Beni anlatmışsın kendin ile birlikte...