Çok Eski Bir Şarkıyla Karşımızda; İşte Şenceylik!

Çok Eski Bir Şarkıyla Karşımızda; İşte Şenceylik!
  • 2
    0
    0
    0
  • Merhaba Şenceylik, hoş geldin! 

    1) Nasılsın, her şey yolunda mı? Kendinden biraz bahsedebilir misin bize?

    Selam Aslı. İyi olmaya çalışıyorum, herkes gibi. Umarım sen de iyisindir. Ben hayatımın en zor dönemini yaşıyor olabilirim, yani hayatımın en zor dönemi umarım budur. Daha iyi günlere umarım.

    2) Pandemi süreci hepimizi tüketen bir süreç oldu, sen bu süreçte neler yaptın? Verimli bir karantina dönemi geçirebildin mi?

    “Verimli” kelimesi tüylerimi diken diken ediyor açıkçası, insanlar verimli olup olmadıklarını analiz etmeye çalışırken pandemi sürecinde epey yıprandılar. Bunun kaygısıyla belki de mental kuvvetimizi potansiyelimizi ezdik. Bence bu dönemde verimli olmak zorunda değiliz. İyi niyetli ve mantıklı kalmak yeterli. Sadece başkalarına zarar vermeden, hak yemeden, günlük hayatını devam ettirip hayatta ve nazik kalabilmek bile bence aslında büyük uğraş bu süreçte. Açık konuşayım, pandemi dönemi (1 yılı devirdik, şaka gibi değil mi?) beni üzdü, yordu, patakladı. Hayatı öğretti bana, dolayısıyla geliştirdi ve büyüttü beni. Ekim’de kovid oldum, kovid yüzünden tat ve kokumu kaybettim (Ekim’den beri tat koku almıyorum haha hem komik hem çok üzücü). Sonra, hiç ummadığım şekilde, Şubat’ta babamı kaybettim. Mart’ta aklımı kaybettim. Bir şekilde Nisan’a vardım, var olmanın acısını doyasıya yaşıyorum bu süreçte. Bu hem çok zor hem de çok büyüten bir süreçti benim için. İnsanı ve dünyayı anlama isteğim daha da arttı. Schopenhauer’le kanka oldum. Hayatın temel kurulumunun acı çekmek üzerine olduğunda ve yaşadığımız her mutluluğun çok değerli birer bonus olduğuna inandım. Karamsarlıktan ziyade şükrana itti beni bu. Her insan zihninin bir değerinin, her hayatın mutlaka bir anlamı olduğunu anladım. Herkesin, yolunu hayatın olumlu tarafına çevirmeye çabalamasının iyi olacağını, en kötü hayatı yaşayan insanın bile mutlaka bir şekilde bir başkasına yardım ederek iyileşebileceğine inandım. Tabi bir kere böyle bir felsefeden medet umdun diye hep tertemiz olamıyorsun, bazı zamanlarda insanın ruhu bütün bu iyi niyetin altından tekinsiz bir jenga taşı gibi çekiliveriyor. Sonuçta bence hayat adaletsiz, anlamsız ve rastgele bir düzenden ibaret. Bu düzende başımızı dik tutup, iyiliğe ve umuda yönelmeyi seçip, elimizden geleni yapabiliyorsak, ne mutlu işte.

    3) Bize müziği 3 kelimeyle anlatman gerekseydi nasıl anlatırdın?

    “Sınırsız”, “birleştirici”, “gerçek”.

    4) Çocukken en büyük hayalin neydi? Şu anda bulunduğun nokta hayallerinin bir parçası mı?

    Çocukken en büyük hayalim astronot olmak ve uzaya gidip orada org çalmaktı haha. Sonrasında ise genetik mühendisi olup tüm canlıların birbirlerine empati duymasını sağlayabilecek bir şifre bulmak istedim. Ortaokul civarı gitara, müziğe sardım. O zamanlar en büyük hayalim bir Queen kurup, aşırı güzel gitar riff’leri yazıp Wembley stadyumunda konser vermekti. :) “Çocukken” deyince aklıma ortaokul ve öncesi geliyor ama ömür boyu çocuk kalmak isteyen birinin ağzından cevap verecek olursak, çocukluk hayalim “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşayabileceğimiz bir hayatın inşasına katkıda bulunan biri olmak. Yegane ve nihai hayalim, kalbim bütün kılan düşünce bu sanki. Nasıl yapabiliriz bunu? İnsanın mayasına ters midir, hiç bilemiyorum ama böyle bir dünyada yaşamak benim çocukluk hayalim.

    5) Gelelim ''Çok Eski Şarkı'' ya. Şarkının oluşum süreci nasıldı? Yaşadığın güzel ve zorlu anları bize anlatabilir misin?

    Bir insana günlük hayatta “seviyorum seni” derken bu cümle nasıl duyuluyor, nasıl tınlıyor diye düşünüyordum. Gitarda “seviyorum seni” demeye çalıştım, sonra şarkı sözlerini bir oturuşta yazdım. Bestesi de ilk olarak nakarattan geldi, sonra verse’leri tamamladım. Çok Eski Şarkı, aslında cidden eski bir şarkı. Yıllarca sahnede çaldım, bu yıl 26 Mart’ta akustik ve stüdyo kayıtlarıyla müzik platformlarında paylaştık. 

    Zorlu süreç, şarkının kayıt, klip ve çıkış sürecinde özel hayatımda yaşadığım şeylerin ağırlığıydı, bu süreçte babamı kaybettim. Klibi planlamak ve tamamlamak konusunda kayıp hissediyordum. Avrupa Müzik’ten sevgili Kadir (Şarban) beni yönetmen Uğur Kayalar ile tanıştırdı, harika bir ekiple kalplerimiz iç içe geçerek klibi tamamladık. Bunu hep çok güzel hatırlayacağım.

    6) Şarkın ilk müzik platformunda yayınlandığında neler hissettin?

    Şarkıyı yıllar sonra, zamanın şakasıyla, kalbimde böyle bir yasla dinlediğimde, dayanılmaz bir acı ve tamamlanma duygusu hissettim. Söyleyecek fazla sözüm kalmadı, ellerimden bir sürü kuş göğe uçmuş gibi oldu. Özgür ve yakıcı bir histi.

    7) Uğurlu bir sayın ya da eşyan var mı?

    Ben 23’ü çok severim. 23 Mayıs doğumluyum, tipi de sesi de çok tatlı geliyor. Uğurlu eşyam ise penamdır, hep kaybederim ve bir şekilde yenisi gelir.

    8) Hayatının bir film karesi gibi gözlerinin önünden geçtiğini hayal et; en mutlu olduğun an hangisiydi?

    En mutlu olduğum an bir tane değil, birkaç tane anlatayım. :) Kronolojik gidersek, kaydettiğim ilk “en mutlu anım”, ilk kez Tatilya’ya gidişimdi. Ortaokul falandı. İkincisi, yine abimle Metallica’nın Türkiye’deki 2008 konserine gidişimiz ve orada hissettiğim “herkesle bir olma duygusu”ydu. Öyle etkileyici bir deneyimdi ki benim için, hala tıklayıp o ân’a ulaşabiliyorum. J Sonra, Boğaziçi’nde ben 1.sınıftayken Petek’te çöp kutularını ters çevirip perküsyon yaptığımız, çoğunu tanımadığım birçok öğrenciyle sabaha kadar Petek’te çakırkeyf müzik yapıp, yağmur altında dans ederek güneşi doğuruşumuz geliyor. Yağmur güneşle birlikte çiseliyordu. Başka bir mutlu anı, kendime sakladığım fakat yine de bu listeye not düşmek istediğim “sonsuz olsun” dediğim bir anı. Sonuncusu ise pandemiden evvel, 19 Aralık Şenceylik lansman konserinde herkesin hep bir ağızdan “Islık” söylediği an. Hayatımın en mutlu anı olarak tek bir tanecik an seçecek olsam, o an, mutlu olduğumun hiç farkında olmadığım bir andır muhtemelen, bu yüzden bu soruya, sorunun etrafından dolanarak cevap verebildim. :) Mutluluk bir tercih zaten, o sırada özellikle o şeye “bakmayı seçmek”.

    9) Müzik dışında yapmayı çok sevdiğin başka hobilerin ya da uğraşların var mı?

    Pilates ve yürüyüş seviyorum. Çıkıp uzun uzun yürümek, dünya yuvarlak değilmiş de ondan uzaklaşabilirmişim gibi, dönmeyebilirmişim gibi yürümek. Bir de öykü ve şiir okumak.

    10) Son olarak; sana ilham veren bir şiir, şarkı sözü ya da şarkıcı var mı?

    Orhan Veli’nin “Birdenbire”si, Nazım’ın “Yaşamaya Dair” ve Sait Faik’in “Şimdi Sevişme Vakti”ni çok severim. Fikret Kızılok’un şarkı sözleri bana nefes aldırıyor. Şarkıcılardan Freddie Mercury, Jeff Buckley, Amy Winehouse ve Chet Baker’ı özlerim, döne döne dinlerim. Son olarak, müzisyenlerden Jacob Collier, son 2-3 yıldır aklımı ve ruhumu uçuruyor.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.