Mustafa Kemal Ve Dimitrina: La Vie Est Bréve

Mustafa Kemal Ve Dimitrina: La Vie Est Bréve
  • 4
    0
    0
    2
  • Sofya’ya yeni taşındığı günlerde henüz çevresi olmayan, Bulgaria Pastanesi'nde tek başına oturup etrafı tanımaya çalışan, mektuplar yazan, akşamları da operaya giden Mustafa Kemal, bir gün yine pastanede otururken, Türkçeye bizzat tercüme ettiği Fransız şair Leon Montenaeken'ın La vie est bréve adlı şiirini yaveri Salih Bozok'a yazdığı mektuba ekler.

    " target="_blank" rel="noopener">Fikret Kızılok da bu mektubu Mustafa Kemal’in ağzından seslendirerek ayrı bir tat katıyor:

    la vie est bréve — hayat kısacık..
    un pen de reve — azıcık hayal,
    un oen d’amour — sevgi, azıcık..
    et puis bonjour — derken merhaba…
    la vie est vaine — hayat anlamsız..
    un pen de peine — biraz ıstırap
    un pen d’espair — ve umut yalnız
    et puis bonsoir — derken elveda…


    Şarkının devamındaki sözleri, yani mektup kısmında, Mustafa Kemal’in ileri görüşlülüğüne dair o kadar güzel kısımlar içeriyor ki hayranlık duymamak elde değil. Bulgar köylüsünün Mustafa Kemal’in oturduğu pastanede hakkını istemesi üzerine: “Ben de köylüden yana çıktım, benim de köylüm böyle olmalı” dedim. Keza o dönemki aşkı Dimitrina’yla olan konuşmalarından bahsettiği:
    -Kadın erkek eşitliği derdim Dimitrina… seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı
    -Dimitrina:“bu Avrupa’da bile yok ki Mustafa Türkiye’de ne zaman olur?”
    -Çok yakında Dimitrina…

    Yıllardan 1914, 1. Dünya Savaşı patlak verirken Mustafa Kemal köylüye, kadına değer verilmesini konuşuyor ve idealindeki Türkiye’nin planlarını yapmaya başlamış bile. 

    Kim bu Dimitrina?

    1913 yılı Kasımı'nda Sofya'ya askeri ataşe olarak atanan Mustafa Kemal, Bulgar ordusunun ünlü generali, Savunma Bakanı Stylian Kovaçeva'nın 20 yaşındaki kızı Dimitrina ilebir baloda karşılaşır.
    Yabancı diplomatlar, İsviçre'de eğitim görmüş, üç dil bilen, piyano çalan ve dans pistlerinde paylaşılamayan güzel Miti’ye ''Balkan Gülü'' adını takmıştır. Mustafa Kemal baloda Miti’yi dansa kaldırır. O gece Strauss’un ''Güzel Mavi Tuna'' valsi eşliğinde sabaha kadar dans ederler. Sofya'yı sarsacak aşk'ın ilk kıvılcımları başlamıştır.

    Mustafa Kemal abayı o kadar yakmış ki Miti yıllar sonra abisine olayı şöyle anlatıyor: “Ben ne zaman piyanonun başına geçsem, Kemal Bey, salonun en uzak köşesine gider ve yapayalnız beni dinlerdi.”

    Bu şekilde tanışan çiftin aşkları ilerlemiş, beraber buz pateni bile yapmışlar -Atatürk bunu da yapıyormuş evet- Ailelerle tanışmaya geçtiğinde ise Bulgar generalin bir Türk subay damadının olması fikri sıkıntı yaratır ve ilişki çıkmaza girer. Bazı kaynaklara göre Mustafa Kemal, Miti’yi babasından birden fazla kez istemiş ancak reddedilmiştir. Ardından Mustafa Kemal Çanakkale’ye atanır, Dimitrina da babası tarafından Bulgar bir avukatla evlendirilir ancak vefat ettiği 7 Ağustos 1966 yılına kadar Mustafa Kemal’i hiç unutmaz. Miti’nin kardeşi Todor Kovaçev’in anlattıklarına göre Miti, ölmeden bir gün önce “Dün gece rüyamda Kemal’i gördüm” demiştir. Mustafa Kemal’in de yıllar sonra Ankara’da bir muhabbette “gençliğimi bıraktım Sofya’da, bir kızı sevdim ama bana vermediler” dediği de söylenir.

    Dimitrina’nın kızı Anna Deyanova, yıllar sonra yapılan bir röportajda yaşam boyu sıkıntı çektiklerini, sürgüne gönderildiklerini ifade etmiş, "Şimdi Dolmabahçe Sarayı'nda olmak vardı," diyerek sonu hüsranla biten aşk hikâyesini esprilerle yumuşattıklarını söylemiştir.

    Buraya kadar hala dinlemediyseniz, bahsi geçen şarkının şarkı sözleriyle yani Mustafa Kemal’in mektubuyla kapatıyorum.

    Sofya’da hayat güzel geçiyordu
    Fransızca’mı geliştirmiştim
    Ne de olsa davetli sürgün hayatı
    Diplomatik misyonların davetleri, ziyafetler, açılışlar, akşam yemekleri

    Memleketim için ne gerekiyorsa, buradan yapmaya çalışıyordum
    Arkadaşlarımla yazışmayı hiç aksatmadım
    Zaman, bizim zamanımızı bekliyordu

    Bir gün, Sofya’nın müzikli bir çay bahçesinde
    Birden yanıbaşıma bir bulgar köylüsü geldi
    Garson, onunla ilgilenmekten hoşlanmadı
    Köylü: “Bulgaristan, benim çalışmamla yaşatılıyor
    Bulgaristan benim tüfeğimle korunuyor
    Verin çayımı pastamı, alın parasını” dedi
    Ben de köylüden yana çıktım
    “Benim de köylüm böyle olmalı,”dedim
    “İşte böyle olmalı!”

    Dimitrina, general ratçov patrov’un kızıydı
    Onunla sık sık beraber olmak durumundaydık
    Babası bulgar müdafaa vekiliydi
    Davet eder, her seferinde gelirdim
    Kızıyla dans ederdik
    Ondan çok hoşlanırdım
    Konu dönüp dolaşıp siyasete gelince
    “Kadın erkek eşitliği” derdim dimitrina…
    Seçim hakkı, seçilme hakkı, kadınların her türlü özgürlüğü olmalı”

    Dimitrina da “bu avrupa’da bile yok ki mustafa
    Türkiye’de ne zaman olur?”

    “Çok yakında,” derdim “ dimitrina…
    Hem de çok yakında…
    Kadınlar, yeniden doğuracaklar kendilerini.”

     

     


    Kaynakça

    Mustafa Kemal Sofyada - Erkan Özmen
    Mustafa Kemal Atatürk & Mücadelesi ve Özel Hayatı - İpek Çalışlar
    Atatürk Hakkında Hatıralar Ve Belgeler - Afet İnan İş Bankası
    ZEUGMA
     
     
     
     
     


     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.