Nazım Hikmet, Hikmet adlı vali bir baba ve onun sosyete içerisinde güzelliği ile meşhur olan eşi Celile Hanım'ın oğludur.
Celile Hanım yaşamını sürdürmekte olduğu yıllar içerisinde, içerisine mevcut olduğu kadın gruplarında hep gözde addedilmiştir. Piyano çalan, çok iyi Fransızca bilen ve adeta bunu bir meslek haline getirmiş olmakla birlikte tıpkı bir ressam gibi muazzam tablolar resmetmektedir.
Üç erkek evladına sahip olduğu eşi Hikmet Bey ile arası sürekli bir şekilde açılmaya yüz tutan evliliğinde Celile Hanım çok geçmeden feragat eder ve eşler ayrılırlar.
O sıralarda Heybeliada'da eğitimine devam eden Nazım Hikmet, Bahriye mektebinde şiir dersi almaktadır ve bu şiir dersini ise döneminin ünlü ve önemli bir ismi olan Yahya Kemal (Beyatlı) ile gerçekleştirmektedir. Bazı hafta sonları annesinin yanına dönen Hikmet, burada şiir derslerini aksatmadan sürdürmektedir.
İşte bu noktada Yahya Kemal ve Nazım Hikmet arasındaki münasebetlerin sadece şiir nedeniyle gerçekleşmediğine tanıklık ederiz. Yahya Kemal ile Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'ın büyük aşkına...
Öyle ki kimi kaynaklarda Yahya Kemal'in öğrencisi Nazım'a ders vermek için eve gidip gelmeleri esnasında tanışıklıklarının bu aşka vesile olduğu yazılırken kimi kaynaklarda ise bir Bektaşi tekkesinde denk geldiklerini ve ikili arasındaki etkileşimin buradan filizlendiği kaydedilmektedir.
Nazım’a verdiği derslerden arta kalan zamanlarda Celile Hanım ile Yahya Kemal sanat ve edebiyatla başlayan uzun sohbetlere başlamıştır. Celile Hanım sevgilisinin Ada'daki evi ve Nişantaşı arasında mekik dokumaktadır. Artık Celile Hanım ve Yahya Kemal arasındaki ilişki gittikçe alevlenmektedir.
Bu dersler sırasında ikili arasındaki ilişkiyi fark eden Nazım Hikmet, sevgililere ilk darbeyi vurur ve bir gün ders için eve gelen hocasının cebine şu notu koymuştur:
"Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz!"
Bu not üzerine Celile Hanım aşkından vazgeçmeyerek evlilik kararlarında ciddi ve eylemlerine devam etmekteydi ancak ünlü şair, tedirgin oldu ve ardından evde süren derslere devam etmedi...
Bir sabah Celile Hanım'a gelen bir mektup, bu büyük aşkı tamamen sonlandırdı ve ardından Celile Hanım derhal Paris'e gitti. Resim eğitimi aldıktan sonra İstanbul'a döndü.
Celile Hanım İstanbul'a dönmesinin ardından bir evlilik gerçekleştirdi ancak Yahya Kemal hiç evlenmeden hayatını sürdürdü.
Yıllar sonra ikili arasında gerçekleşen iki farklı ihanet ise bu aşka olan saygıyı dahi yitirmiştir.
Nazım Hikmet'in tutuklanması nedeniyle Yahya Kemal'e ulaşmaya çalışan Celile Hanım'ın tüm uğraşları ve iletişim kurma çabaları şair tarafından yanıtsız bırakılmıştır. İkinci olay ise Celile Hanım, hapiste olan oğlu için Galata Köprüsü'nde açlık grevine başlamıştır ve bu günlerden birinde önünden geçen Yahya Kemal de onu görmüş fakat görmezlikten gelmiştir.
Celile Hanım 1956'da hayatını kaybeder, Yahya Kemal ise iki yıl sonra 1958'de vefat etmiştir.
Gerçekleştirilen incelemelerde Yahya Kemal'in 'Terakki', 'Sessiz Gemi' gibi pek çok şiirinin Celile Hanım'a ithafen yazıldığı bilinmektedir.
İlgili Kaynak:
Hacır, Aysel, Celile Hanım, Minval Yayınevi, 2016. https://www.milliyet.com.tr/pazar/hocam-olarak-girdiginiz-bu-eve-babam-olarak-giremezsiniz-1293645
Balcıgil, Osman, Ela Gözlü Pars Celile, Destek Yayınları, 2016.
Yorum Bırakın