Bugün biraz öfkeli bir yazı yazacağım, çünkü yıllardır bu kızgınlığın içerisinde bir el boğazımı sıkıyor. Söyleyecek çok fazla şeyim var, sığdırabildiğim daha doğrusu kusabildiğim kadar bu yazıyı uzatacağım.
Aynaya baktığında gördüğünden çok daha azı olduğunun farkında olmayanlar için, kendini ciddi anlamda yeterli sananlar ve garanticiler için bu yazı.Saygı artık toplumda herkesin dilinde doladığı bir kelime, bu yüzden engelli bireylere saygılı olun gibisinden cümleler kurmayacağım. Hızlıca bir giriş yapmam gerekirse ,isteğim şu oldu her zaman, yalvarırım ötekileştirmeyin.Bir kere baktığınız zaman, dönüp ikinci bir kez daha bakmayın. Araçlarınızı kaldırımların engelliler için ayrılmış bölümlerine beş dakikalık bile park etmeyin. Engelli bireyin ebeveynine "ah ah vah vah tüh tüh yazık" demeyin. Acımayın arkadaşlar, gülümsemeyin bile.Ben kabul etmiyorum yeğenimi yolda durdurup sevmenizi, ona selam vermenizi.
NEDEN? Bebekken anlarım, tatlı tombik bir şey idi fakat artık benimle aynı yaşta, 23 olduk sonunda. Benim 23 yaşındaki yeğenimi yolda durdurup sevemezsin. Sen hangi 23 yaşında bireyi yolda durdurup sevdin ki?
Arkadaşlar aranızda hala birbirinize "özürlü müsün" diyenler var,biliyorum. Bu özürlü kelimesini ağzınıza almak nasıl oluyor da bu kadar basit geliyor? Nasıl oluyor da bir başkasına muhtaç yaşamak zorunda olan(çoğunlukla) bir insan ile alakalı bu kelimeyi ağzınızın orta yerine denk düşürüyorsunuz? Aklım almıyor. Gerçekten ben beceremiyorum. Ben 23 senedir bununla yaşıyorum fakat 23 adım ileri gitmedik. Bakın her yıl bir adım olmak suretiyle biz engelli bireyler ile alakalı 23 adım atamadık.
Doğuştan veyahut sonradan, kulağın işitmeyebilir. Bir maganda kurşunu ile gözünü kaybedebilirsin. Bir trafik kazasında sol bacağını, mutfakta baş parmağını ya da yeğenim gibi doğum esnasında kendini bilmez bir doktor müdahalesi sonucu beynine oksijen gitmeyip ömür boyu zihinsel ve bedensel engelli yaşayabilirsin.
Saydıklarımın hangisi günah ya da hangisi ayıp ? Tam olarak hangisi yazık ya da hangisi yazgı? Tam olarak sen bunlardan hiçbiri olmayacağının garantisini Allah'tan yada inandığın her kimse (Zeus buna dahil) aldın mı ? Biri çıkıp sana; ömrünün sonuna kadar tüm uzuvların ve zihnin yerli yerinde bir hayat süreceksin dedi mi ?Tüm sorularım aklı selim insanlar içindir, cevabı evet olan okumayı kesip siktir olup gidebilir.Yaşantımızın bize neler getireceği konusunda sonsuz bir bilinmezlik döngüsü içerisindeyiz. Bilmiyoruz. Hiçbir şeyi tam olarak bilmiyoruz. Yolda yürürken ayağımızın takılacağını, motor kullanırken babasının parasıyla yola çıkmış 18 yaşında bir toyun gelip bize çarpacağını, mutfakta bir makinaya elimizi kaptıracağımızı bil le mi yo ruz! Bilmiyoruz işte arkadaşlar. Bilmediğimiz konularla alakalı konuşma konusunda master's degree biliyorum. Fakat bu bilmediğimiz herhangi bir konu değil . Bu aslında bizimde başımıza gelebilecek, bu aslında tüm insanlığı ilgilendiren, en az büyüklerimize saygı göstermenin bize aşılanması kadar önemli,ilk çocukluğumuzda öğrenmemiz gerekenler listesinin top beşinde yer almalı. Çünkü çocuğunun gözleri şaşı olduğu için anaokuluna göndermeye çekinen bir anneye rast geldim yıllar önce, komşumuzdu. Çünkü kulağı duymadığı için cihaz kullanan bir arkadaşıma aptalca şakalar yapıldı geçen günlerde.Çünkü tuhaf sesler çıkardığı için dönüp ikinci değil, sekiz on kez bakıldı benim yeğenime.Çünkü tekerlekli sandalyeyle gezmek zorunda olan kuzenime(cerebral palsy engeli var) arabalar yol vermedi.
Dilerim bebek diyebileceğimiz yaşta dalga geçilenlerden olmadığın, aptalca şakalara maruz kalıp göz yaşlarını içine akıtmatığın,yolda yürürken dönüp sekiz on kez bakılmadığın, arabaların yol verdiği bir hayat.Ve her an için teşekkür etmeyi ihmal etmediğin.Dilerim bir gün başına gelebilecek herhangi bir kaza da "kınadım ve buldum" demeyeceğini.Dilerim "ettim ve buldum" demeyeceğini.
Ve dilerim, edenlerin bulmasını.
Yorum Bırakın