Ruhun Kanatları: Burning

Ruhun Kanatları: Burning
  • 3
    1
    1
    1
  •                    

              Yönümüzü Kore sinemasına çevirdiğimizde 21.yüzyılın en iyi filmleri listesine adını yazdırmayı başarabilmiş bir film karşılıyor bizi: Burning. Sinemanın alışagelmiş formlarını cesurca hiçe sayan, paranoyik bir anlatı sunmayı hedefleyen Burning’de yapılmak istenen her şey öyle zekice kurgulanmış ki kamera tercihleri, karakterlerin birbirlerine olan diyalogları adeta bir puzzle gibi iç içe geçebiliyor. Filmin birçok sahnesinde altı ısrarla çizilen “gerçek” kavramı aslında tüm hikayenin çıkış noktası oluyor diyebiliriz çünkü yönetmen filmi tamamen bir belirsizlik üstünden kuruyor. Bir sonraki hamlesini asla kestiremediğimiz ana karakter yazar Lee Jong-su, yazarın sevgilisi Shin Hae-mi’nin hayal ürünü metaforları, arkadaşları Ben’in sürekli sakin ama sosyopat bir hava sezdiren ruh hali ve haraketli kamera tercihiyle birlikte izleyicileri tetikte tutmayı başarabiliyor Burning.

                Hikaye, 20’li yaşlarında yazar olmaya baş koymuş bir karakter olan Ben’in bir gün sokakta şans eseri eski bir arkadaşıyla karşılaşmasıyla başlıyor. Aralarında romantik bir ilişki başlayan bu ikiliye hikayenin ikinci yarısından sonra Shin’in Afrikada tanıştığı arkadaşı Ben dahil oluyor. Buradan sonra izleyeceğimiz sahneler üç karakterin de hayatlarındaki dönüm noktası olduğu için üç farklı çatışmayı aynı anda izliyoruz. Filmin her dakikasında şiddetle hissettiğimiz “tekinsizlik” havası, gece sahnesi olarak çekilen, Shin’in gün doğumunda dans ettiği sahnede, adeta doruk noktasına ulaşıyor. Jong su’un filmin devamındaki sahnelerinde “olmayanı arayışı” oldukça karanlık bir planda, uzak çekimle ve hareketli kamera seçimiyle verildiği için çaresizliğini çok yakından deneyimliyoruz. Filmin finali için bir tür “aydınlanış”, “gerçeğe ulaşmak” gibi düşünsek de Burning’in yapmak istediği şey bunun çok ötesinde; tıpkı Shin’in pandomim sanatı için dediği gibi, “Portakalın elimde olduğuna inanmaya çalışma, asıl yapman gereken portakalın elimde olmadığını unutmak.” 


    Yorumlar (1)
    • Bu filmi beğenmiştim özellikle sizin de vurguladığınız tekinsiz halin film boyu sürmese yani o belirsizlik gerçekten de etkileyiciydi.Nacizane ben de birşeyler eklemekk isterim. Filmde sosyolojik sıkıntılar ekseninde ilerlemekte bir yanda 30'lu yaşlarda milyonluk insanlar varken öte yanda işsizlikten sefil hallere düşen üniversiteli gençler var.Bu da ikononk gelişmiş G.Kore kapitalizmini tartışılır kılıyor....

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.