Gözlerimin önünden bir su misali akan yıllar birer ceza. Yaşanamayan her dakika israf. Öfkem kendi sınırlarının ötesinde. İçimde artarak çoğalan yangın Vezüv'den bir armağan. Söndüremediğim yürek yangımın aldığım her nefese karşı bir direnç. Dönüştüğüm bu insan aynada tanıyamadığım bir yabancı. Bedenimi ele geçirmiş bir şeytanın kendine yazdığı notlar bunlar. Yakıp kül eden bir dönüşümün itiraf notları.
Umuda elini dayamış bir yürek düşünün, ne olursa olsun istemekten ve güzeli düşlemekten vazgeçmemiş. Bir doğru bulmuş kendine ya da dayatılmış bir olguya doğru demiş. İyi olmuş, doğruyu yapmış ama gün gelip elinde kalanlara baktığında gözleri boşluktan başka bir şey bulamamış, ne bir insan ne de bir eşya...
Hiçliğin içinde süzülen bir ruh. Kanlı ve etli bir bedende müptezel bir ruh. İyilik ne getirir ki demiş kendine, ne getirdi şimdiye kadar. Acı, iyiliğin bir armağanı olmalı demiş yürek. Yolcusu olmadığım bir yolda arkamdan esen sıcak bir yel. Ne anlamı var ki tüm bunların. İnsan nankör bir varlık. Varoluşundan sebep hep bencildir derinliklerinde. Fayda ister yaptığı eylemlerden, fayda gelmeyeckse bile iyiliklerin karşılığı saf acı olmamalıdır esasında. O an karar vermiş insan kötülüğü seçmemiş belki ama iylikten vazgeçmiş tüm kalbiyle. Tutunmak istemiş, bir korkuluk aramış. İçine öfke böyle dolmuş, içine dolan öfke ona yoldaş olmuş. İyilikten gelecek armağana karşı korumuş kendini. Öfkesi onun artık yeni sahibiymiş. Kalbi de kaskatı kesilmiş.
Kötü olmak bir seçimdir elbette ama bu seçim her zaman bilinçli yapılmaz. Bazı kalpler geçen yıllar içinde katılaşır, hislerini yitirir. Çekilen acılar kalbi yorar ve yorulan kalp hissetmekten mahrum kalır. Bu hissizlik, vicdanı da geçen yıllar içinde derin, kara boşluğunun içinde yok eder. Ne umut kalır hayatta ne telaş sadece anlamsız bir boşluk. Tüm anlamları içerisinde barındıran anlamsız bir boşluk. Sığ bir suya benzer, elini daldırdığında sonsuzluğa açılan. Hüznün doruklarını yüreğe inceden inceden tattıran saf bir boşluk.
Yorum Bırakın