700-750 kg ağırlığı olan yekpare bir mermere bakıp, yaklaşık 6 kilogramlık bir çekiç, uç genişlikleri değişen 4-5 tane murç, bunları kullanacak sağlam omuzlar, kollar, eller ve yontacağı her bir fazlalığı görebilen bir zekâ. Michelangelo’ya atfedildiği üzere; "Güzellikler zaten taşın içindeydi. Ben sadece fazlalıklarını aldım."
Bu yazımda sizlere ünlü heykellerden ve eser sahiplerinden ziyade, heykel sanatının öğelerinden biri olarak işlenmesi en zor ve hata payı yok denecek kadar az olan mermer yontularından söz edeceğim.
Heykeltıraşların eserleri için uygun mermer seçme şansı yok denecek kadar azdır. Çünkü mermer, ham olarak çıkarıldığı kayalık ocağın bulunduğu bölgedeki tüm jeolojik süreçlerin bir sonucudur ve kristalize yapısı bin yıllar içinde oluşurken, bağ dokusunu oluşturan iç mineral kompozisyonunun niteliklerini fiziki olarak dışarı vurmaz. Başka bir deyişle, bir mermer kütlesinin temel görünümü ve renk dağılımı ve damar ve öbek yapısı, mermerin kimyasal yapısına dair doyurucu bilgi veremez. Bu sebeple heykeltıraş murcunu vurup kırmaya başlamadan ve belli bir derinlik yakalamadan, mermerin neyi göstereceğini bilemez. Yine de bunu bilerek işe koyulur ve ortaya akıl üstü niteliklerde ve detaylara sahip bir eser meydana getirir. Yontu sanatında bronz, döküm maden, kil, ahşap hatta günümüzde fiberglas gibi malzemeler kullanılsa da, mermerin toprakta oluşurken geride bıraktığı bin yılların ve bir heykel haline kavuştuktan sonra meydan okumaya devam ettiği nice bin yıllık zamanların büyülü hali, insanoğlunun ıkıyaratım maharetini kuşaklardan kuşaklara taşır.
The Rape of Proserpina
İnceleyeceğimiz ilk eser, İtalyan heykeltıraş Gain Lorenzo Bernini’nin ‘The Rape of Proserpina’ isimli heykeli. 243 cm yüksekliğindeki bu eserin ağırlığı 1857 kg.’dır. Bernini bu yapıtı için Beyaz Dolomit türündeki bir mermeri kullanmış ve eseri tamamlaması 3 yıl sürmüştür. Dolomit mermer, kaba işlenmesi zor ve damarsız yapısı sebebiyle kırılma noktalarının hesaplanması güç bir taş türüdür. El, omuz, yüz ve bedensel kıvrımlar gibi detayların işlenmesinde kullanılan zımparaların orantılı iş çıkarması ve mermer yüzeyinde kılcal izler bırakmaması için olağanüstü hassasiyetle ovulması gerekir. Bernini bu amaçla elinin üstüne bir ağırlıklı su terazisi bağlamış ve aylar süren detay çalışmalarında, hep aynı basıncı ve kuvveti uygulayabilmeyi başarmıştır. Adaleler üzerindeki gerilimi ve oluşan basıncın gerçekçiliğini, işlediği mizansenin muhtevasına da (Tanrı Plüto’nun saflık ve iyilik timsali Proserpina’yı ölüler diyarına zorla kaçırması) uygun olarak yansıtan Bernini, on binlerce yıllık Dolomit taşına, sonsuza dek taşıyacağı bir hikâye işlemiştir. Şöyle demişti Bernini: "Sahip olduğumuz şey Tanrı tarafından verilmiştir ve onu başkalarına öğretmek, ona geri vermektir."
Pieta
Detaylarını öğrendikçe büyüleneceğimiz ikinci yapıt, Michelangelo’nun ‘Pieta’ isimli eseridir. Michelangelo Hz. İsa’nın çarmıhtan indirilip, annesi bakire Meryem’in kucağındaki anın betimlendiği eser için, Affumicato türü bir mermer seçmiştir. Bu mermer türü koyu gri tonlarda ve öbeksiz beyaz damarlara sahip, orta sertlikte ve tozlaşma oranı düşük bir taş türüdür. Michelagelo mermer bloğun tam üç kez beklenmedik yerlerden kırılmasına aldırmamış ve dördüncü denemesinde eserini tamamlamıştır. Eser Fransız Piskopos Bilheres’in mezarı için sipariş edilmiş ve yapıtın zıtlıklarla dolu bir tarifi verilmiştir. Meryem’in dantelli ve bol dökümlü elbisesine zıt olarak İsa’nın tümden çıplaklığı, Meryem’in İsa’yı sıkıca kavramasının tersine onu özgür bıraktığını da içeren vücut duruşu ve kendisi tamamen zemindeyken, İsa’nın sadece bir ayağının yerle teması, Michelangelo’nun işini oldukça zorlaştırmıştır. Affumicato mermerinin kırılganlığını ve incelen noktalardaki dengesizliğini hesaplayan heykeltıraş, eserin altın orandaki taslağına hayali bir çerçeve eklemiş ve eseri yontarken, hayali çerçevenin somut halini temsil etmesi bakımından, kaidenin arkasına halatlardan gergiler yerleştirmiştir. Michelangelo’nun bu yapıtında 60’dan fazla farklı çaplarda murç kullanmış ve sonuçta ortaya bir baş yapıt çıkarmıştır.
Ugolino and His Sons
Mitolojik karakterler gibi edebi şaheserlerin de ilham verdiği işlerden biri olan ‘Ugolino and His Sons’ isimli heykel, Dante’nin İlahi Komedya eserinde yer alan ve hapiste açlıktan ölen babayla oğullarına ithaf edilmiştir. Fransız heykeltıraş Jean Baptiste Carpeaux’un 1827 yılında yaptığı yontuda tercih ettiği mermer blok, Ay Kalkeri olarak isimlendirilen ve damarsız yapısıyla öne çıkan bir taş türüdür. Ay Kalkeri mermerindeki jeolojik bozuntular sarımtırak noktalar olarak dağınıklık gösterir ve içeriğindeki saf fosfat tuzları nedeniyle, mermerin şekillendirilmesinde murç ve keskilerden ziyade ıslatılmış zımpara ve madeni fırçalar kullanılır. Heykeltıraş, esere konu olan tutsaklık, açlık ve ölüm olgularını, Ay Kalkerinin doğal yapısındaki ‘erime’ kavramıyla özdeşleşmiştir.
The West Wind
Bence Goethe’nin “Kadını, şiiri ve müziği sevmeyen, bütün hayatı boyunca ahmak kalır.” cümlesinin heykel hali, Thomas Ridgeway Gould’ın 1876’da hayat verdiği ‘The West Wind’ isimli yapıtıdır. Heykeltıraşın mermer seçimi olağanüstüdür çünkü tercih ettiği Serpantin türü mermer magmatik mermerlerden biri olarak hem elde edilmesi hem de biçim vermesi en zor cinslerden biridir. Serpantin mermerin 0,3 ila 0,5 mm’lik çok ince fakat oldukça sert kabuğunun altında, yeryüzünün en beyaz doğal mermeri saklıdır. Ton farklılıkları o kadar belirsizdir ki, yoğun ışık altında dahi geçişler fark edilmez. Gould’un kadını ve rüzgârda uçuşan eteği işlediği mahir elleri, mermerin saf beyazlığında yeniden tanımlanmışçasına duru ve zariftir.
Modesty
Antoino Corradini Venedik İtalya’da yaşamış, Rokoko stili eserlerinde daha ince ve kıvrımlı yapıtlar üretmiş , ‘örtünün altındakine’ odaklı ve insanüstü yontma becerilerine bir heykeltıraştır. ‘Modesty’ isimli heykelinde yonttuğu kadının duruşu, beden dili, vücudunu örten tül ve esintinin yarattığı çizgiler, Konglomera türü mermerden oluşmaktadır. Konglomera taşı normal mermer sınıfına ait, pürüzlü yüzeyi cilalama işlemine çok uygun ve renk yelpazesinde beyazdan tütün sarısına ilerleyen tayflara sahiptir. Corradini eserinde tül altı şeffaflığı yakalamak için mermerin yumuşak dokusunu sabırla tıraşlamış ve ortaya yumuşak hatlarıyla göz alan bir yapıt çıkmıştır.
Günümüzde plastik ve metal alaşımlar ya da doğrudan plastik enjeksiyonla yapılan işlere bakıyoruz da, yerkürenin milyonlarca yıllık yapısının yüzlerce metrelik katmanları altından çıkarılıp duygulu ve usta ellerde şekil bulmasıyla ölümsüzleşen mermer heykellerin sert mizacı, insanlığını suratına aşk edilmiş ‘kadife bir eldiven içindeki taş bir yumruğa’ benzemiyor mu?
Yorum Bırakın