Ölümüyle Ciğerimizi Yakan Türk Dizi Karakterleri

Ölümüyle Ciğerimizi Yakan Türk Dizi Karakterleri
  • 2
    0
    2
    0
  • Türk televizyon tarihinde kalitesiyle adından söz ettiren kült diziler olduğu gibi, sergilediği performansla ilgiyi üzerine toplayan ve yıllar geçse dahi unutulmayan oyuncular da var… Özellikle yer aldıkları yapımlara acı bir şekilde veda etmesiyle hafızalara kazınan bu oyuncular, rol verdikleri tiplemelerin ölümüyle izleyicide derin tesirler bırakmayı başarmışlardır. Biz de bu efsane karakterleri sizler için derledik, keyifli okumalar dileriz.

     

    10) Savcı Esra / Behzat Ç.

    2010’da hayatımıza “Bir Ankara Polisiyesi” olarak giren Behzat Ç., Erdal Beşikçioğlu’nun müthiş oyunculuk performansıyla sektöre damga vurduğu bambaşka bir projeydi. Umursamaz tavırları, argo dili, doğallığı ve nadiren gülümsediği karakteristik suratı ile adeta bir ikona dönüşmüştü. Tabi o muazzam senaryo ve ekibin geri kalanının kalitesi de eşlik etmişti kendisine ama, dizinin kaderini baştan ayağa değiştiren bir karakter vardı ki ciğerimizi yakmakla kalmayıp resmen delip geçmişti: Canan Ergüder’in hayat verdiği Savcı Esra!

    Behzat amirimizin eşi olan bu güzel ve güçlü kadın, onca çekişme ve sıkıntıdan sonra tam da sevinçli bir şekilde hapisten çıktığı sırada; kocasının gözleri önünde kalbinden vurulmuştu (69. bölüm). Kızı Berna’dan sonra hayatının en büyük acısına an be an tanık olan Behzat Ç., kollarına yığılan Esra’yı gözyaşları ve çığlıklar eşliğinde kucaklarken hepimiz mahvolmuştuk. Akbaba’nın bakışlarıyla “Bırak artık öldü.” deyişi ve Behzat’ın bağırarak onu kenara iteklemesi ise yüreğimizi paramparça etmişti. 

    “Senin ilgi radarına girmek için ölmek mi gerek Behzat?”

     

    9) Ecevit / Suskunlar

    Show TV ekranlarında 2012 yılında yayınlanmaya başlayan Suskunlar, 4 arkadaşın çocukluktan başlayan trajik öyküsünü konu ediniyordu. Başlarına gelen acı şeyleri bir daha hatırlamamak adına görüşmeyi kesen bu arkadaşlar, yıllar sonra yeniden bir araya gelmek zorunda kalmış ve kendilerine yapılanların intikamını almaya karar vermişlerdi.

    Ekibin lideri olan “Şerif” lakaplı Ecevit, Murat Yıldırım tarafından canlandıran etkileyici bir karakterdi. Ahu’ya (Aslı Enver) aşıktı fakat kardeşi gibi gördüğü “Sarı” da aynı kadına aşık olduğu için, Ecevit sevdiğinden uzak durmak zorunda kalmıştı. İntikam mücadelesinde en ön safta yer alırken bile bir yandan kalbinden geçenlere engel olmaya çalışıyordu.

    Her şeyi yoluna koyup Ahu’yla birlikte İtalya’ya gitme kararı aldıktan sonra ise maalesef ki Takoz İrfan tarafından bıçaklanacak ve Ahu’nun kollarında o altın gözyaşlarıyla beraber can verecekti (28. bölüm). Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala daha içimizi yakan romantik son sözleriyle hatırlıyoruz Ecevit’i:

    “İşin garip yanı ne biliyor musun? Hayatımın en güzel anı bu, ölüyorum ve sen yanımdasın.”

     

    8) Ayşegül / Poyraz Karayel

    2015 yılında Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlayan Poyraz Karayel; hem dram, hem komedi, hem mafya, hem de aşk gibi konuları bir arada bulunduruyordu. Ayşegül (Burçin Terzioğlu) ve Poyraz’ın (İlker Kaleli) gitgellerle dolu tatlı öyküsü de izleyiciyi hemen içerisine çekmeyi başarmıştı. Çünkü diğer dizi çiftlerine hiç benzemiyorlardı. Aralarında saçma sapan yanlış anlaşılmalara ve klişelere neredeyse yer yoktu. Çok fazla tehlikeyle boğuşurken bir yandan da kahkahalarla gülmeyi becerebiliyorlardı.

    Aşkı ve kavgayı aynı bünyede barındıran bu güzel ikili, finalde (82.bölüm) Ayşegül’ün ölmesiyle beraber paramparça olacak ve kitlesini derin bir yasa boğacaktı. “Tarih yalnızca mutsuzları yazar.” mottosundan yola çıkan bu vedadan sonra Poyraz’ın acıdan delirmesi ise ders niteliğinde bir ana fikirdi.

     

    7) Dayı / Ezel

    Türk televizyon tarihine her anlamda damga vuran dizilerden birisi olan Ezel, içinde barındırdığı intikam hikayesinin yanı sıra bir bilge edasıyla her sahneye anlam katan “Dayı” karakteri ile de dikkatleri üzerine çekmişti. 2009 yılında yayınlanmaya başlayan bu dizi, pek çok usta oyuncuyu kadrosunda bulunduruyordu.

    Tuncel Kurtiz gibi bir duayenin hayat verdiği Dayı, hapishane günlerinde Ezel’e destek olması ve sonrasında onu bir an olsun yalnız bırakmayarak intikamına ortaklık etmesiyle hepimizin gönlünü fethetmişti. Değerli kıssaları, özlü sözleri ve aklı selim davranışlarıyla birlikte Ezel’in hep arkasında dururken, onun da geçmişten gelen enteresan bir hayat öyküsü olduğunu öğrenmiştik. Kenan Birkan’la olan hesaplaşması da hepimizi ekran başına kilitlemişti.

    Fakat 61.bölüme geldiğimizde Ramiz Dayı’nın hikayesi bitiyordu. Ezel’le beraber girdikleri çatışma sonrası bir parkta otururken, ceketinin cebinden çıkarttığı Edip Cansever’in “Sonrası Kalır” isimli şiir kitabı delik deşik olmuştu. Ezel bu detayı fark edince Dayı'nın çelik yelek giymediğini görerek gözyaşları eşliğinde onun bile isteye ölüme gittiğini anlamıştı. Ardından yaşanan diyaloglar ise kitap gibiydi. Veda ederken dahi Ezel’e bir şeyler öğretmeye çalışıyordu Dayı. Hele o son anlarında ölmüş çocuklarını görmesi ve Selma’yı anması ise ekran başındaki herkesi tekrar tekrar mahvetmişti.

                Gömdüm hepsini geliyorum
               İnsan yaşıyorken özgürdür
              Yaklaştım iyice geliyorum
              Her insan biraz ölüdür

     

    6) Ali / Kuzey Güney

    2011 yılında yayına girip 2013’te ekranlara veda eden Kuzey Güney, özellikle Kıvanç Tatlıtuğ’un Aşk-ı Memnu’dan sonraki ilk projesi olması sebebiyle fazlasıyla dikkat çekmişti. Dizi; aile içi problemler, sosyal statü farklılıkları ve bitmek tükenmek bilmeyen bir kardeş kavgasını anlatıyordu. Fakat bütün bunların yanı sıra Kuzey’in en yakın arkadaşı olarak izlediğimiz Ali karakteri de hepimizi derinden etkilemişti.

    Rıza Kocaoğlu’nun hayat verdiği bu karakter; Kuzey’e adeta bir can yoldaşı, bir sırdaş ve öz abisinden daha öte bir kardeş olmuştu. Onu mimikleriyle ve söylemedikleriyle bile anlayabiliyor, her koşulda yanında durarak hayallerine ulaşması için var gücüyle mücadele ediyordu. Ancak ne yazık ki 40. bölümde Ferhat tarafından vurularak ölecekti Ali. Kuzey’in kolları arasında son nefesini veren bu güzel adama, yine Kuzey’in acı dolu feryatları ve gözyaşları eşliğinde veda etmiştik. Hem Kıvanç Tatlıtuğ’un hem de Rıza Kocaoğlu’nun devleştiği o müthiş sahne ise hala daha unutulmazlar arasında yer alıyor.

     

    5) Feriha Sarrafoğlu / Adını Feriha Koydum

    Hazal Kaya ve Çağatay Ulusoy’u buluşturan bu dizi, 2011 yılında Show TV ekranlarında boy göstermişti. Fakir kız - zengin oğlan gibi klişe bir senaryoya sahip olmasına rağmen özellikle başrol çift arasında yakalanan o muazzam uyum sayesinde büyük bir fan kitlesine ulaşmayı başarmıştı.

    Emir ve Feriha ikilisi gerçekten de son derece etkileyici bir aşk hikayesi sunmuştu bizlere. Sırlar, zorluklar, kültür farkı ve ekonomik eşitsizlik bile onları yıkmaya yetmemişti. Ama maalesef ki hayatlarının en mutlu anını yaşadıkları düğün günlerinde (67.bölüm) Feriha vurularak vefat etmişti. Gelinliliği kana bulanan bu güzel kadın, gözlerine çöken ölüm hüznüyle beraber Emir’le vedalaşacak ve arkada çalan Sezen Aksu şarkısının da etkisiyle milyonlarca izleyici gözyaşlarına boğulacaktı.

     

    4) Süleyman Çakır / Kurtlar Vadisi

    2003’te Show TV’de yayın hayatına başlayan efsane dizi Kurtlar Vadisi, özellikle senaryo ve oyunculuk performansları noktasında bir başyapıttı. Oktay Kaynarca’nın hayat verdiği “Çakır” karakteri ise seyirciyi ekrana kilitleyen hikayenin ana kahramanlarından biri olarak belki de Polat Alemdar’dan bile daha fazla ön plana çıkmıştı. Mimikleri, ses tonu, bakışları, mizahi yapısı ve yarım akıllı psikopat tarafı ile insanların gönlüne kısa sürede taht kurmuştu.

    Böylesine sevilen bir karakterin ölümü de o denli acı olacaktı. 43. Bölümde vurularak Polat’ın kollarında hastaneye yetiştirilen Süleyman Çakır, 45. bölümde (8 Nisan 2004) gerçekleşen ölümüyle beraber diziye veda etmişti. Bu olay o dönem bir infiale sebep olmuş ve gıyabi cenaze namazı bile kılınmıştı Çakır için. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala daha unutulmayıp her sene 8 Nisan tarihinde adına mevlütler okutuluyor.

     

    3) Şehzade Mustafa / Muhteşem Yüzyıl

    2011 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlayan Muhteşem Yüzyıl; Halit Ergenç, Nebahat Çehre, Okan Yalabık ve Mehmet Günsur gibi pek çok yıldız oyuncuyu bünyesinde barındırıyordu. Osmanlı’nın en parlak yıllarını, yani Kanuni Sultan Süleyman dönemini canlandıran bu dizi; kostümleri, dekoru, senaryosu ve etkileyici performansları ile seyirciyi kendine çekmişti.

    Her bir karakterin ayrı ayrı hikayesi olsa da özellikle Mehmet Günsur’un hayat verdiği Şehzade Mustafa’nın dramatik ölümü, herkesi derinden yaralayacaktı. Esasında gerçekte de büyük bir haksızlığa uğrayan şehzade, son derece yiğit ve mert bir adam olmasına rağmen babasını dolduran düşmanları yüzünden haince katledilmişti. 

    Mustafa, kefen niyetine giydiği beyaz kaftanıyla birlikte otağa doğru ilerlerken aslında kendisini net bir şekilde ifade ederek padişaha her şeyi anlatmayı planlamıştı fakat ne yazık ki cellatlar buna müsaade etmeyecekti. Kendi babası Yavuz Sultan Selim’in dedesini tahttan indirdiğini çok iyi bilen Kanuni, aynı akıbete uğramamak adına hiç gözünü kırpmadan oğlunu öldürtmüştü (123. bölüm).

    Döneminde reyting rekoru kırıp büyük bir üzüntüye neden olan bu bölüm ise neredeyse Türk halkının tamamını gözyaşlarına boğarak efsaneler arasına girmeyi başardı.

     

    2) Ömer Güven / Doktorlar

    Bir neslin kırmızı çizgisi olan Doktorlar, 2006 yılında Show TV’de yayın hayatına başlayarak her kesimden insana tesir etmişti. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan bu dizi, doktorluk mesleğine bakışı da olumlu anlamda değiştirecek ve bir nevi gençlerin Tıp’a yönelimini arttıracaktı.

    Dizi, ilginç vakalarıyla beraber hastane içerisinde yaşanan aşk öyküleriyle de dikkatleri üzerine çekiyordu. Ela-Levent, Zenan-Suat ve Jülide-Aslan çiftlerinin yanı sıra özellikle dimağlarda çok acı hatıralarla yer edinen bir ikili daha ortaya çıkmıştı: Zeynep-Ömer!

    İlhan Mansız’ın hayat verdiği Ömer Güven karakteri bir kalp hastası olarak hastaneye yatmış ve kendisini tedavi eden asistan doktor Zeynep’e (Gamze Topuz) aşık olmuştu. Zeynep’in karşılık vermesiyle ilişkiye dönüşen bu aşk, maalesef ki Ömer’in ani ölümüyle adeta hepimizi duman etmişti. 

    Zeynep’in balo elbisesini göstermek için Ömer’in odasına girdiği ve onun morarmış yüzünü fark edip kucağına yattığı o sahne, hala daha tekrar bölümlerinde bile yediden yetmişe herkesi gözyaşlarına boğuyor (45. bölüm). Bengü’nün “ağla kalbim” şarkısı ise o sahnenin tuzu biberi gibi her seferinde derde kedere sürüklüyor bizi. 

     

    1) Bihter Ziyagil / Aşkı Memnu

    Ahh Bihter… 2008 yılında Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlayan Aşk-ı Memnu, belki de Türk dizi tarihinin en iyi ilk beş yapımından birisi olarak gösterilebilir. Hem hikayesiyle hem oyunculuk performanslarıyla hem de kostümleriyle beraber kendi alanında adeta rakipsiz bir projeydi.

    Beren Saat’in hayat verdiği Bihter Ziyagil karakteri ise her anlamda nevi şahsına münhasır bir kişilik olarak dikkatleri fazlasıyla üzerine çekmişti. Etkileyici bakışları, ukala gülümsemesi, iğneleyici lafları, havalı fiziği ve her daim şatafatlı olmasına özen gösterdiği kıyafetleriyle beraber bir ikondu kendisi. Fakat maalesef ki Behlül gibi ahlak yoksunu bir “playboy”un tuzağına düşerek gencecik ömrüne yazık edecek, elini ne bırakan ne de tutmaya cesareti olan bu adamı kaybetmemek uğruna canına kıyacaktı.

    Aşk-ı Memnu, 24 Haziran 2010 tarihinde yayınlanan efsanevi final bölümüyle Asmalı Konak’tan sonraki en yüksek reyting oranına ulaşarak kırılması zor bir rekora imza atmıştı. Adnan’ın her şeyi öğrendikten sonra sanki Bihter bu günahı tek başına işlemiş gibi “Bihteeeerrr!” diye bağırıp yalıya koşması, Behlül’ün kaçmak ve Bihter’i durdurmak arasında gidip gelmesi, Bihter’in kendisinden hesap bile sorulmadığını görüp hiç tereddüt etmeden tetiği çekmesiyle milyonlarca insan gözyaşlarına boğulmuştu. Hala daha tekrarlarıyla bile ciddi izlenme oranları elde ediyor.

    Eee ne demişti dizi ekibi?

    “Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!”

     

    BONUS!

    Memati'nin oğlu, Elif (Kurtlar Vadisi)
    Eyşan, Bahar (Ezel)
    Leyla (Leyla ile Mecnun)
    Kemal Soydere-Emir Kozcuoğlu (Kara Sevda)
    Şehzade Beyazıt (Muhteşem Yüzyıl)
    Ecem (Avlu)
    Sena (Çukur)


    Yorumlar (2)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.