Zaman Engizisyonu: Kadransız Saat

Zaman Engizisyonu: Kadransız Saat
  • 2
    0
    0
    0
  •  

    Çok bilmiş gibi yazılan inceleme çabalarıma bir yenisini daha ekleyip zamanı hiçe sayarmış gibi olsa da her milisaniyeyi işleten bir kitaptan bahsetmem gerek sanırım.

    Modern Amerikan edebiyatının öncülerinden pek(!) olmasa da adını duyurmuş bir isim McCullers. Gelelim şimdi neleri yansıtıyor ona. Zaman yolculuğu anlatan bilim kurgu gibi düşünüldüğünü sanmasam da zamanın ezici ilerleyişinin en çarpıcı halini anlatan bu kitap aslında zamansızlıkların ve yersiz, zamansız, kadransız kaygıların; adaletsizliklerin, haksızlıkların ve aşırılıkların kadranıymış gibi geliyor. Daha önceleri Yelkovansız Saat olarak da çevirisi bulunmakta haberiniz olsun...

    ‘Ölüm her zaman aynıdır ama herkes kendi usulünce ölür.’

    (Kadransız Saat, Sayfa 1)

     

    Birleşik Devletler, 1950. Kadranın yönsüzlüğü yukarıdaki ifadeyle başlıyor. Milan adlı bir Georgia kasabasının renksiz hallerinden en renkli sıradanlıklarını tanımaya başlıyoruz. Eski bir eczacı olan J.T. Malone sağlıksal olarak başına gelenleri hazmetme çabasına girişir. Milan’da insanların birbirlerine ‘günaydın!’ yanıtını kaldırımlarda verdiği bir yer olsa da saklanacak şeyler saklayan insanlara zarar verir. Hayat ve kabulleniş kaosu iç içe girmeye başlar. Bir yanda da ırksal, renksel ayrımın had safhada olduğu 50’lerde olduğumuzdan siyahiler için gri yoktur. Onlara özel bölümler, kiliseler, onlara göre lavabolar, onlara göre yerler ve düşük seviyeden çalıştırılmaya ‘sahiplenilmeye’ devam eden bir ‘düzen’ vardır. Eski bir yargıç’ı tanımaya başlarız. Radikal. Eskiden kalma kabalıklarını başarı olarak kabul eden ve oğlunu kaybetmiş, varlıklı bir babadır. Torunu Jester’la birlikte yaşar. İleri yaşlarda insanların beklentilerinin ne denli farklı yönleri olduğunu anlatma çabası bu insanların ilişkileri üzerinden anlatılmaya çalışılmış McCullers tarafından. Ve o dönemin en renkli insanları siyahiler üzerinden bahsettiği saflığı, alt sınıfta olsalar dahi adanmış şekilde adaletlerinin, emeklerinin peşinden gidişlerinin yönleri de kadranı olmayan bir saat için beklentilerin görülmesinde yatıyor. Tanıtılan bir diğer isimse Sherman Pew. Siyahi, sesi, sanatsal yetenekleri olan bir genç. Jester’la yaşları denk sayılıyor. Annesinin dönemin ünlü sanatçılarından biri olduğunun inancında bir kilise tarafından büyütülmüş ve dönemin düzeninin farkında olan fark edilmek istenen bir genç. Yargıç’ın evrak işlerini, iğnelerini yapmaya başlamasıyla hayatının gidişatı değişecektir. İfade etmem gerek ki kitapta en trajik olan şeylerin baş öznesi olması üzdü okurken… İnsan hayatının zamansız yolculuğunu zaman yolculuklarına, yıldızlararası şeylere gerek kalmadan sıradan bir kasabada zamanı tanımak isterseniz mutlaka okumalısınız.


    ‘Tekdüze manzumeleri seven Malone’un aklına ezberlediği şu satırların düşmesi garipti: En büyük tehlike, yani insanın kendi benliğini kaybetmesi, önemsiz bir şeymiş gibi sessizce meydana gelebilir; diğer tüm kayıplar, bir kolun, bacağın, beş doların, bir eşin vs. kaybı mutlaka fark edilir.’

    (Kadransız Saat, Sayfa 162)


    Bu ifadelere yer verilmesi aslında bilenler ve okuyanlar için Søren Kierkegaard alıntısı. Kadransız Saat aslında bize ölüm ve diğer gerçekliklerin beklentisiz gerçekliğinin zaman olarak bizim toplum olarak oluşturduğumuz soyut düzenin içerisinde kabul edilişinin bir kanıtı sayılır. Zaman, muğlak bir somutluğa sahiptir. Yazar da bunun farkında olarak bu telaşların kadranlarının olmadığını ifade etmiş. Siyahiler için yaşanan bu renksiz kargaşayı ben gibi merak ediyorsanız. Sherman Pew'ı ve onun hakkında olanları üst paragrafta da dediğim gibi; İnsan hayatının zamansız yolculuğunu zaman yolculuklarına, yıldızlararası şeylere gerek kalmadan sıradan bir kasabada zamanı tanımak isterseniz mutlaka okumalısınız… 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.