Martı Jonathan Livingston - Richard Bach
Martı Jonathan Livingston, Amerikalı yazar Richard Bach tarafından yazılmıştır. Bach, bir martının hayatındaki sınırları nasıl aştığını bizlere sunmuştur. Sınırlar herkes için vardır bu hayatta. Sınırları aşmak yalnızca bizim elimizdedir. Bu kitabı okurken bazen bir martı oluyorsunuz, bazen de bir martıyı düşünüyorsunuz ama özünde düşüneceğiniz şeylerden biri de; öğrenmenin, özgürlüğün sınırsızlığı. Kendimizi hiçbir zaman sınırlamamamız gerektiğini anlatıyor bu kitap bizlere. Hayat bizi bir kutuya koyduysa eğer, o kutudan çıkabilecek kapasiteye sahip olduğumuzu gözler önüne seriyor adeta. Kitabın konusunda farklı olduğu için dışlanan Jonathan adlı bir martı yer alıyor. Jonathan, tutkularının peşinden giderken, bizler de bütün bu duygulara ortak oluyoruz. Ortak olmakla kalmıyor, hayatımızın içinde hissediyoruz.
"Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!"
Korku - Stefan Zweig
Korku, Avusturyalı yazar Stefan Zweig tarafından yazılan ve 1925 yılında yayımlanan bir romandır. Kitabın ana karakteri olan Irene, varlık ve huzur dolu korunaklı bir yaşam sürmektedir. Bu korunaklı ve saygın yaşamından, burjuva dünyasından çıkarak genç bir piyanist için kocasına ihanet etmektedir. Daha sonrasında gelişen olaylar ile sizi içine çekecek bir olay örgüsü ile yazılmış bu roman, bir insanın içinde hissedeceği birçok duyguyu barındırıyor. The Guardian gazetesi yazarı Nicholas Lezard, 2010'da "Korku" hakkında şunları söylemiştir: "Bu tür bir melodram: saygınlık tuzaklarının altında, suçluluk, utanç ve öfke fırtınalarının olduğu tipik bir Zweig senaryosu. Zweig'in Sigmund Freud ile aynı anda ve aynı şehirde yazması tesadüf değil."
"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
Bulantı - Jean-Paul Sartre
Bulantı (La Nausée), Jean-Paul Sartre'ın 1938 yılında yayımladığı aynı zamanda yazdığı ilk romanıdır. Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul Sartre, felsefi içerikli romanlarının yanı sıra kendisine özgü olarak geliştirdiği varoluşçu felsefesinin temellerini de 'Bulantı' adlı eserinde atmıştır. Sartre bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu sözcüğünü üstlenmiş ve günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyor. Fakat bu tiksinti yalnızca dünyaya karşı değil, Roquentin'in kendi bedenine de yöneliktir. Bulantı, yansıttığı toplum karşıtı ve güçlü bireyci düşüncelerle, Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturmuştur. 'Bulantı' terim olarak Sartre'ın varoluşçu felsefesini ifade eder. Dünyanın kendine-varlığı ("kendine-şey") insana mide bulantısı hissi verir; çünkü gerçeklik yani oldukları gibi, orada anlamsız durur. Bilinç ise "kendi-için-şey"dir, ve o hiçbir şey tarafından koyulmaz, hiçlikle ortaya konur. Felsefi olarak ayrıntılı bir şekilde kavramak isterseniz Sartre, 'Varlık ve Hiçlik' adlı kitabında bunu detaylı bir şekilde açıklamaktadır. 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan Sartre'ın, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri sayılan 'Bulantı' adlı eseri okunması gereken kitaplar arasındadır.
"Düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğimi düşünüyorum. Düşünmek istemediğimi düşünmemem gerek..."
Düşüş - Albert Camus
Düşüş, Fransız yazar ve filozof Albert Camus'un 1956 yılında yayımladığı romanıdır. Düşüş; modern insanın, kendi bencillik ve çaresizliklerini adım adım görmek zorunda kalışının ve çelişkilerin romanıdır. Başarılı ve saygın bir avukat olan Jean-Baptiste Clamence, bir akşam evine dönmek için Seine Nehri üzerindeki bir köprüden geçerken tanık olduğu olaya dek, Paris'te halinden memnun bir yaşam sürmektedir. Fakat o akşamdan sonra Clamence'in olağan varoluşu sekmeye uğrayacak, zirvede yaşayan biriyken yavaş yavaş düşmeye, bir birey olarak kendini ve içinde yaşadığı toplumu sorgulamaya başlayacaktır. Aynı zamanda bir itirafname sayılabilecek bu kısa romanda Camus, toplumun iki yüzlüğünü, insanlığın alçak yanını, yaşanan her şeyden her birimizin eşit derecede sorumlu olduğunu anlatırken, insanlık durumunun vahametini sırtlanıp alaycı ve keskin bir dille aynayı kendimize çeviriyor.
"Bazı durumlarda devam etmek, yalnızca devam edebilmek insanüstü bir şeydir."
"Düşüş, Camus'un muhtemelen en güzel ve en az bilinen romanıdır." Jean-Paul Sartre
Kırmızı Saçlı Kadın - Orhan Pamuk
Kırmızı Saçlı Kadın, Türk yazar Orhan Pamuk'un 2016 yılında yayımladığı romanıdır. Yıllar öncesinde İstanbul yakınlarında bir kasabada liseli bir genç yaşadığı sarsıcı aşk hikâyesi ile büyük bir insani suçun peşinden sürükleniyor. 1980'lerin ortasında geleneksel usul ile kuyu kazan Mahmut Usta ve onun çırağı Cem 'küçük bey' zor bir arazide su ararlar. Roman, genç kahramanın aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duyguları ile tanışmasını anlatırken aynı zamanda medeniyeteler üzerinde babalar ve oğullar; "otoriterlik" ve birey olma konularını tartışıyor. Kırmızı Saçlı Kadın'da okur, Batı'nın ve Doğu'nun iki temel efsanesi Sophokles'in Kral Oidipus'u ile Firdevsî'nin "Rüstem ile Sührab"ıyla yeniden karşılaşacak ve kendine hayatlarımızın eski metinlerinden ne kadar etkilendiğini soracak.
"Ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum."
Körlük - José Saramago
Körlük (Ensaio sobre a cegueira), Portekizli yazar José Saramago tarafından 1995 yılında yazılan romandır. Yazarın en ünlü romanlarından biridir. Romanın konusu, körlüğün salgın hastalık gibi yayıldığı bir toplumda korku ve paniğin hakim olması sonucu ahlaki değerlerin çökmesidir. Kitapta olaylar adı bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde geçer. Kahramanların hiçbirinin adı yoktur ve herkes sıfatları ile anılır. Kitapta nokta ve virgül dışında hemen hemen hiç noktalama işareti kullanılmamıştır. José Saramago'nun kurguladığı bu distopik roman yazarın belki de en etkileyici yapıtıdır. Sinemaya da uyarlanmış olan 'Körlük' toplumsal yaşamın nasıl vahşete dönüşebileceğini müthiş incelikle gözler önüne sererken, insana dair son umut kırıntısını da bir kadının tek başına örgütlediği dayanışma ve direniş örneğiyle sergileyen unutulmaz eserler arasında yerini almıştır.
"Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı."
Kaynakça:
Bach, R., Martı Jonathan Livingston, İstanbul, Epsilon Yayınevi, 2021
Zweig, S., Korku, İstanbul, Bilgi Yayınevi, 2018
Sartre, J.P., Bulantı, İstanbul, Can Yayınları, 2008
Camus, A., Düşüş, İstanbul, Can Yayınları, 1997
Pamuk, O., Kırmızı Saçlı Kadın, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2016
Saramago, J., Körlük, İstanbul, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2015
Hayır bir kaç tanesinde daha oluyor ama diğerlerinde olmuyor.