1776 senesinde İngiltere’nin Suffolk adlı bölgesinde, değirmencilikle uğraşan varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. 23 yaşına bastığında Kraliyet Akademisine girip sanat eğitimi almak istediğini ailesine bildirmiştir. Bu durum ailesinin hoşuna gitmese de kırmayıp eğitimini alabilmesi için onay vermişlerdir. Kraliyet Akademisinde verilen eğitim daha çok tarihsel resim ağırlıklı olsa da Constable doğanın insana ilham verdiğini düşünmüştür. Kendi ülkesine aşırı düşkün olan Constable’ın hayali İngiltere’yi gezip her yerini resmetmektir. 1821'de arkadaşı John Fisher'a "En iyi kendi memleketimi çizmeliyim." diye yazmıştır. Şu an kendisi başta İngiltere olmak üzere dünyada efsanevi bir ressam olarak bilinse de döneminde diğer çoğu ressam gibi değeri bilinmemiştir. En bilinen eserleri 1816 yılında yaptığı Wivenhoe Park, 1802'de yaptığı Dedham Vale ve 1821'de The Hay Wain olsa da ben kendi en sevdiğim olan Salisbury Cathedral from the Meadows (Çayırdan Salisbury Katedrali) resmini biraz açıklamak istiyorum.
Bu resim Constable’ın 1831 yılında Kraliyet Akademisi’nde sergilenen en önemli çalışmalarından biridir. Eşi Maria’yı 1828’de kaybettikten 2 yıl sonra resmetmeye başlamıştır. Bu iki sene içinde de Constable’a müşterisi Piskopos John Fisher ve yeğeni Archdeacon Fisher çok destek olmuştur. Resme ilham olan Archdeacon Fisher, 9 Ağustos 1829’da yazdığı bir mektupta “Senin için en iyi konulardan birinin bir bulutun altındaki kilise olabileceğine eminim.” demiştir. Esere genel bir bakıldığında eserin de Constable’ın ruh hali gibi kasvetli, karanlık ve bulutlu olduğunu fark ederiz. Ancak her şeye rağmen arkaplanda umudu, yeniden dirilişi, inancı kaybetmemeyi simgeleyen bir gökkuşağı vardır.
Resme bakıldığında ilk göze çarpan şey 41 metrelik Gotik kulesiyle birlikte Salisbury Katedralidir. Ön planda Avon Nehri’nden at arabasıyla geçen bir kadın ve erkek vardır. Avon Nehri üzerindeki ışıltılar, Constable’ın beyaz kullanımı ile daha ifadeli gözükmüştür. Nehrin kenarında bulunan bir çoban köpeği atlara bakmaktadır, atların ilerisinde de kayıkta elinde sopayla avlanan başka biri vardır. Fırtına etkisiyle ağaçlar sola doğru yatmıştır. Resmin solundaki mezar ölümü simgeler iken, sağdaki ıslak yerlerde yetişen dişbudak ağaçları ise yaşamı simgelemektedir. Gökkuşağını ise yoğun ve sıkıntılı bir dönemin ardından daha belirgin resmetmiştir. Eser 1831’de sergilediğinde alıcı bulamamış, 2013 senesinde Tate tarafından 23,1 sterlin karşılığında satın alınmıştır.
Bir de şu açıdan var, beni daha çok etkiliyor: https://www.metmuseum.org/art/collection/search/435922?searchField=All&sortBy=Relevance&ft=salisbury+chatedral+from+the+Bishop%27s+ground&offset=0&rpp=20&pos=1