Dünyaya Yaşam Nereden Geldi?

Dünyaya Yaşam Nereden Geldi?
  • 10
    0
    0
    1
  •      İlk soru, Güneş Sistemindeki 8 gezegenden Dünya ismini verdiğimiz bu gezegende hak iddia eden insanın varoluşuna ön ayak olan su, nereden geldi?
    Görüşünüzü olduğunuz noktadan atmosferin ötesinde bir yere taşıyıp, dünyaya uzaktan baktığınızı hayal ettiğinizde gözünüzde canlanan şey, dünyanın büyük bir bölümünün su ile kaplı olduğu bir görüntü hayal etmek olacaktır. Biliyoruz ki su, sonradan kendisine dünya ismi konacak bu parça büyümeye ve oluşmaya devam ederken, iç güneş sistemimize giren birçok gök cismi, dünya ile çarpışarak dünyayı su ile tanıştırdı. Dünya, her zaman bugünkü görünümde değildi. Aşırı sıcak, yoğun ve yanardağların patladığı, atmosferin hidrokarbon yapılı bir sisten ibaret olduğu ve henüz atmosferi oluşmadığı için sürekli olarak astreoit yağmuruna maruz kalan, yaşamın imkansız olduğu kurak bir gezegendi. Ancak şimdi baktığımızda dünya üzerince bolca su bulunduğuna göre; su, dünyaya nereden geldi? Nasıl geldi? Geldiği yerde başka canlılıklar da var etmiş midir? Suyun bize geldiği yere su nereden geldi? Orada da bir canlılık var etmiş olabilir mi?
         Yapılan araştırmalara göre su, 4,5 milyar yıl önce oluşan dünyaya, yabancı bir madde olarak başka bir yerden geldiği konusunda bilim insanları hemfikir. Ayriyeten uzayın soğukluğu ile donuk halde bir gök cismi ile de dünyaya taşınmış su, dünyanın sıcak şartlarında çözünmeye ve sıvı hale gelmeye başladı. 
         Dünyaya su, şu gök cismi ile şuradan gelmiştir gibi tek yönlü bir sonuç yok elimizde. Su, dünyaya çok farklı zamanlarda, çeşitli yerlerden çeşitli şekilde taşınmışsa, bu, evrende diğer yerlerde de canlılık olma ihtimalini arttırır mı?
         Evrenin diğer noktalarında canlılık olabileceği ihtimalini arttıran diğer bilgileri ele almadan önce yaşamın dünyayı nasıl şekillendirdiğinden başlayalım. Yalnızca yeşil alanları yok edip, bu alanları betonlara çevirmekten bahsetmiyorum. Günümüze dek mağlup olmamış bir şampiyon sayesinde yaşam hala devam etmekte: siyanobakteriler. Her türlü suyun içerisinde yaşayabilirler. Bu siyanobakteriler, içeri karbondioksit alıp, dışarı oksijen vererek gökyüzünü maviye çevirdiler. Kayaların içine nüfuz ederek onları da değiştirdiler. Dünyadaki 5000 mineral türünden 3500 tanesi, yaşamın ürettiği oksijen sayesinde ortaya çıkmıştır. Yani, bu gezegende şu an baskın yaşam olduğu için dünyada hak iddia eden insandan 2,3 milyar yıl önce, siyanobakteriler bu gezegendeki baskın yaşam biçimiydi. Gittikleri her yerdeki araziyi ve suyu, gökyüzünü değiştiriyorlardı. Kulağa tanıdık geldiğinin farkındayım.
         Aslında, siyanobakterilerden daha önce oluşan anaeroblar adında canlılar vardı. Ancak, siyanobakterilerin sürekli atmosfere ürettiği oksijen, anaeroblar için zehirdi. Anaeroblar ve dünyadaki diğer canlıların hepsi için bir kıyamet söz konusuydu: Oksijen. Anaeroblar arasında hayatta kalmayı başaranlar denizin dibindeki tortuların içine saklanarak oksijenden kaçabilenler olmuştu.
         O halde, canlılık için uygun ortam olarak bildiğimiz su, oksijen, sıcaklık gibi değişkenlerin çok daha farklı olduğu ortamlar da, evrenin başka bir noktasında başka canlılar için uygun ortam olabilir mi? 
         Carl Sagan, eğer Jüpiter'de yaşam olsaydı, neye benzeyeceğini hayal ederek ve yaşam konusunda bildiklerimiz ile -dünya'daki yaşamı temel alarak- o gezegenin koşullarına uygun ortamda yaşam sürebilecek canlılar tasarlamaya çalışmıştı. Bunun sonucunda "yaşama elverişli bölge" kavramının genişletilmesi gerektiğini fark etmişlerdi.
         Yani, burada canlı yaşayamaz dediğimiz ortamlarda bile yaşamın galip geldiğini bugün daha iyi biliyoruz. Kendi gezegenimizde bile okyanusların kilometrelerce altında basıncın zarar vermediği, hatta o canlılar için güneş ışığının ulaşamadığı kadar derinde, inanılmaz derecelerde basıncın söz konusu olduğu bölgenin elverişli olduğunu söyleyebiliriz. Öyleyse, dünyaya suyu taşıyan, ancak koşulları dünyaya benzemeyen evrenin farklı noktalarında yaşam olabilir mi? Hatta, dünyada olduğundan daha önce başlamış olabilir mi? Yaşam, dünyaya taşınmış olabilir mi? Uzaylılar var mı?
         Nasa, Uluslararası Uzay İstasyonunun dış cephesinde 1,5 sene boyunca uzaydaki vakuma ve radyasyona maruz bıraktıkları mikropları dünyaya geri döndürdüklerinde aralarından bazılarının hala canlı olduğunu görmüşler. Daha şaşırtıcı olan nokta, bu mikropların dünyadaki 8 milyon yıllık uykularından uyanmış olmaları. Dünyada hak ilan eden türümüz var olmadan milyonlarca yıl önce bu mikroplar, Antarktik buzullarında donmuş haldeydi, bugün de yaşıyorlar.
         Güneş Sistemi henüz çok gençken Venüs, Dünya'ya çok benziyordu. Okyanusa ve hatta belki de yaşama sahipti. Venüs, Dünya ve Mars, göktaşı çarpışmaları yüzünden sürekli kaya takası yapıyordu. Hızla bir gezegene çarpan bir göktaşını düşünün. Çarpmanın hızı ile gezegenden kopan milyonlarca krater hızla uzaya saçılmaya başlar. O fırlayan kayaların birçoğu içlerinde canlı bakteriler taşıyor olabilir mi? Dünya'daki yaşam, uzak zamanda gerçekleşmiş gezegenler arası göktaşı alışverişinin izlerini taşıyor olabilir mi? Bazı mikropların uzaydaki yoğun radyasyon, soğuk ve basınca dayanıklı olup hayatta kalabilmesinin sebebi nedir? Biliyoruz ki canlılar yaşadığı ortamın koşullarına uyum sağlayarak yaşamlarını sürdürürler. Dünyadaki yaşam, Dünya gezegenin şartlarında hayatta kalacak yeterlilikte evrimleşmiştir. Uzay koşullarında hayatta kalabilen bu bakterilerin ataları şu an nerede olabilir? Dünyamıza çarpmış göktaşları, Dünyamızdan bir krater koparıp, içlerinde canlı bakteriler taşıyan kayaları da uzaya fırlatmış olabilir mi? Dünya, şu anki "yaşanabilir" haline dönüşürken, bu sırada uzaya fırlayan kayaların çoğu da Güneş'in yörüngesinde yerini almış, dönmeye başlamışlardı. 
         Yani, uzaylılar gerçekten aramızda. Ancak olmasını arzuladığımız ve onlara yakıştırdığımız şekilde inanılmaz zeki, kocaman dev beyinlere sahip ve bize benzeyen kol ve bacakların yanı sıra büyük gözleri olmak zorunda değil. Bu gezegende yaşayan, dünya'nın koşullarına göre evrimleşmiş her canlı da bir uzaylıyken, başka noktalardaki yaşamlar üzerine konuşup, bizler normalmiş ve dünyanın gezegeninden başka bir gezegendeki yaşama başkaymış gibi bir bakış açısı edinmek komik. Veya bu geniş ölçekte canlılar arası değer hiyerarşisi oluşturmak da öyle. Dünya tarihindeki 5 kitlesel yok oluştan bile kendine yaşamak için kaçış bulan yaşam, bugün, yeryüzünden kaçışı planlıyor. Yaşam, zaptedilmesi zor bir mucize.
         Peki, hayatı özel kılan, değerli yapan nedir? Yaşamın ortaya çıkması sandığımız kadar düşük ihtimallere mi sahip? Eğer ki ihtimaller sandığımızdan daha çoksa, hayatı değerli kılan nedir? Yaşamın ihtimalinin fazla olması, onu sıradan ve değersiz mi yapar? Yaşamın ihtimalinin az olması, onu daha az harikulademi yapar? Yoksa daha fazla mı? Neden hiçbir şey yerine bir şeyler var?
     
     

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.