Sevgi Soysal ve Tante Rosa Kitabından Alıntılar

Sevgi Soysal ve Tante Rosa Kitabından Alıntılar
  • 1
    0
    0
    0
  •    

          Sevgi Soysal, hayata İstanbul'da gözlerini açmıştır. Ankara Kız Lisesi'ndeki eğitiminden sonra Ankara Üniversitesi'nden Arkeoloji bölümünden mezun olmuştur. Özdemir Nutku ile evlenen Soysal, beraber Almanya'ya yerleşmişler ve burada arkeoloji eğitimi ile birlikte tiyatro dersleri de almıştır. Türkiye'ye geri döndükten sonraki bir süreçte Haldun Dormen'in yönettiği ''Zafer Madalyası'' isimli oyunda oynayarak bu oyunda tanıştığı Başar Sabuncu ile evlenir. Bu dönemde TRT'de program uzmanı olarak çalışmasının yanı sıra Papirüs ve Yeni Dergi'de öyküleri yayımlanmıştır.

         Evlilik ve kadın-erkek ilişkilerini ele aldığı ilk romanı ''Yürümek'' ile 1970 yılında TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü'nü kazanmış olsa da o dönem müstehcenlik sebebi ile kitabı toplatıldı ve bir süre tutuklu kaldı. Mamak Cezaevi'nde Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal ile evlendi. Tekrar tutuklanan ve bi süre sonra sürgüne Adana'ya gönderilen Soysal, cezaevinde yazdığı ''Yenişehir'de Bir Öğle Vakti'' romanı ile Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazanır. Yine cezaevinde yaşadıklarını ve dönemin olayı 12 Mart Muhtırası'nı ise bizlere ''Şafak'' romanı ile anlatır. Cezaevi anıları, ''Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu'' başlığında kitaplaştırılmıştır. Yakalandığı kanser sebebi ile tedavi görmek için Londra'ya giden yazar, son romanı ''Hoş Geldin Ölüm''ü tamamlayamadan aramızdan ayrılır. 

        Tante Rosa kitabı, ismini yazarın teyzesi Rosel'den almıştır ve kitapta da teyzesinin kişiliğinden yola çıkılmıştır. Toplamda 14 öykü vardır ve her biri birbirine bağlıdır. ''Anneanne ve teyzesinden başlayan, kendinde biten bir kadınlık çizgisi'' olarak betimlediği Tante Rosa'da genel olarak Rosa'nın aykırılığına ve yabancılığına vurgu yapılır. Kızı Funda Soysal kitap için bizlere şunları söylemektedir: '' Sevgi Soysal'ın çizdiği Tante Rosa portresi ancak modern bir toplumda varolabilecek bir kadındır. Tante Rosa'nın yaşadığı toplumda kadın, istemediği bir düzeni bırakıp gidebilir, kendi yaşamını yeni baştan defalarca kurabilir. Gerçekte kadına böyle bir yaşam alanı tanımayan bir toplum için Tante Rosa, Alman olduğu için değil, özgürlüğünü sahiplenen bir kadın olduğu için yabancıdır... Tante Rosa’da her kadına tanıdık gelen bir kadınlık hali vardır, sanki kadınlığın kimliğe bürünmüş halidir..''

    Kadınlar olarak, bizlere yaşam alanı tanıyan toplumlarda yaşamamız dileğiyle.. 

     

         ‘’..Hayır demek için, evet demek için, başkaldırmak için, yakıp yıkmak için, barış için soyunulur, soyunulur. Tante Rosa daha bir kez olsun bunlar için soyunmadı, bunlar için soyunulabildiğini düşünmedi, görmedi, bilmedi. Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır.’’

     

      ''..Gitti. Gitti fabrika bacalarının, gemi düdüklerinin oraya, tramvaylarda herkesin birbirlerinin ayaklarına bastığı ve pardon demediği ve ne merhaba ne de günaydın demediği insanların oraya gitti, pazar günü öğleden sonraydı, akşamdı ya da, yollara düştü, arkada soluk menekşeler arasında katlanmış mektuplar bıraktı, gelin elbiseleri, duvaklar bıraktı.''

     

      ‘’..Sevgi sözcüğü bir kadına her zaman bir şeyler anlatır..’’

     

      '' 'Hayat bir denizdir, yüzme bilmeyen boğulur.' Kolay mı boğulmak? Boğulmak, isteyen herkesin üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Herkesin sadece bir kez boğulma hakkı vardır. Ya ben; boğul babam boğul, sonra yine yaşamakta devam eder bul kendini.''

     

     

     

    Kaynak: Sevgi Soysal Bütün Eserleri(Bir)(İstanbul:İletişim Yayınları,2017)

     

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.