NOT ENOUGH BRAIN TO SURVIVE

NOT ENOUGH BRAIN TO SURVIVE
  • 0
    0
    0
    0
  • Modern konseptlerle klasik motifleri kullanmaktan çekinmeyen Belçikalı sanatçı Thomas Loorey, bu eserinde evrensel bir konuya değiniyor ki bu da eseri başyapıt haline getiriyor. Tabii yine kendi adıma konuşuyorum, benim için başyapıtı. Eser, isminin hakkını tam anlamıyla veriyor. “Not enough brain to survive.” Benim yorumum ile “düşünme yalnızca hisset kardeşim.” Goygoyu bir kenara bırakıp asıl meseleye dönecek olursak eğer eserin, yalnızca sanattan ibaret olmadığını ve insanın iç dünyasına adım attığını görmek gerek. Bakıldığında çabuk kavranabilir bir heykel gibi gözükse de, derinlemesine incelendiğinde iç hesaplaşmaya yol açacak bir tarafı da var.  Bedene ağır gelen kafa, yere yığılmış ve bedeni de yere çeker durumda. Burada insan kafasının sembolize ettiği şey düşünceler. Düşünceler..
    İnsanlar, algılamayı ve algılanmayı talep eder. Var olmanın öncelikli koşulu budur. Algılamının yolu ise düşünceden geçer. Bizi var kılan beynimiz; dünyayı, hislerimizi, durumları algılamak için durmadan düşünce üretir. Ama unutmamalıdır ki; zehri zehir yapan dozdur. Yanlış teorimler üzerine kurulu olan gereğinden fazla düşünce, insanı ileriye götürmektense dibe çeker. Eserin orijinal adına şu an tekrarlamakta fayda  var. "Not enough brain to survive."  "Hayatta kalmaya yetecek kadar beyin yok." Yani mental olarak hayatta kalma hedefiniz varsa bu cümleyi akıldan çıkarmamak gerekir çünkü yalnızca beynimizi kullanarak hayatımıza yön vermek olanaksızdır. Her hakikat zıttıyla bilinir. Bir iç sesimiz, yüreğimiz ve duygularımız olduğunu unutmayalım. Realistliği bir kenara alıp soralım. Kalbimm sen nerdesin?

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.