Nefret ve Sevgi Totaliter Mi ?

Nefret ve Sevgi Totaliter Mi ?
  • 2
    0
    0
    0
  • Nefret kavramı kinin büyütülmüş haline denir. Sevgi ise bu denklemde göreceli olarak bilinir. Bu iki soyut kavram görecelidir. Göreceli kavramlardan dünya çok şeyler öğrendi.

    Örnek vermek gerekirse nefret ettiğimiz insana zamanla sevgiye duymaya başlarız. O insan bize ne kadar itici ve nefret edici hale gelmeye başlıyor. Şu soru aklımıza gelmek zorunda kalıyor . Nefret ve sevgi totaliter mi ? Buna cevap vermek zor ya da kolay olur. Davranış psikolojisiyle bu kavramıyla ete kemiğe büründürürüz. Sevgiye ne kadar aç isek nefrete o kadar açız. Çünkü nefretimiz bizlere şüpheli davranış sergiletir. Davranışımız zamanla kıskançlığa sebep olur. Sevgi ise merhametten beslenir. Merhamet ettiğimizde nefretimizin boş olduğunun farkına varır. Totaliter toplumlarda nefret söylemi farklı boyutlara varmıştır. Neden ise aynı dil ya da ırktan olmamasındandır. Bundan dolayı toplumsal bölünmenin ötesinde savaşa sebep oldu. Günümüzde bu durumları çok raslantı değil. Raslantının en büyük sorunu sevgiyi kullanmamızdır . Saygı dünyanın en evrensel olduğunu çoğu kez unutmaktayız. Unutkanlığımızı hatırlatmak için eylemler yapmaktayız. İnsanlığımız bu denklemde acımasız davranmaktan ileriye gitmektedir. Nefretimizi büyüttükçe kavgacı toplumlar olmaya başladık . Kavgacı olmamız insanlığımızı ırkçı bir yapıya büründürdü. Nefreti sevgiye çevirmedikçe toplumlar hep savaş halinde olacak. Bu savaş insan ırkının kendisiyle olan savaşıdır. Merhameti denemeye layık görmediğimiz zaman dünya yeni savaşlara gebedir. Sevgi bile Tanrı’nın katında kıymetlidir. İblis’in düşünde nefret yasak elmadır. Bu elmayı insanoğlu çok tatmayı denedi .Sonuçlarını dünya savaşlar gördü. Bireysel olarak baktığımızda kişi duygusuna yenik oldu. Sonucu hüsran oldu. Bu hüsranı pişmanlık olarak yaşadı. Pişmanlığımızı zamanla anladık ama tren o peronu geçmişti. Peronda kaçırdığımız tren bizlerin merhametiydi. İnsanoğlu ne zaman sevgi yolunu denese hep yanlış anlaşıldı. Çünkü iyi niyetin getirisi sevgi sonu acımsı tat olan elma gibi oldu. Merhameti yara alan insan artık hayata temkinli davrandı. Temkinli insan gün geçtikçe insanlara karşı şüpheyle baktı. Şüpheci insan olmayı karar veren kişi sevgisini az kullanmayı seçti . Duygusal değil mantıksal bakmaya çalıştı . Bakış açısı zamanla evrildi. Artık çoğu insana sevgisinden egosunu kullanmaya karar verdi. Sevgisini yanlış anlayan insanlar gün geçtikçe siluetten farksızdı. Sevgisi merhametten uzaklaşıp nefretin karanlığına kapılmıştı. Fakat bu karanlık onu insanları tanımasına neden oldu. Çünkü insanlar bireysel ya da toplumsal olsun totaliter olup sevgiyi nefrete dönüştürüyor. Nefret arttıkça sevgiyi kaybediyoruz. Mantığımıza göre hareket edersek sevgi basit ve gereksizdir. Duygusal olarak düşünürsek sevgi çok önemli faktördür. Amacımız nefreti nerede kullandığımız ya da sevgiyi nerede kullandığımızdır. Nefretimizi ne kadar kullanacağımızdır. Tanrı hiç fark ettirmeden nefretimizi sevgiye dönüştürürse ne yapacağız. Çünkü kader denilen anı defterimiz onun katında her gün yazılmaktadır. Nefret ya da sevgi totaliter mi ? Onu zamanla anlamaya tercih edilmedir. Bazen nefret bile kendinden nefret eder.

    İnsanoğlunun yaratılış gereği duygusunu ve mantığını düzgün kullanmalıdır. Zaman geçtikçe nefretimiz bize ters köşe yapar. Bakış açımız ileriye baktığımızda değişkenlik gösterebilir. Nefretimizi nereye götürebiliriz. Bazen yanlış anlaşılma yüzünden o insanın nefretiyle tanışırız ama önyargımızı yıktığımızda nefretimiz sevgiye dönüşür. Kalbimizi dinlemeyi tercih etmeliyiz . Her yanlış anlaşılmayı bırakıp o insanı tanımayı denemeyi seçmeliyiz. Nefret ya da sevgi seçimdir. Bu seçimi iyi yapmalıyız.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.