Günümüz insanları çoğu anlaşılmamaktan dert yanıyor. Çünkü bu insanlar kendi hayal dünyaları yansıtmak istemedikleri içindir . Hayal dünyasını yansıtmak istemeyen insanların en büyük huyu o hayallerinin çalınmasıdır.
Çünkü insanlar anlaşılmamaktan çok anlaşıldığında istismar edilen duygularıyla yaşam sürerler. Anlaşılan insanlar çoğu samimiyetsiz kişilerin duygusuzluğuna maruz kalırlar. Bu duygularını başkalarına söyler. Anlaşılmamak sorun değil anlaşılacağın insanlarla konuşmak iyidir. Hayat felsefemiz bu yönde ilerlemelidir. Böylece insanlığımız kendini korumaya alır. İnançlarımız bu yönde olmalıdır. Mantığımız gereği insanları aynı görmek bilinçsizce yaptığımız hataların toplamadır. Bu hataları anlaşılmamak üzerine kurulu duygularımızdan yaparız. Duygularımızı kendimize samimi gördüğümüz insanlarla yapalım . Veritas gibi olgumuza ihtiras yaşatırız. Hayat o kadar kısa vadeli gözüken yapısı vardır. Şu ölümlü olan dünyada samimi insanları anlamayı deneyelim. Çünkü zaman o kadar hızlı akıyor ki farkına varmadan son anımız olduğunu unutmayalım. Belki o insanı son kez görebiliriz. Anlaşılmayan insanların en büyük özelliği dışarıdan buz gibi gözükmesidir. Buz gibi gözükürler ama sıcakkanlı insanlardır. Bazen anlaşılmamak hayalin ötesi olabilir. Duygularını yansıtmamak o insanın karamsar olduğuna gelmez. Çünkü çoğu insan karamsar değildir. Sadece hayatını az insanla amaç edinmiştir. Çok insan olunca o kitle farklı davranmaya meyillidir. Duygularını kandırmaya hale gelir. Anlaşılmak istenen insanın en büyük sorunu budur. Doğru insanı yanlış zamanda tanır. Yanlış zaman kimin ne olduğunu ortaya çıkartan yapısı vardır. O anlaşılmamak istenen insanı tanıma fırsatı doğar. Esas o insanın ne yapıda olduğunu görürüz. Bizlerin en büyük hatası önyargılı davranmamızdır. Önyargılar hayatımızın en büyük yıkılmaz duvarıdır. İşte burada gözümüzden kaçırıyoruz insanları. Önyargılarımız ilkel çağlardan bu yana ördüğümüz duvarlardır. Fakat bu duvarlar hep tanıyacağımız insanlar için engel teşkil eder. Sanki izleyeceğimiz bir tv’de dizinin en güzel sahnesinin parazitlenmesi gibidir. Yaşamımız boyunca anlaşılmamaktan yakınıyoruz. Hayır ! Anlaşılmaya çalışan insanları birlikte olmaya çalışıyoruz. Bazense anlaşıldığımız zannettiğimiz insanların fiyasko olduğunu görüyoruz. Bu fiyasko çıkan insanları rüyalar bile gösterir. Çünkü inançlarımız bu yönde gelişir. İnsanlığımız anlaşılmaya hep ister ama anlaşıldığında istismar eden çok olur. Tanrı yaşam içerisinde iyi insanları karşımıza kötü zamanda çıkarır. İşte o insanlar bizleri anlayan insanlardır. Fakat o insanlar hayatımızın en kıymetli kişiler olduğunu anlarız. Çünkü o insanlar seni daha iyi anlar. Hatta en kötü günlerinde yanında olan bilen insanlardır. Hep seni anlamaya çalışan insanlardır. Tanrı insanlığın ırkına rengine ya da yaşadığına bakmaz. Tanrı’nın tek baktığı insanlığın takvasıdır. Çünkü insanlar anlaşılmayı istedikçe Tanrı ona göre insanlar karşımıza çıkarır. Anlamaya çalıştığımız insanın yanlışlıkla kalbini kırarsak ne yapacağız. Çünkü o insanlar seni empati yaparak anlamaya çalışır. Kalbimiz ya da duygularımız ne olursun o insanları kırmadan anlamayı deneyelim. Belki o insanı hiç anlamayı denemediğimiz bir gün çekip gittiğinde farkına varırız.
İnsanlar anlaşılmayı ister ama anlaşıldığında onu suistismal etmeye gerek yok. Çünkü o insanlar sizi samimi gördüğünde hak etmediği değerle karşılarsınız. Zaman gelir o insana yaşattığımızla aynısını yaşarız. Çünkü insanları iyi niyetini çocuk gibi suistismal etmeyelim. İnsanlığımız ileri çağda olabilir ama yozlaşama konusunda Nirvana yaptı. Her şeyin temelinde insanların iyi ya da kötü davranışlar yatar. İyi insanları bu devirde çok zorunlu oluyor.
Yorum Bırakın