Modayı sanata en çok yaklaştıran Haute Couture, aklın ve elin birlikteliği ile yürüyen atölyelerde doğuyor. Dior'un sihri de zarif tasarımlarının yanı sıra atölyesindeki sanatçılarının bu sanatı gerçeğe kusursuz biçimde dönüştürebilmesinden geliyor. Bu noktada, ince işçilik gerektiren işlemeler her zaman Dior'un imzası olmuştur. Maria Grazia Chiuri de kendi Dior'unda bu sihrin devam etmesini sağlıyor.

  Sihir sözcüğünü kullanmak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Sadece bu koleksiyon için bile kullanılabilir. Abartı veya günlük yaşamdan uzak tasarımlar olmadan kişide vurucu etki yaratabiliyor. İlk bakışta sade gelen elbiseler aslında üstünde olan emeği ve el işçiliğini görmenize olanak tanıyor. Benim güzellik kavramıma hitap eden, beni heyecanlandıran bu şova hayranlığımı belirtmek istedim.

  Maria Grazia Chiuri, konu insan dokunuşu olunca oldukça tutkulu bir tasarımcı. Bu Haute Couture koleksiyonunda da insan ilişkilerini, el işi ile yapılmış elbiselerle onurlandırarak sanat ve zanaat arasındakı duvarı yıkmayı arzulamış. İnsanların modayı bir sanat olarak tanımasından öte Maria Grazia Chiuri, bu defileyle atölyedeki yetenekli zanaatkarların da sanatçı olarak kabul edilmeleri gerektiğini vurguluyor. Sonuca bakıldığında bunu başarmış olduğunu görüyoruz. Öyle ki önümüzde kusursuz ve özenli şekilde dikilmiş parçalar var. Bakıldığında sade duran kısa kollu bej rengi elbisede, titizlikle dikilmiş pililerin elbisenin havasını değiştirerek kumaşa başka bir doku kazandırdığı görülüyor. Aslında sadelik, izleyiciye elbise üstünde kullanılan tekniği görmesine ve algılamasına izin veriyor.

  Koleksiyon, basitliği ile elegant ve güzel. Siyah, beyaz ve gri tonlarının ışıldadığı elbiselerde göze çarpan bir diğer unsur işlemeler. Dior'un mirası olan işlemeler yeniden yorumlanmış, becerikli bir atölye ile koleksiyonun odak noktası olmuş. İşlemecilik, sadece dekoratif bir unsur olarak görülmemeli. Işıltılı ve büyülü gözükmesinin yanı sıra farklı dokuların ve parçaların birleşimiyle elbiseye üç boyutlu bir görünüm vererek canlılık katıyor. Koleksiyondaki gibi bu denli güzel işleme ve nakış kullanımı gerçek bir yetenek ister. Tam burada tek omuzlu ve siyahlı grili iki bodysuit örnek gösterilebilir. Nakış ve işlemelerin yıldız tozu yağmuru gibi ışıldadıkları görülüyor.

  Dior'un imzasından bahsetmişken Maria Grazia Chiuri'ninkinden de bahsedelim. Koleksiyonda feminen bir sesle birlikte pürüzsüz dikilmiş parçalar kadın moda dünyasının sınırlarını aşıyor. Güzel ve ışıltılı parçalar, güç vadeden keskin parçalarla birleşiyor. Kendisinden bir parça koymayı da unutmuyor Maria Grazia Chiuri. Koleksiyonundaki fildişi ipek halter yaka elbise, onun el işçiliğine duyduğu hayranlığının geldiği İtalyan köklerine bir saygı duruşu niteliğinde. Çocukluğundan beri bildiği yerel işçiliğin İtalya'da yok olduğunu söylüyor. "Bu modanın yaşamasına bir yardım etme biçimi." diyerek anlamlı koleksiyonlar yaratıyor.

  Maria Grazia Chiuri, temasının altını bir kez daha çizmek için Hint sanatçılar Madhui ve Manu Parekh tarafından tasarlanmış ve Chanakya School of Art derneğinde el ile işlenmiş goblenlerin sergilendiği Rodin Müzesi'nin bahçesini seçmiş. Sanat ve zanaatın mükemmel karşılaşması olan bu sergi, ustalıkla oluşturulmuş bu koleksiyon için de mükemmel bir birliktelik. 

  Bu koleksiyonda özenle düşünülmüş tasarımlar, atölyedeki kusursuz işçilikle birleşiyor ve ortaya sadece kaliteli bir iş çıkmıyor aynı zamanda modern dünyamızda yitip giden değerler canlanıyor. Maria Grazia Chiuri'nin Dior'u hem kendisini hem dünyayı yansıtmaya devam edecek gibi gözüküyor.

 

Tüm görünümler: https://www.dior.com/en_int/womens-fashion/haute-couture-shows/spring-summer-2022-haute-couture-show