sen beyaz gülleri seversin adam,
bense boynu bükük bir kır papatyasıyım..
ne rüzgarın beni ordan oraya savurmasına dayanabilirim, ne de asilliğimle herkesi büyülüyebilirim..
sen beyaz gülleri seversin adam,
misler gibi kokanları hani..
arıların polen toplayabilmek için birbiriyle yarıştığı..
aşıkların birbirine verebilmek için tonlarca para döktüğü..
bense ancak bi avuç kadar toprak alabilen saksımda öylece duran menekşeyim..
kokusu olmayan, kimsenin yüzüne bakmadığı, alalede bir çiçek.. üstelik arsızın da teki, hemen her yere bitebilecek
sadece bir menekşe..
--------------------------------------------------------------------------
gelgelelim gerçeklere..
bırakalım sembolizmi, çiçekleri..
demek istediğim:
sen asil kadınları seversin adam,
herkese burun kıvırabilcek kadar yüksek özgüvenli olanları..
olmak isteyip de olamadığın o rezil kişiliği arasın seveceğin kadınlarda..
sanki pek büyük bir meziyetmiş gibi kalpleri kırıp dökmekten bir gram çekinmeyen bir kadını takarsın koluna..
içine doğduğun mahalleden çocukluktan beri nefret eden sen yüksek zümreden birilerini istersin..
bilirim, aslında bir kere arasan bulduğunu aslında hiç de aradığının,beklediğinin ve istediğinin o olmadığını anlayacaksın..
ne kadar inkar etsen de ben senin istediğin her şeyim aslında..
saçımın telinden, tırnağımın ucuna değil belki ama
kalbimin ucundan kalbinin ucuna..
ve ben de şunu bilirim..
bunca zaman yok saydıktan sonra beni,
Allah'ın her hangi bir günü gelecek olsan pencereme, çalacak olsan kapımı korkuyorum ve biliyorum ki iki elim kanda olsa koşarım yanına..
elimi tutuversen, ölürüm herhalde mutluluktan..
ama yanlış anlama..
aşık değilim ben sana, aşk geçici bi hevestir..
seni ilk gördüğümde aşka düştüm, sonra tanıdım, seni tanıdıkça yok oldu aşkım
ve seni tanıdıkça var oldu sevgim..ve hatta kalbim!
en yakınlarıma sorsam muhakkak ki:
"bunca zamanın ardından kalbinin varlığını hissetmişken yeniden,ondan uzak dur, o sana göre değil!" diyeceklerdir senin için..
çünkü seni gördükleri kadar tanıyolar, yani tanımıyolar!!
göründüğün adamla olduğun adam o kadar farklı ki..neden yapıyorsun kendine bunu?
aslında biliyorum.. kendimden..
bizim içine doğduğumuz, büyüdüğümüz ortam bizi o dünyadan uzaklaşmak adına değişmeye itti..
hem de ne değişme.. ancak farklı yollardan..
ben göründüğüm gibi olmaya çalıştım,masum gibi..
sen olduğun gibi görünmeye çalışmışsın, serseri gibi..
"tam olarak olduğum da bu benim!" derdin duysan bunları biliyorum..öyle değil..
bunu sen de biliyorsun..
(sembolizme bi' göz kırparak..:)
ben kalbim bir kaktüsten farksızken papatya olmaya çalışan bir ucube olurken..
sen kaktüs olmaya çalışan bir gülsün..
baştan beri dediğim o beyaz gülsün sen..
edebiyat yazımlarındaki tüm basmakalıpları yok edip söylüyorum bunu..
"sen bir gülsün".. beyaz bir gül..
dikenlerin muhakkak ki var, ama oldukça da güzelsin..
ve sen sırf dikenlerini gördüğün ve göstermek istediğin için kendinde, kaktüs olmaya çalışıyorsun..
benim için bir ziyanı yok..
benim en sevdiklerimden biridir kaktüs..
ben her haline vuruldum senin adam!
her haline tutkunum ben senin..
ve son olarak şunu söylemem gerek:
-ne zaman sarılmak istesen bi kalbe dikenlerinin batacağından korktun dimi..biliyorum..
ben de korktum, çokça..
eğer bi gün çok istersen bi kalbe sarılmayı benim dikenli kalbim sana her zaman açık..
seni seviyorum..




Yorum Bırakın