Ride Your Wave (2019)
Masaaki Yuasa’nın yönetmiş olduğu fantastik ve romantik türdeki bu film bir yangın sırasında dairesinde mahsur kalan bir sörfçü ve onu kurtaran itfaiyecinin aşkını anlatıyor. Sıradan bir aşk gibi başlayan bu animasyon başrol erkeğin ölümünün ardından tamamen değişir. Bu farklı aşk hikayesi izleyenleri hem duygulandırıyor hem de güzel çizimi sayesinde etkiliyor. Benim çok ağladığım bir filmdi eğer bu tarz aşk hikayelerini seviyorsanız bu filmi kesinlikle seveceksiniz.
I Want to Eat Your Pancreas (2018)
Yoru Sumino’nun aynı isimli kitabından uyarlanan bu film Shin'ichirô Ushijima tarafından beyaz perdeye aktarılmıştır. Yamauchi Sakura’nın sır gibi sakladığı ve ailesi dışında kimsenin bilmediği pankreas hastalığı bir gün onunla aynı sınıfa giden arkadaşının yanlışlıkla günlüğünü okumasıyla açığa çıkar. Birbirine uzak bu iki karakter bu sırrın çevresinde yakınlaşmaya başlarlar. Son günlerinde ailesi dışından sırrını bilen bu kişi ile ilişkileri nasıl gelişecektir? Bu hüzünlü hikâye tüm anime severleri oldukça etkileyecektir.
Your Name (2016)
Makoto Shinkai’nin yönetmiş olduğu bu anime filminde iki geç bir sabah bedenleri birbirleriyle değişmiş olarak uyanırlar. Bu değişim yüzünden birbirini arayan bu iki farklı beden buluşmaya çalışırken daha da karmaşık bir hayatın içine gireceklerdir. Fantastik bir romantik hikâye sunan bu yapımda özellikle çizimler ve renkler beni en çok etkileyen unsur olmuştu. Animede genel olarak kullanılan renk tonları bizlere gerçekten çok farklı bir dünya sunuyor. İzlemesi oldukça keyifli ve izlediğim en iyi animelerden biri izlemenizi şiddetle öneriyorum.
Howl's Moving Castle (2004)
2004 yapımı fantastik ve macera türündeki bu anime ünlü yönetmen Hayao Miyazaki tarafından yapılmıştır. Anime dünyasının en önemli eserlerinden biri olan bu film gerek konusu gerekse karakterler olarak oldukça ilgi çekicidir. Film, büyücü Howl'a yakın olan Sophie’nin lanetlenerek yaşlı bir kadına dönüşmesi ve bunun sonucunda da büyüyü bozmak için çözüm aramasını anlatıyor. Film oldukça ilginç ve film içerisindeki karakterler oldukça eğlenceli. Gelmiş geçmiş en iyi animelerden biri olarak anılan bu filmi kesinlikle izlemelisiniz.
Spirited Away (2001)
Hayao Miyazaki’nin yönetmenliğindeki bu fantastik film oldukça farklı bir konuya ve değişik karakterlere sahiptir. Film “En İyi Animasyon Filmi” dalında Oscar’a sahip olmuştur. Japon yapımı animasyonlar içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle anime izlemeye başlayanların ilk olarak izlemesi gereken film olarak görülür. Etkileyici görüntüsü olan bu anime oluşturduğu ruhlarla dolu dünyayı izleyicileri kolayca çeker. Chihiro ve ailesinin, doğaüstü varlıkların yaşadığı terk edilmiş lunaparka gitmesi ile başlayan film ailesi domuza dönüşen Chihio’nun onları kurtarmak için çalışmasını konu edinir. Oldukça absürt karakterlere sahip olan filmin çekiciliği de kesinlikle bu evrendeki yaratıkların farklılıklarından geliyor.
Tonari no Totoro (1998)
Hayao Miyazaki’nin unutulmaz eserlerinden biri olan bu film fantastik ve macera türlerindedir. Özellikle yetişkin insanların belki de ilk izlediği anime filmidir. Japonya’nın anime sektöründeki kült taşlarından biri olduğundan bu inanılmaz eser mutlaka izlenmelidir. Anneleri hasta olan iki kız kardeşin babalarının yanına taşınması ile başlayan bu eser kardeşlerin yaşadıkları yerde tek olmadıklarını ve farklı ruhlar olduklarını keşfederler. Bu anime kesinlikle herkes tarafından bir kere bile olsa izlenmeyi hak ediyor. Eğer benim gibi anime izlemeyi seviyorsanız muhtemelen bu eseri birçok kez izlemişsinizdir bile...
The Garden of Words (2013)
Melonkolik bir anime olan The Garden of Words, insani duyguları çok güzel bir şekilde betimliyor. Film içerindeki hüzün ise animenin genel çizimiyle oldukça güzel şekilde seyirciye aktarılmış. 46 dakika olan bu ani vermek istediği duyguları ve mesajı ak tarark oldukça temiz şekilde son buluyor. Film ayakkabı tasarımcısı olmak isteyen Takao Akizuki ile işini yeni bırakmış olan bir kadın arasında geçmektedir. Bu iki kişinin arasında büyük bir yaş farklı olsa da birbirlerini bahçede görmek onların bir ritüeli haline gelir. Birbirlerini daha yakından tanımaya başlayan bu ikilinin hayatı yağmurlu bir günde tanışmalarıyla büyük ölçüde değişmektedir.
İyi seyirler dilerim.
Yorum Bırakın