Louvre Müzesi Hakkında Genel Bilgiler

Louvre Müzesi (Musée du Louvre), 1190 yılında Kral Philippe tarafından yaptırılmıştır. İlk olarak yapılış amacı müze olmasa da zamanla dünyanın en önemli eserlerine ev sahipliği yapmıştır. Kapılarını ilk kez ziyaretçilerine 8 Kasım 1793 yılında açan müze günümüze kadar içerisinde birçok ziyaretçisini ağırlamıştır. Müzenin sanat dünyasında çok önemli ve özel bir yeri vardır. Çünkü Louvre, içerisinde toplam 380.000 tane eser varken bunların 35.000 tanesi ziyaretçilere sergilenmektedir. Bu kadar fazla ve değerli eserlere sahip olması nedeniyle dünya için önemli bir mekandır. Eserlerin bazıları 7 bin yıla kadar uzanmaktadırlar. Paris'in Sein Nehri yakınında bulunan bu müze 60.600 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur. Bu nedenle bu müze için şehrin merkezi bile denilmektedir. Louvre, İngilizce’de güç anlamına gelen “Power” kelimesinden gelmektedir. Sully, Richelieu ve Denon olarak 3 ayrı kanata ayrılan müzenin içerisinde toplam 8 bölüme bulunmaktadır. Bu bölümler eserlerin ait oldukları medeniyetlere veya türlerine göre gruplanmış durumdadırlar. Yani müzenin içerisinde çok fazla eser olduğu için bu bölümler eserlerin daha kolay bulunabilmesini sağlamaktadır. Müze aynı zamanda bir okul işlevi de görmektedir. Müzenin içerisinde yer alan sanat tarihi veya müzecilik eğitimlerine katılarak kişiler daha fazla bilgi sahibi olabilmektedirler. Bu nedenle müze içerisine, konferans salonu ve kütüphane gibi eserler hakkında bilgi alınabilecek alanlar oluşturulmuştur. Ayrıca müze haftalık veya aylık olarak farklı sergilerde düzenliyor. Bu sergiler ve etkinlikler sayesinde farklı zamanlara veya akımlara ait olan
eserler görülebiliyor. Her yıl milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bu müze hem dünyanın en büyük müzesi hem de dünyada en çok ziyaret edilen müze unvanına sahiptir. Hatta 2019 yılında müzenin aşırı yoğunluğu nedeniyle müze yetkilileri grev dahi yapmışlardır. Yıllık olarak ortalama en az 6 milyon kişinin ziyaret ettiği müzenin sadece içerisindeki sanat eserleri değil müzenin binası da ayrı başına önem taşımaktadır. Binanın önüne sıralanmış olan 86 heykel ve binanın geçmişinin görülmesi açısından Orta çağ kalesinin kalıntılarının da oldukça etkileyici olduğu düşünülmektedir.

Müzenin Tarihçesi

Louvre, 1190 yılında Kral Philippe Augustus’un isteği üzerine yapılmıştır. Ancak, binanın yapılış amacı şu an kullanış şeklinden tamamen farklıdır. Şehri Viking akınlarından koruyabilmek amacıyla bir kale şeklinde tasarlanmıştır. Şu an Paris'in şehir merkezi olarak düşünülen yapı aslında yapıldığı yıllarda şehrin dış bölgesinde yer almaktaymış. Bu şehri korumak için yaptırılan kale 1546'da Kral 1. Francis tarafından yıktırılmıştır. Ancak kalenin bu temelleri günümüzde müzenin bodrum katında ziyaretçilere sergilenir bir durumdadır. 1546 yılında yıkılmış olan kalenin yerine 1. Francis, Rönesans ruhuna uyan bir sarak binası yaptırmıştır. Zaten binanın Louvre Sarayı olarak anılmasının nedenleri de bu döneme dayanmaktadır. Bu dönemde saray olarak kullanılmaya başlamış olan bina Rönesan döneminin en iyi mimari örnekerinden biri olarak kabul ediliyor. Özellikle sarayın avlusu olan "Cour Carée" Fransa'da bulunan en iyi Rönesans örnek mimarilerinden biri olarak görülmektedir. İleriki yıllarda sarayın taşınması ile birlikte Louvre bakımsız kalmış ve sarayın Tuileries ölümünden başlanarak yenilikler yapılmıştır. Yenilenen ve ekleri yapılan saray III. Napolyon döneminde tamamlanmıştır.

Sarayın Müzeye Dönüştürülmesi

Rönesans döneminde saray olarak yenilenen yapı, Fransız Devrimi sonrası monarşinin yıkılması ile birlikte 1793 yılında müze halini almıştır. Bu yıllarda devrimciler, kiliselere ve soylulara ait olan eserlerden oluşturdukları 537 parçalı bir koleksiyonu halkın huzuruna çıkarmışlardır. Fransa'nın ilk müzesi olan bu yapı, 1871 yılında geçirdiği büyük bir yangın sonrası geçici olarak kapatılmıştır. Yangın sonrası yapılan değişiklikler, yenilemeler ve tadilatlar sonucunda müze 1932 yılında bizim günümüze kadar gelen ve hepimizin bildiği son şeklini almıştır. İçerisinde yer alan koleksiyonlar, yeni eserlerle birleştirilip, tamamlanarak bu müzenin büyük bir müze hâline gelmesi sağlanmıştır. Bu eserler öncesinde aslında 1. Fransuva, İtalya'dan getirmiş olduğu 12 resim ile kendine ait bir kraliyet sanat koleksiyonunu oluşturmuş ve bunun dışında da Napoleon yönetimi sırasında da müzenin içerisi zenginleştirilmeye devam edilmiştir. Müzeye ilgi göstermesi nedeniyle de bir süre Napoleon Müzesi olarak anılmıştır. Yani müze aslında tarihin her anında insanların ilgisini çekmiş ve günümüze kadar başarıyla getirilmesi sağlanmıştır.