(Göçmen Anne (Migrant Mother), Nipomo, Kaliforniya 1936, Dorothea Lange)

   Dünyanın en iyi belgesel fotoğrafçılığı örneklerinden kabul edilen “Göçmen Anne (Migrant Mother)” fotoğrafı 1936 yılında ortaya çıkmıştır. Göçmen Anne, fotoğrafları içerisinden birisi inanılmaz derecede ünlü olsa da aslında bu neredeyse 5 farklı yakınlıktan çekilen bir fotoğraf serisidir. Dorethea Lange'in bu fotoğraflar hakkında verdiği bilgiler ise; "California'daki yoksul bezelye toplayıcıları, yedi çocuk annesi, otuz iki yaşında anne, göçmen tarım işçisinin ailesi, yedi aç çocuk, baba, yerli bir Kaliforniyalı, Nipomo, California'daki bezelye toplayıcı kampında, erken bezelye mahsulünün başarısız olması nedeniyle yoksullar ve bu insanlar yiyecek almak için çadırlarını yeni satmışlardı."15 bilgileriyle sınırlıdır. Hakkında çok fazla şey bilinmeyen bu aile Lange'in çektiği bu fotoğrafların sonucunda Büyük Buhran'ın simgesi haline gelmiştir.

  1960 yılında kendisine sorulan bir soruya cevaben “Göçmen Anne” fotoğrafını nasıl çektiğini Lange şöyle anlatır: “Aç ve çaresiz anneyi görünce sanki manyetik bir güç ile ona doğru yaklaştım. Oradaki varlığımı, amacımı, kamerayı neden ona yönelttiğimi nasıl açıkladım hatırlamıyorum ama kadının bana hiç soru sormadığını hatırlıyorum. 5 kare çektim, her seferinde aynı açıdan daha da yaklaşarak. Adını ve geçmişini sormadım. Bana yaşını söyledi, 32 yaşındaydı. Etraftaki tarlalardan topladıkları donmuş sebzelerle ve çocuklarının yakaladığı kuşlarla yaşamlarını sürdürdüklerini anlattı. Yiyecek alabilmek için arabasının tekerleklerini daha yeni satmıştı. Eski püskü yıpranmış bir çadırda ona sarılmış çocuklarıyla oturuyordu. Benim fotoğraflarımın ona yardım edebileceğini düşünerek o da bana yardım etti. Bir bakıma bir eşitlik vardı.” Lange'in bu sözlerle anlattığı ve 1970’lere kadar kim olduğu bilinmeyen fotoğrafın kahramanının 32 yaşında, 7 çocuklu, Florence Thompson isimli bir anne olduğu ortaya çıkmıştır. Fotoğrafların geniş çaplı bir yankı uyandırması sonucunda devlet göçmenler için kamplar kurmuştur. Bu fotoğrafın bu kadar etkili olmasının bir nedeni olarak ise; "Meryem Ana ve İsa" tablosuyla da benzerlikler taşıması sayılmaktadır. Bu fotoğrafın kahramanı anne bir ikon figür haline bu benzerlikten dolayı da dönüşüyor. Sonuç olarak, Lange'in çekmiş olduğu fotoğraflar hem o zamanı hem de Lange'den sonra gelen yeni nesil belgesel fotoğrafçıları büyük ölçüde etkilemeyi başarmıştır.
Günümüzde Lange’in fotoğrafları Amerika’nın ve dünya fotoğraf tarihinin kültürel hazinelerinden sayılmaktadır. Toplumcu gerçekçi fotoğraftan söz edildiğinde klasikler arasında anılan bu fotoğraflar sanat okullarında olduğu kadar ekonomi, tarih ve sosyoloji gibi bölümlerde de eserleri ders olarak işlenir. Kartpostal ya da poster boyutlarında her yıl on binlerce satılan Göçmen Anne, Amerikan Sosyalist Parti’sinin propaganda metinlerinden akademik konferans duyurularına, kadın hareketlerinden yoksullara yardım kampanyalarına dek birçok yerde kullanılır. (Özdoğan, 2014) Lange, “O artık benim fotoğrafım değil,” derken yanılmamıştır. Çünkü kendisi tüm insanlığa atfedilmiş bir eser ortaya koymayı başarmıştır. “Fotoğraf çekerken kendi kendinize konuşmazsınız, başkalarıyla konuşursunuz. Profesyonel olmakla amatör olmanın farkı buradadır işte.” diyen Lange, hayatının büyük bölümünü insanların yaşamlarını ve sorunlarını topluma duyurmak adına kamerasını kullanmaya ve farklı pozlar çekmeye adamıştır. Günümüzde bile çekmiş olduğu fotoğraflar dünya fotoğraf tarinin enleri arasında yer almaktadır.