Merhabalar ilk yazımda görüş ve fikirlerimden ziyade kendimi tanıtmak ve ne tarz içerikler hakkında fikir beyan edeceğimi sizlerle paylaşmak istedim.
Kendimi bildim bileli sanata ve resme ilgim olmuştur, ancak gençliğin ve toyluğun vermiş olduğu bilgisizlikle kedimi yönlendiremiyor ve sanatın renkli dünyasında kayboluyordum. Aynı zamanda tarihe ve edebiyata olan ilgimde kafamı karıştırıyor ve hayallerden hayallere koşmama sebebiyet veriyordu bu karışıklıklar arasında bir gün ( o sıralarda orta okul 6. sınıfa gidiyordum ) temel tasarım dersinde hayallere dalmış çizim yaparken aynı zamanda resim hocamızda olan Yonca hocamın seslenmesiyle irkildim:
Ne kadar güzel bir logo, çizime yeteneklisin ama görüyorum ki tasarım kafanda var, dedi.
Bense bahsettiği şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum ve gülümseyerek ve ne dediğini anlamadığımı belirten yüz ifadem ile :
Logo mu? demekle yetine bilmiştim.
Anlamadığımın farkına varan hocam öyle arasında beni yanına çağırmıştı, logo ve tasarımın ne demek olduğunu kısaca anlatmıştı. Halbuki o aralar ben devamlı bu tarz çizimler yapıyor büyük firmaların logolarını kendimce terardan revize edip tasarlıyor ve çiziyordum.
Yonca hocanın benimle konuşması beni sevindirmiş yaptığım bütün çalışmaları ona gösterme ve fikrini alma isteği doğurmuştu, bir gün öyle arasında tekrar yanına gittim bütün işlerimi ona gösterdim çok beğendi bana ileride ne olmak istediğimi sordu, bende '' sanatçı '' demekle yetindim çünkü işin muhteviyatı ile alakalı pek bir bilgim yoktu. Aradan iki yıl kadar geçti (8. sınıfa gidiyordum ve önümde hayatımı etkileyecek seçimler yapmam gereken bir dönem vardı) bense çizim yeteneğimi epey bir geliştirmiştim, sadece oda değil genel kültür ve tarih alanlarındada iyiydim tenefüslerde arkadaşlarıma sohbet veriyor öğretmen masasına geçip tarih konferansları veriyordum. Ama kafam hala karışıktı sanatın ve sanatçının tanımını biliyordum, belki tasarımcıda olabilirdim ama tarih ve edebiyattada hatırı sayılır bilgim vardı bu konularla alakalı kitaplar okurken kendimden geçiyor ve hayallere dalıyordum, Fatih Sultan Mehmed'ile istinbulu alıyor Stefan Zweig ile gestapoya santranç masasında ayar veriyordum. Ya sanatla yoğrulup özgür ve yenilikçi olacaktım yada tarihle harmanlanıp hakikat peşinde koşacaktım ve bu seçimi yapmam yakındı...
Bir gün okulumuzda bir yarışma olacağı bilgisi kulislerde konuşulmaya başlanmış ve bu konuyla alakalı yonca hoca tarafından çağırılmıştım. Öğretmenler odasına girdiğimde kendimi kadı önündeki suçlu gibi hissettim çünkü ortam tamda öğleydi, okulumuzun müdürü Önder bey ortada müdür yardımcıları sağında solunda diğer öğretmenlerimizde masanın etrafında oturmaktaydılar garip bir andı hala aklımdan çıkmaz. Yonca hoca ayaktaydı ve beni müdürle tanıştırdı anlaşılan benden daha önce bahsetmiş ve epey övmüş, yarışma hakkında bilgi verdiler ve müdürümüz '' evet bu bir yarışma ama özellikle senden özel bir tasarım istiyoruz Yonca hocan öyle bir övdü ki zaten sen kazanacaksın gibi duruyor dedi'' Okulumuzun logosu değişecekmiş ve birinciye çeyrek altın verilecekmiş, o zamanlar için ödülün pek bir önemi yoktu benim için pek çok meziyetimiz var ama geleceği görme konusunda yetersiz kalmışız demek ki. Bu olayların akabinde derhal çalışmaya başladım beş adet dehşet ül vahşet logo tasarladım çok iyilerdi ( kendimi övmek için demiyorum logoların iyi olduğunun duygusunu vermek açısından yani) hocama götürdüm çok beğendi gelen işlerden de haberi var zaten kesin kazandın taha dedi. Bende mutlu ve vakur bir şekilde dolaşıyor herkese anlatıyordum, prosedür gereği çalışmamı bizzat teslim etmek yerine sınıf hocamıza teslim etmiştim. İki gün sonra jüri seçmeleri yapıyordu ve karar günüydü, dersteydik yarışmayla alakalı çağırılmıştım sandım ki kazandığım tebliğ edilecek, ama gittiğim zaman anlayacaktım ki kara bir haber öğrenecekmişim ve bu arasında kaldığım seçim konusunda karar mekanizmamı etkileyen bir etken olacaktı...
Mahkeme-i kübraya (Allah Huzurundaki mahkeme )ikinci çıkışım ve gene herkes orada ama bu sefer bir şey olduğunu anladım Yonca hocam geldi ''Taha bu yaptığımız kurallara aykırı ama çalışmalarını teslim etmeyi unutmuşsun galiba'' dedi, şaşırmıştım halbu ki bir gün önce teslim etmiştim. Aradık taradık bulamadık bana tekrar yapmam için extra süre verdiler ama yapmadım yapamadım şevkim kırılmıştı bir kere birde dedim ya ödül umrumda değil diye humor yok ki humor...
Bu hazin olayın nasıl cereyan (gelişme, durum) ettiğini hala anlamıyorum kayıp mı oldu çalındımı bilemiyorum. Günler aylar geçti bu arada başka yarışmalara katılıp başarılar elde etmiştim ilçe ikinciliğim bile vardı, mezuniyete iki hafta kadar kalmıştı Yonca hocamla konuşmak için yanına gitmiştim biraz sohbet ettik sonra laf döndü dolaştı şimdi ne yapacağıma geldi önümde bir lise dönemi vardı, ona kafamın karışık olduğunundan ve önümdeki iki seçenekten bahsettim. Bana söyleyeceği sözlerin hayatımı ve fikri yapımı değiştireceğinden habersiz onu dinlemekteydim Bana'' Neden ikisinide yapmıyorsun? '' dedi nasıl olacağını sordum '' Neden seçim yapmak zorunda olduğunu hissedip kedini kısıtlıyorsun bence ikisinide yap ama birisini mektepli olarak birisinide alaylı olarak yap'' dedi ve şahsi fikrini ekleyerek tavsiyelerde bulundu. '' Bana kalırsa yeteneklisin bu yeteneğini okula giderek taçlandırmalısın ikinci seçenek olan tarih ve edebiyata gelirsek evet belki profesör olamazsın bir öğretim görevliside olamazsın ki sonradan ikinci üniversite olarak okursan onlarıda yapabilirsin, hadi kötü seneryo olsun tarih okuyamadın bunları olamazsın ama iyi bir araştırmacı yazar olabilirsin ve bunun için okul okumana gerek yok kendimi daraltma çok yönlü ol'' dedi.
Hani bir şey olurda aydınlanırsınız ya '' heeee anladım '' aydınlanmıştım kendimi kısıtlamamam gerektiğini anladım hocamın yönlendirmesi ile liseyi meslek lisesinde grafik tasarım okuyarak başarıyla bitirdim, sonrasında üniversiteyide grafik tasarım bölümü olarak bölüm ikinciliği ile bitirdim ve kendime epey bir bilgi birikim kattım tarih ve edebiyata gelince söylediği gibi onlarıda bırakmadım geliştirdim her konu hakında bilgi sahibi olmaya çalıştım ve halada olmaya çalışıyorum, bilgi öyle bir şeydir ki yıllarca çalışsanızda her şeyi biliyorum diyemezsiniz çünkü illaki bilmediğiniz bir şeyler vardır ve bilgi paylaştıkça güzeldir. Siz siz olun kendinizi kısıtlamayın kendinizi her alnda geliştirin ama sevdiğiniz ve yetenekli olduğunuz alanda master olun, buraya kadar anlattığım hikayemde bana destek olan bana yön gösteren Yonca Ceylan hocama teşekürlerimi sunuyorum sağ olun hocam iyi ki varsınız...
Şimdi gelelim asıl konumuzun esbabı mucibesine(gerekçesine) güldük eylendik hüzünlendik yeter bu kadar kendimden ve hikayelerimden ara ara bahsedeceğim elbette ama onun dışında sizlerle neler yapacağız onlardan bahsedelim.
Sanat üzerine konuşacağız eserler kişiler olaylar hakkında ki fikir ve yorumlarımı paylaşacağım, tarih ve edebiyetın tozlu raflarında dolaşacağız birlikte genel kültür bilgileri ve eski türkçe kelimler hakkında bilgi sahibi olacağımız yazılar olacak, sinema'nın perdesine beraber bakacağız, sizlere kitap incelemeleri ve kitap tavsiyeleri vereceğim yani kısaca her alandan ve her konudan bilgiler bekliyor olacak sizleri şimdilik yazımı burada noktalıyorum bir sonraki yazımda görüşmek üzere takipte kalın ve unutmadan '' Tanıştığıma Memnun Oldum ''
Yorum Bırakın