Selam Görsel Severler.
Avrupa Yakası’nı izlediniz mi? Ya da The Office? Yüzüklerin Efendisi? Harry Potter? Genellikle bu tarz yapımları izlerken kendinizi o dünyada hissedersiniz. “Böyle bir işyeri istiyorum.” “Böyle bir evrende yaşasam nasıl olurdu acaba?” gibi düşünceler beyninizi ısırır. Böyle bir iş yeri, ev, sokak vesaire bir yer olabilecek iki yer vardır gerçek hayatımızda. Tiyatro sahnesi ve film seti. Ben yaptığım iş gereği tiyatro sahnesini yeğlerim ama şuan konumuz film seti. Ben 5-6 yaşlarındayken bir tekerleme vardı: “Oyun oynamak isteyen kaleye mum diksin kale kapanıyor, elini çeken oynamıyor.” Bu tekerlemeyi yapımcı söyler ve elini diken çocuklar da set ekibidir. Oyun belirlenir, kurallar çizilir, ekip oynamaya başlar. Herkesin görevi bellidir, makyöz makyajını yapar, oyuncu oynar, kameraman çeker, yönetmen yönetir. Burada çocuk gibi eğlenir ekip. Zaten olur da eğlenmezse o iş güzel olmaz, izleyiciye ulaşmaz. Genel görüşün kabul ettiği bütün iyi filmlerin ana odağı budur: Eğlence. Seti herkes eğlenceli hale çevirir ama disiplin-eğlence ayarını yönetmen yapar. Bu ayar çok önemlidir. Thor Ragnarok, Jojo Rabbit, Hunt for the Wilderpeople filmlerinin yönetmeni Taika Waititi sette o an işi olmayan kişilerin set icinde eğlenmelerini özellikle ister ama boş boş eğlendirmez. Sınav çektirir, kelime oyunları oynatır ve bunu zorunlu kılar. Nedeni sorulunca da eğlenmek için bedenin ve zihnin boş kalmaması gerektiğini boş boş eğlenmenin hiçbir işe yaramayacağını söyler. Bu uç bir örnek de olsa bu tarz yöntemlerle ekibin mutlu olmasını sağlayan kişi yönetmendir.
Fikir, senaryolaştırılıp belli başlı beyinlerin fırtınasından sonra somuşlaştırılır ve çekimler için hazır hale gelir. Daha sonra bu film çekimi için set ekibi oluşturulur ve set başlar. Daha önce bahsettiğimiz shot list ve floor plandan yola çıkılarak mekan hazırlanır, oyuncular hazırlanır, yönetmen ve ekip hazırlanır ve çekimler yapılır. Genellikle, oyuncu ve yönetmenden çıkan fikirlerle bazı sahneler değiştirilir ve yeniden çekimlenir. Çekim işi bittikten sonra prodüskiyon sonrası (post production) dediğimiz kısma geliriz.
Bu kısım adından da anladığımız üzere çekim işinin bitip filmin düzenlendiği, reklamının yapıldığı; yapımın izleyiciye gitmeden önceki son aşamasıdır. Bu aşamada Editör, Ses ve Müzik Ekibi (Sound Mix, SFX, Foley), Renkçi (Color Grading) çalışır. Hepsi filmi baştan sona bilir, baştan sona defalarca izlerler. Düzeltilmesi gereken sesleri, renkleri veya görüntüleri düzenlerler. Bu kısım özellikle günümüzdeki CGI efektlı filmlerde oldukça zaman alır. Steven Spielberg Er Ryan'ı kurtarmak (Saving Private Ryan) filmini çekerken özellikle tanınmamış, yüzü izleyici tarafından bilinmeyen bir genç aktör istemiş ve Matt Damon ıle çalışmış, film çekimleri beklenilen sürede bitmiş ve film post production kısmına gelmiştir. Post production aşaması o kadar uzun sürmüştür ki (2 yıl kadar bir süre) Matt Damon yeni bir filmde oynamış (Good Will Hunting) ve Oscar kazanmıştır. Tanınmamış bir aktör isteyen Spielberg ise Er Ryan’ı Kurtarmak filminin reklamını “Oscarlı Aktör Matt Damon” üzerinden yapmıştır. Post Production aşamasında yapılan değişikleri tabiki yönetmen ve yapımcı denetler, istedikleri renkleri, sesleri kullanırlar ve filmin beyazperde önizlemesini incelerler. Bu aşamada film afişleri hazırlanır, daha önceden yapılan bütçe planlaması tekrar incelenir ve vizyon tarihi belirlenir. Bu aşama bittikten sonra bütün set ekibi alkış kıyamet birbirlerini tebrik ederler ve fikrin film olma sürecini kutlarlar. Ardindan civcivli bir gala gecesi ve o fikir tozunun işlenip seyirciyle buluşması.
Ve PERDE.
Film gunler efendim.
Yorum Bırakın