Einstein'in ABD üniversitelerinde konferans verdiği sıralarda yılmaksızın ona sorulan bir soru vardı.
-Tanrı'ya inanmıyor musun ?
Einstein ise şöyle cevapladı:
"Spinoza'nın tanrısına inanıyorum".
Baruch Spinoza'yı okumayan kişi hep aynı yerde döner dolaşır. Spinoza ve onun hayatından bahsetmeden "Tanrı" fikrini şöyle özetleyebiliriz.
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..
Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !
Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..
Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;
çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!
O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..
Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;
Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !
Bana güven, ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak;
Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?
Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..
Benden özür dilemeyi de bırak;
çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam… Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?
Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?
Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?
Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..
Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur….
Ben seni tamamen özgür kıldım;
Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.
SADECE SEVGİ VAR..!!!
Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!
Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..
Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..
Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?… Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..
İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..
Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?
Beni dışarıda ararsan bulamazsın.
Beni sadece kendi içinde bulursun.
-SPİNOZA-
İnsanoğlu kendi varlığından başından günümüze kadar "ölüm korkusu" hakkında düşünmüş, hissetmiş ve çözüm bulmaya çalışmıştır. Bu dünyanın sonunun olduğunu düşünmekten her zaman korkmuşlardır ve bir gün çaresizce göçüp gitme fikri hayatlarından bir saniye bile çıkmamıştır. Bu yüzden İslamiyetteki Cennet ve Cehennem,Hristiyanlıktaki "Paradeisos" (cennet) inancı, vikinglerin meşhur "Valhalla" inancı, "Pisagor" ile daha yüksek sesle anılmaya başlanan "Ruhların Ölümsüzlüğü" ve insanın öldükten sonra geçmiş yaşamında nasıl biri olduğu gelecek yaşamında nasıl biri olacağını belirlediğine inanmaları tam da bu sebeptendir. Yani bir gün ölecek ve devamında herhangi bir evrende herhangi bir şekilde hayatının ya da ruhunun devam etmediğine inanan insana "ölümden sonraki yaşam" gibi masallardan çıkma bir fikirle gelirseniz o insan da içgüdüsel olarak inanmak ister çünkü dediğim gibi ölüm korkusu tüm insanlığın başından beri kabullenmek istemeyeceği bir duygudur. Hayatın bu kadar kısa olması, her şeyin bir sonunun olduğunu bilmesi insanı garip ve derin düşüncelere sürüklüyor.
Yorum Bırakın