Hangisi daha zordur iyi biri olmak mı kötü biri olmak mı ? Kötü biri olmak ve insanın kendisini kötülüğe bırakıp düşünme ve empati yetilerini kapatması her zaman daha kolay ve kestirme olan yoldur. İyi biri olmak ise herkesin üstesinden gelebileceği bir refleks değildir, beraberinde birçok sorun doğurur. En basitinden "iyi" biri olmak için her zaman hayat motivasyonunuzu koruyup bir amaç ağacının gölgesinde serinlemeniz gerekmektedir ki bir de bunu hayatınızdaki standart durumların dahi olumsuz sonuçlandığı senaryoda düşünün. Üşeniriz çoğumuz iyi olmaya. Kafamızı kaldırır sağa sola bakarız ve kötü olmaya kendini teslim etmiş bireylerin ne kadar mutlu, her şey yolunda ilerleyen bir hayat sürmekte olduklarını görürüz. Gözümüze sokulur daha doğrusu bu durum. Mutlaka çoğunun geçtiği yollarda acılar vardır fakat kimisi bu yollardan geçerken iyi insan olma kaygısını güderken kimisi ise sadece yolun başına ve sonundaki bitiş çizgisine odaklanır. Yalnızca yarışı düşünürler, hakemi, rakiplerini veya seyircileri değil yalnızca yarışı. O hâlde nedir bu basitçe "iyi" ve "kötü" olarak adlandırdığımız kavramlar, yalnızca bazı kaygıları eksik ya da motive olamıyor diye bu insanları eleştirecek miyiz yoksa dışlayacak mıyız ? İyilik ve kötülük bir tane midir yoksa her insana göre değişir mi ya da bu kavramlar doğuştan mı geliyor yoksa sonradan mı ediniliyor ? "Canavarlarla dövüşen kişi, kendisi de bir canavara dönüşmemeye dikkat etmelidir. Ve ne zaman bir uçurumun derinliklerine doğru bakarsanız, uçurum da sizin derinliklerinize doğru bakar."
Nietzsche burada canavar derken aslında kötü insnları kastediyor ve bu insanlarla kavga ederken onlara özenip, tüm iyi kaygılardan arınıp aslında kendi benliklerinden çıkıp kötü insanlardan gördükleri olumlu ve mutlu bir hayatı daha çekici bulmalarının kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Peki ya bu uçurum da kendi içinde bir kapana kısıldıysa yani aslında bu insanların içinde bulunduğu "kötü" hâli onlara verilmiş bir işkence durumu olabilir, Tantalos efsanesindeki gibi iki durum da kendi içerisinde berbattır. Ahlakın estetik kaygıları mevcuttur örneğin bir hamam böceğini öldürürsek kahraman, bir kelebeği öldürürsek ise bir katil oluruz. İnsanlarda da aynı şey geçerlidir bütün insanları yargılarken aslında onların değiştirmeleri kısıtlı olan dış görünüşlerini yargılarız ve bu yargı durumu bizleri halkın gözü önündeki konumumuzu değiştirir, çirkin bir bireyle dalga geçince gülünen komik bir insan olurken yakışıklı veya güzel bir bireyle dalga geçince toplumdan dışlanmaya kadar giden bir sürecin içine dahil oluruz yani maalesef ahlak kaygılarımız da son derece kusurludur.
"Bir başkası mıyım? Yabancı mıyım kendi kendime?
Yine de kendi kendimden çıkıp kaçan!
Bir güreşçi sık sık kendi sırtını yere çalan!
Sık sık kendi gücüyle kendini engelleyen!
Kendi zaferiyle yaralanmış ve durdurulmuş!"
Yorum Bırakın