Bu acı geçiyor mu?

Bu acı geçiyor mu?
  • 11
    0
    2
    0
  • Bir cumartesi sabahıydı, sürekli kafasını meşgul eden sesin artık onu çok sık ziyaret etmediğini fark etti. "Yoksa sonunda başardım mı?" dedi kendi kendine. Kendini mutlu etmek için verdiği emeklerin bir karşılığını aldığını düşünmeye başladı. Evet öyleydi, artık uyandığında kendini mutsuz hissetmiyordu. Sürekli kafasının içinde "istese onları senin içinde yapardı" sesi dönüp durmuyordu. Bunları fark ettikçe yüzünde bir gülümseme belirdi, mis gibi keyif gülümsemesi. Ne kadar zaman geçerse geçsin, üzülen kırılan, günlerini kendine zehir eden içindeki küçük kızı hiç unutmayacaktı, belki o hep orada var olacaktı ama artık önceliğinin kendi hayat düzeni olduğunu fark etmişti. Onun değişimi zaman aldı ama bu zaman onun sağlam adımlar atmasını sağladı. Yazmak, yürümek, müzik dinlemek, kendiyle dertleşmek onun iyileşmesini sağlamıştı ama iyileşti diye bırakacağı özellikler değildi bunlar. Artık daha da keyif alarak yapıyordu. Kötülük yapanın kendisi olmadığını, saflığını yitirmediğini hissetmek kalbini yumuşacık yapıyordu. Henüz kahvaltı yapmamıştı ama canı o an açıp günlüğüne uzun uzun hissetiklerini yazmak istedi. Masasına oturdu, özenle seçmiş olduğu günlüğünü eline aldı. Kalemlerinin arasında parmaklarını gezdirirken yine mürekkebi yazdıkça canlanan siyah kalemini seçti. Eskiden olsa rengarenk kalemlerle yazardı, bunu anımsayıp "artık hayatım renkli yazılarım siyah olabilir." dedi. Günlüğünde tertemiz bir sayfa açtıktan sonra yazmaya başladı.

    "Sevgili günlük, ben geldim yine... Merak etme dert doldurmayacağım içini, şaşıracaksın belki ama bu sefer sevincimi paylaşmaya geldim. Derdimi anlattığım hep sendin sevincimi de ilk belki de tek sen bilmelisin diye geldim sana. Bugün içimi bir gölge gibi kaplayan o karanlık günlerden çok uzak olduğumu fark ettim. Bu durum beni ne kadar mutlu ediyorsa bir o kadar da düşündürüyor. Zihnim nasıl bir bulanıklık içindeydi de yaşadım o günleri. Hallerim tavırlarım, saatlerin, günlerin akışını izlediğim zamanlardaki o kişi ben miydim gerçekten? Acıyı, hüznü en derinimde bir başıma hissederken geçeceği günlerin hayalini kurmaya çalışırken, hiç ışık yok diye pes eden kişi ben miydim? Nasıl bir zihin karmaşası nasıl bir karanlık... Şimdi hayalin ötesinde ama o zaman tam ortasındaydım. Kurtuldum, derin bir nefes alırken korku, kuşku yok içimde buram buram huzuru hissedebiliyorum. Bunları yazarken gözlerimden yaş akmıyor günlük, yüzümde bir tebessüm mevcut. Bence bu tebessüm bana çok yakıştı. Arındım karanlıklardan, gece bile korkutmuyor artık. Bir dağın tepesinde saçlarında esen rüzgarı hisseden bir kız , parktaki en güzel salıncakta elleriyle gökyüzünü kucaklamaya çalışan bir çocuk, dört nala koşan bir atın üstündeki adam ne hissediyorsa nasıl özgürse, nasıl huzurluysa, acıdan ne kadar uzaksa ben de öyleyim.O kadar uzağım. Geçmez sanıyordum, geçiyormuş. Bitmez sanıyordum, bitiyormuş. 'İyi olduğun tek bir gün bile yoktu.' cümlesini duyduğumda gerçekten geçtiğini, bundan sonra olacak olan her şeyin de geçeceğini anladım. Korkmuyorum, üzülmüyorum, iyileşiyorum artık."


    Yorumlar (2)
    • 🤍

      • Muhteşem bir yazı olmuş çok tebrik ediyorum. Bu yazıyı okurken Michael Logozar - Lights parçasını dinliyordum. Ondan olsa gerek, çok duygulandım. İyileşmenize çok sevindim! Darısı başıma :)

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.