Bir Kavanoz Herkes Burada Yengeç

Bir Kavanoz Herkes Burada Yengeç
  • 1
    0
    0
    0
  • Bir kavanoz düşünün. Bu yengeçleri bir kavanoz içine hapis etmeyi düşünün. Bu yengeçlerin hepsi bu kavanozdan çıkmak için çabalayacaktır. Fakat unuttukları noktaysa diğer yengeçler onu rahat bırakmayacaktır. Çünkü diğer yengeçlerde yukarıya çıkmaya çalışan yengeci engelleyecek kıskaçlarıyla. Düşündüğümüzde insanlar diğer insana böyle yapma ihtimali var mı ? 

    Cevabımız evet ya da hayır olarak söyleriz. Hayat koşuşturmacasında her insanın ideali vardır. O ideallerin aynısı değil de farklı düşünen insanlar vardır hayatımızda. Bunlar toksik olarak  sınıflandırdığımız insanlardır. Bu toksik insanlar hayallerimizi onlara söylediğimizde bizi geri çekmek için türlü türlü manipületif cümleler kullanarak bizi geriye çeker. Sanki o insanlar kavanozdaki yengeç misali ideallerimizi engel olmak için kıskaçlarını kullanır. Çünkü o insanlar hayatı boyumca riske girmeyi denememiştir. Hayatı boyunca bu denemeyi denememiş insanlar sadece başarıyı odaklı insanları geri çekmek için manipüle cümleler kullanır. Dünyamızı bir kavanoz olarak bakarsak insanların yengeç gibi davranması gayet normaldir. Geri çekmeye çalıştıkları insanları o kavanozdan çıkıp yeni gelecekleri kurmasıdır. Yaşadığın coğrafyanın getirisini çoğu kez yaşıyorsun. Kaderin coğrafyada savaşın ve kan aktığından dolayı kurtulmak için yeni yollar ararsın. O kaderden kaçmaya çalışırken seni geriye çeken çok insan olur. Maalesef o kaderi sende yaşamanı isterler insanlar. Bu düşünce sistemi yanlış ve hatalıdır. Düşünce sisteminden dolayı senin hayatın kısır döngüye girer. Hayat bize neden – sonuç döngüsü içerisinde ideallerimizi gerçekleştirme fırsatını sunar ama yaşadığı çevrenin yüzünden hep geriye doğru çekiliriz. Sırf bu yüzünden yaşadığımız çevreden kurtarmak için yeni yollar kullanılmasını sağlarız. Fakat toksik insanlar engel olmak için elinden geleni yapar. İşte buna psikoloji argümanında yengeç sendromu deriz. Birazda yengeç sepeti sendromunu tanımaya çalışalım. Basit ve klişe olacak ama yengeç sepeti sendromu nedir ? diye yazalım.

    “Sepete konulan bir yengeç sepetten rahatlıkla çıkabilirken, yengeç sayısı artınca sepetten çıkmak isteyen yengeçler diğer yengeçler tarafından aşağıya çekilir böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamaz. İki ve daha fazla yengeci sepete atan kişi onların dışarı çıkamayacağını bilir. Bu yüzden yengeç sepetlerinin kapağı yoktur. Tek yengeç kapaksız kovadan rahatlıkla çıkabilirken sayı arttıkça kaçış imkansızlaşır. Çünkü birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellerler, zarar verirler ve yaralanırlar. Ve sonunda kimse kazanamaz”

    Esasta bu yengeç sepetinde olağan olayın aynısını kavanozda yaşanır. İnsanın fıtratında hırs ve bencillik öğeleri vardır. İnsanoğlunun bencillik mottosunda şu vardır. Mahalle jargonunda şöyle bulunur. “Ben başaramıyorsam o çocukta başaramayacaktır.” Buna benzer cümleleri çok duyarız. Çünkü çevremizde başarısız insanların bizi geriye çekmesinin distopik nedeni budur. İş hayatı ya da aile hayatına sıklıkla karşılaşırız. İnsanoğlunun yaratılışında var olan hırs ve bencillik yeri gelince belli eder. Mesela o insan işinde ne kadar iyiyse insanın üzerine oynanmaya başlar. Hatta o insanı geri çekmek için ellerinden geleni yaparlar. Sonuçta o insan geri çekildiğini farkına varmaz ama insanlar yavaştan yapar. Hırslı ve kıskanç insanlar bunu çok yapmaya çalışır. Akıllarından tek geçen hedef ise o insanı geriye doğru itmektir. Geri itilen insandan sadece ruhu değil psikolojisi de bozulur. Çünkü başarma istediği de kalmaz. Hatta moral ve motivasyonu geriye doğru irtifa kaybeder. Bu irtifa kaybı başkaları tarafından desteklenir. Çünkü bazı insanların güdüleri yengeç gibi hareket etmeye meyillidir. Amaç şudur;

    “ Ben başaramıyorsam o insanda asla başaramayacaktır. Hatta o insanın önüne engeller koyacağım ki başarılı olmasın.” Diye yaşam mottosu haline getirir. Böyle insanların aklı sadece yengeç gibi hareket etmeye benzer. En iyi olmaya çalışan insanları geri iten başarısızlık değil başarısını hazmetmeyen insanlardır. Böyle kategorize insanlar hırsları daha belirgindir. Mesela Survivor oyunu bu sendroma en iyi örnektir. En iyi olanı yükselmesini engellemek için arkadan kulisler kurma gibi olaylar olur. Çünkü yarışta en iyi olanı yok etmek için gösterilen çabadır. İnsanların hırslarını ortaya çıkarmak için açlık ve makamla sınama yapın. Bu zamanda yengeç sepetini yaşayan çok insan vardır. Esas odak noktaysa ilerleme çalışan toksik insanlar tarafından çelmeler takılmasıdır. Fakat bunu tam tersi şekilde işleyen insanlar vardır. Mesela rap müzik dünyasından örnek vermek gerekirse Rondo’nun grubu olan Seven 7oo grubunda herkes yükselmesi için birbirine yardımcı oluyor. Bu gösteriyor ki insanların yükselmesi sayesinde o insanda yükselmesinde sıkıntı olmazdı. Fakat Ortadoğu ülkelerinde bu sendrom baya kendini belli eder. Bu sendromun en bariz özelliği şu :

    “Biz odaklı değil ben odaklı olarak ilerler. Ben yükselmiyorsa o da yükselmeyecektir. Onun yaptığının ben ondan iyisini yaparım” gibi cümleler duyarız çoğu insandan. Çünkü böyle insanların amacı iyi olan insanları geriye doğru itmektir. Böyle amaçla yaşayan insanların egosu daha baskındır. Hatta duyguları değil hırslar öne çıkar. Bu tür insanlar ikiyüzlü davranırlar. Sen ileriye doğru ittiğinde sanarsın ama seni geriye doğru çekmektedirler. Yengeç sepet ya da kavanozda olsun insanların bu sendroma çok rahat yakalanır. Ufku dar olan insanlar kıskançlık seviyesi yüksek bir diyarda başarı isteyen insanlara yükselmesini asla istemezler. Egoların önde olduğu diyarda görmediğin başarıdan çok başarısızlığının ön plana çıkarmak için ellerinden geleni yaparlar. Bunu ekip çalışmalarında daha göz önüne çıkarırlar. Ekibin en iyisi olsan bile ekip içerisinde her türlü insanlar olduğu için seni geriye çekmek için çabası olan hırslı ve haset dolu insanlar vardır. Bu sendromun lügatını şöyle diyebiliriz. “Bu sofra kurtlar sofrasıdır “diye tanımlayabiliriz. Hatta bu sendromla ilgili bir film çekilmiştir. Yengeç sepetini metaformik olarak işleyen filmin adı “Yengeç Sepeti” olarak sinemalarda gösterime girmiştir. 1995 yılında Dram kategorisinden sinemalarda olmuştur. Yönetmen ve Senaristliğini Yavuz Özkan tarafından yönetilmiştir. Oyuncular ise Sadri Alışık, Macide Tanır ve Mehmet Aslantuğ bulunmaktadır.Filmin özetine gelirsek ;

    “Büyük şehrin karmaşasından kaçarak sakin bir göl kenarına yerleşen ve dışarıdan bakınca mutlu görünen aile bir haftasonu tatile çıkar. Hafta sonu tatiline torunlar, damatlar ve gelinler de katılır. Ancak aileyi oluşturan bireylerin kendi iç savaşları ve kişisel problemlerinin yavaşça açığa çıkmasıyla birlikte aile bireyleri, aynı sepete koyulan yengeçlerin birbirini yiyeceği gerçeğini kanıtlarcasına birbirleriyle çatışmaya ve hesaplaşmaya başlar.”

    Bu film sayesinde insanların hırslarını ve ihtiraslarını iyi şekilde anlatan metaform olmuştur. Mesela böyle durumları iyi durumda ailelerde daha çok rastlanır. Çünkü mal paylaşımında daha belirgin hale gelir. En çok kim mal payı almaya çalışırken aralarda kavgalar ve ihtiraslar olur. Herkes birbirinin ileriye gitmesini istemez. Çünkü insanlarımız yükselmesini istemediğini insanı geri çekmek için elinden geleni yaparlar.

    Kaynakçalar :

    https://www.cnnturk.com/saglik/yengec-sepeti-sendromu-nedir
    https://www.beyazperde.com/filmler/film-123892/

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.