Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, özgürlüğün, dilin, duygu ve düşüncelerin yok edildiği bir yerde geçiyor. İnsanlar özgür düşünemiyor, sürekli izleniyor. Partinin düşüncelerine katılıyor. Sürekli kontrol halinde yaşıyorlar.
Geçmişleri sürekli değiştiriliyor. Sürekli savaş halinde yaşıyorlar. İnandıkları ve bildikleri her gün değişiyor. Parti talep ettiği taktirde her şey doğrudur. Onların yapmanızı istediği seyleri yapmalısınız. Onların istediklerini düşünmelisiniz.
"Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu."
Yapılan her işin denetlendiği ve gözlendiği, herkesin her an incelendiği bir ülke vardır. İnsanlar her an izlenir. Evde, dışarıda, işte... Yemek yerken, çalışırken, uyurken...
Her an insanların izlendiği bir ülke. Büyük Birader tarafından herkesin izlendiği bir ülke.
"Okurken hepimize oldukça tanıdık gelecek bir yer";
"Özgürlüğün, dilin, duygu ve düşüncelerin yok edildiği bir yer."
"Savaşın barış, Özgürlüğün kölelik. Cahilliğin güç olarak görüldüğü bir yer". Bin Dokuz Yüz Seksen Dört!
"Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı."
Yorum Bırakın