Advertisement
Advertisement

YANILMAK YENİLMENİN KARDEŞİDİR!

YANILMAK YENİLMENİN KARDEŞİDİR!
  • 2
    0
    0
    0
  • "Kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde; nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki önce kül olmadan?"
    (Friedrich Nietzsche)

     

    Silikon tabancasıyla intihar edilmez, belki etmesine edersin de ölmeyi bekleme derim. 
    Çayı-kahveyi “şekersiz” içen de ölecek, benden 5 dakika sonra da olsa. 
    Boşver ulan hesabı! İki çay söyle oradan, hem demli hem de 6 şekerli! 
    Silikon tabancasıyla ölmek isteyecek kadar? Bununla “ölebilmeyi” bekleyecek kadar?
    Ben kendimi delirmiş sanacak kadar akıllı değilim; akıllandığımı sanacak kadar da deli…
    Ya da zaten çoktan delirmişim, aklım var sanıyorum.
    Biraz daha yanılmak, sonra biraz daha, biraz daha, daha da yanılmak.
    Ne var?! Yenilmenin tadı bunda değil miydi?
    Yenilmek suç değil, yanılmak da aptallık değil. Kazanan k*hpe değilse, yenilmek de bir şereftir!
    Tabii oturup bunun üzerine saatlerce düşünebilirsin de…
    Düşünme bence, boşver. Yanılmışlığını ve yenilmişliğini,
    tutkuyla sevişen bir adamla kadınmış gibi düşün sadece, ne hayâl ama!

    Bundan öncesi için…

    Evet, birkaç jilet yarasının acısıyla ölçülmez, yanılmışlık. S*ktir et! Ölçmek isteyen de kim? Var oluşunun altında bile binlerce şüphe arayan bir yanılmış için fazla hesapçısın, net. 1’den öncesi 0 ve onlar 1’den sonrası kadar bunu umursamadığı için, matematikteki Sonsuzluk Teorisi* fetişleriyle “daima” yarını arzular. Akıl “dünü-bugünü” saklayarak teselli bile olabiliyorken, her gün biraz daha yarını; “bilinmezliği” arzulayan aptal beyinlerden daha çok yanılıyor olamam, öyle mi? Birazdan bunları okuyan (varsa) kişisel gelişimciler benim ne kadar da lanet olası bir PESİMİST olduğum zırvalarını savurmaya başlayacak. Hani şu sabah uyandığı zaman perdeyi açıp güneşe ve gökyüzüne umutla bakan sahtekâr ahmaklar… Aa, niye öyle diyorsun ama!?

    “Aptallara yanılmayı öğretme sanatı”na dair…

    Hiç yanılmamış biri aptal olmayı, hiç aptal olmamış biri de yanılmayı nasıl öğrenir bilemem. Ama onca kavganın içinde hâlâ yanılabiliyorsa ya da hâlâ aptal kalabiliyorsa, bence hâlâ bir şeyleri öğrenmeye ihtiyacı var demektir. Ne kadar yanıldığını ya da ne kadar aptal olduğunu ölçemezsin, bu yüzden de ne yanılmaktan ne de aptal olmaktan vazgeçemezsin. İyi bir manipülatör olduğumu söylüyorlar. Ya da azılı bir bozguncu… Haksız da sayılmazlar, yalandan hemen her şeye gülümsedikleri ve pozitif(!) baktıkları için ota b*ka umutlar yeşertmememe bozgunculuk diyecekler tabii ki! Yanılmanın ve yenilmenin yılgınlığından bîhaber ahmakların, sebepsizce kuduz gibi köpürmesi de bundan belki de… Yine de topuna lanet ederek biraz daha nefret büyüteceğim içimde, bütün aptallara…

    2005 senesi falandı, o zamanlar çarşının göbeğinde bir kahvehane
    ve önünde akşama kadar sineklenen şiş göbekli koca abazanlar vardı.
    Meşhur bir kasap Necati vardı kahvehanenin yanında, akşama kadar
    Zeki Müren - Gitme Sana Muhtacım dinler bir hışımla kıyma çekerdi.
    O sokağın kokusu ve öğrettikleri hâlâ burnumda ve zihnimde.
    Bu kadar yanılmışlığın içinde o aptallığıma dönmek ister miydim?
    Hiç olmadığım kadar emin bir şekilde EVET! derim. Çünkü o sokakta yürüdükçe anladım,
    ne kadar aptal ve masum bir çocuk olduğumu. En azından hiç yanılmamış ve yenilmemiştim.

    Çocukluğuma bir öğüt: Asla büyüme!..

    Büyüdükçe yenileceksin; çünkü yanılacaksın büyüdükçe, acımadan hayatını becerecekler! Küfrün k’sini bilmeyen bir çocukken, ağız dolusu söveceksin tüm aptallara… Değişmesini beklediğin hiçbir şey değişmeyecek; aptallar aptal, yanılmışlar yanılmış, yenilmişler yenilmiş kalmaya devam edecek. Umut etmek umutsuzların tesellisidir! 2 dakika delikanlı ol ve acı gerçeği kucağına al, onunla seviştikçe daha çok hazmedeceksin tüm yanılgıları ve yenilgileri…  

    *: Sonsuzluk Teorisi (2015) Film                


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.