Advertisement
Advertisement

BİLMEM KAÇ DAKİKA

BİLMEM KAÇ DAKİKA
  • 2
    0
    0
    0
  • "WERTHER'İN YOLUNU TUTUP KANLAR İÇİNDE İNLEYEREK ÖLMEK YAHUT KAYS'IN YOLUNU TUTUP ANLAR İÇİNDE DİNLEYEREK OLMAK."

    (Âh Muhsin Ünlü)

     

    İçimdeki isyan, kül tablasına söndürdüğüm küfürler kadar cesur yine. Bir yaslanmalık daha duvar var sırtımda, penceresi yok ama. Bir penceresi olsaydı, ne küfür kalırdı ne isyan! Sesime bağladığım rüzgârların da sağı solu belli değil artık. Alelade düzülmüş bir şiir kadar ucuz lafların cambazı olamam, değil mi? Beceremem de zaten, kurtaramam yakamı kendim olmaktan.
    Her seferinde aynı b*ku yaşarken buluyorsan kendini,
    küllüğüne kaç küfür söndürdüğünü
    istersen sabaha kadar say, nafile! 
    “Bu sefer de postu deldirmedim!” avuntusuyla sürttüğün kaldırımları yerinden sökmeye gücün yetecek mi giderken? Yetmeyecekse, ya gitme ya da dokunma bile tek bir taşa. Sen, ummadığın taşların yardığı başının derdine mi düştün yine, bana mı öyle geliyor? Hayır, bu benden hiç gitmedi ki gelsin, lanet!

     

    İçinde “yalnızca yaşayabileceğin” ıstıraptan evler yapılmış, adını dünyada ne istersen koyabiliyorsun. 3-5 liraya satılan ucuz hikâye kitaplarındaki gibi bir hayat yaşıyorsan, marketteki kabartma tozlarının yanında yer alacak olman kaçınılmaz. Hadi buna da küfret, sen seversin! Buna aşık olduğumu sanıyorlar, insan, ihtiyaçlarına aşık olur mu hiç!? Küfretmek ve ihtiyaç? Ne ihtiyacı? Eğer gerçekten gamsız ve tasasız değilsen, ihtiyaç bile değil, AÇLIK! Seni lanet olası haşin çocuk… O ıstıraptan evlerin içinde saklambaç mı oynayacaksın şimdi, yoksa kendi elinle sakladıklarını kaybet -miş gibi mi yapacaksın? Adım başı kaldırım taşı sayarken, yine içinden o taşları sökmek gelecek, biliyorum. Sen, sana sır değilsin. Kendimi yermedim diye ukalayım, susmadım diye vahşi. Konuşmadın diye dilsiz(!) bile olabilirsin lan sen. Sırada ne var? 3.sayfa haberleri mi, yoksa bugün “neye küfredeceğini bilememek” mi? “Bildiğim şeylere cevap arayacağımı düşünmemiştim” desem, bu sefer de hep düşünmediklerimin gelip yakama yapışması gerçeğiyle sevişirim. Evet, sevişirim! Gerçeklerle yüzleşmekten de ötesi bu, delilik! Evet! Gerçeklerle yüzleşmekten yüz kalmamış, sevişmişiz çok mu? Bir gün yazılanları okuyan birisi “sen ne çok soru soruyon lan” diyecek diye düşünmeden edemiyorum, daha kötüsü; gerçekten de çok soru soruyorum ama hiçbirinin cevabı -neredeyse- yok…
    (hahaha! -kötü adam gülüşü-)

    Üstümde sabahların hem kokusu, hem korkusu var. Geceden kalma acıya basmak istediğim yeni sigaralar ve ihtimal dahilindeki kalp krizleri.
    Tanrım! Beni “bir sabah” alman için günlerce ölüm duası etmeli miyim? Yoksa, zaten “bir sabah” mı gideceğim?
    Kendi elimle sakladıklarımı kaybet -miş gibi yapmaya devam, nasılsa defalarca küfretsem de bir şey değişmeyecek!


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.