Bazısı çok konuşur,
Bazısı alt metinlerle,
Bazısı gözleriyle,
Bazısı mimikleriyle,
Bazısı da boş konuşur.
İnsan beyni, o kadar mükemmeldir ki yine de tüm bu konuşmalardan neyi isterse onu duyar. Bu mükemmelliğin farkına varırken her bir adımda iyice bencilleşir...Seçicilik kendini muazzam formlara bırakır; umursamazlık, gamsızlık, saygısızlık, duyarsızlık, ahlaksızlık!
Beyin, büyümeye devam ederken, elinden tutan tek şey kişiliğinizdir. Eğer iyi bir aile eğitimi almadıysanız (diplomalarınızdan bahsetmiyorum) seçici olmaya başlarsınız. Size öğretilen iyi ne ise onu, yalnız onu, kati suretle onu seçmeye meyleder ve bu seçicilikte devam edersiniz.
Seçerek geldiğiniz noktada, kendinizin de seçilmiş olduğuna inanmaya başladığınızı gözden kaçırırsınız. Siz bir şeyleri seçerken, sürekli birilerinin de sizi seçecek olduğu kaygısı ve korkusuyla yaşarsınız.
Özgüveninizi bağdaştırdığınız, iyilik kavramlarını karıştırdığınız, ahlaki ve etik düzeninizin devasa bir çöplüğe dönüştüğü yaşamınızda, sizden sonraki nesli de yarışçı atlar olarak eğitir, sabun köpüğü kişisel gelişim kitaplarınızın birini daha rafınıza itinayla yerleştirir ve seçiminizle övünürsünüz.
Bazısı çok bilir,
Bazısı neyi bilmediğini bilir,
Bazısı bilmez,
Bazısı biliyor - muş gibi yapar,
Bazısı -en çok ben bilirim!
Seçe seçe eleye eleye yarattığınız dünyanızda. Ona, buna, bana bile konum seçme haddini bulursunuz kendinizde.
Sonra doğayı da seçer kategorize edersiniz. Karıncayı severim, hamam böceğini sevmem. (Hamamböceği de bayılıyordu zaten size) Yılanı severim, kaplumbağayı sevmem.. ... Köpeği severim, kediyi sevmem.
Gelgelelim, bu memnuniyetsiz yaşam formunuzla yine de mutlu olamazsınız. Mükemmel seçimlerinizi irdeler irdeler nerede yanlış yaptığınızı düşünür durur çileden çıkarsınız.
Ahir ömrünüz mükemmel kaçış planınızın tüm olasılıklarında başarısızlığa uğrar. İşin kötü yanı kendi tasarladığınız bu virüsü çocuklarınıza da bulaştırdığınız için vicdan azapları içinde bir ömrü nasıl bu denli mahvettiğinizi düşünürken bu dünyadaki süreniz dolar. Kodlanır ve gidersiniz.
Hamamböceği, bal arısı doğanın parçasıdır. Kavak ağacı doğanın parçasıdır. Seni, beni, öncekileri ve sonrakileri kabullenmiş ve uyum içindedir.
Sen, muazzam seçimlerin doğrultusunda kavak ağacını kesersin. Sonra zamanın dolar, üç beş yakınının sınırlı sayıda göz yaşıyla uğurlanırsın.
Ama kavak ağacının, hamam böceğinin adı yazılı bir sürü makale vardır. Beyin onları kabul eder ve gerekli saygıyı gösterir.
Senin sadece bu hayatta bir kimlik kartın vardır, ölüm kağıdın imzalanınca onu da nüfus müdürlüğü geri alır...
Yok olursun. Hiç olursun.
Seni, kimse hatırlamaz...
İşin garip tarafı siz olmadan da hayat devam eder. Ama bal arıları yok olursa, dünyanın yalnızca 6 günü kalmıştır.
Son söz;
Şimdi bir aynanın karşına geç. 'seçim'lerini gözden geçir. Sonra bir kavak ağacı taklidi yap! Becerebilirsen at gibi kişne...
Ama lütfen artık zarar verme!...
Yorum Bırakın