Arno Breker: Hitler'in Dostu ve Picasso'nun Kurtarıcısı

Arno Breker: Hitler'in Dostu ve Picasso'nun Kurtarıcısı
  • 3
    0
    0
    0
  • Altın oran prensibine göre yapılan heykellerden ve bu heykellerin toplumlar üzerindeki etkisinden yola çıkarak bir propaganda aracı olarak heykel sanatını kullanmayı nazilerin keşfetmesi uzun sürmedi. Nasyonal sosyalistler, 1936’da Berlin’de düzenlenen Yaz Olimpiyatlarında heykel üzerinden propagandada zirveye ulaştılar. 

    Heykel üzerinden propagandanın gayet etkili olabileceği düşüncesi sayesinde tüm ülke Hitler’in kişisel heykeltraşı ve Almanya’daki en yüksek parayı kazanan heykeltraş olarak Arno Breker’i(1900-1991) tanımış oldu.

    Breker, 19 Temmuz 1900 yılında Elberfeld şehrinde dünyaya geldi. Babası bir mezar taşı ustası olduğu için heykel sanatı ve mimari çocukluğundan itibaren onu cezbetmeye başladı. Bu merakı babasının da hoşuna gidiyordu. Heykel yaparken taşla çalışmanın temel tekniklerini ilk olarak babasından öğrendi. Şehir Sanat Okulu’ndan mezun olduktan sonra Düsseldorf Sanat Akademisi’ne kaydoldu. 1920’lerin sonunda da dönemin en iyi heykeltraşlarıyla çalışacağı Paris’e yerleşmeye karar verdi. 

    Klasik tarzdan ve antik heykellerin karmaşık olmayan yapısından ilham aldı. Ana hedefi, klasiklerin temel örneklerini kentsel mekânda kendi tarzınca yeniden yaratmaktı. Kariyerinin başlarındayken ülkedeki siyasi hareketlilikten ve gerginliklerden tamamen uzak durdu ve sadece sanatla ilgilendi. Ancak 1932 yılında hayatı değişti. O yıl Goebbels, Breker’in o dönem yaşadığı Roma’yı ziyaret etti ve yurtdışındaki Alman sanatçılara ‘’büyük ve güçlü fikirler’’ için anavatanlarına dönme çağrısında bulundu. 

    Nazi Almanyası, Arno’nun büyük yeteneğini kısa sürede fark etti ve fikirlerini hayata geçirebilmesi için tüm koşulları sağladı. Uyumlu, keskin duruşlara sahip ve fiziki ölçüleri altın oranda tasarlanmış heykelleri, üçüncü reich’ın ideologlarının konuşmalarında sürekli bahsettiği ‘’üstün insan’’ tanımını somut olarak ortaya koyuyordu. Breker, 1936’da Berlin’deki İmparatorluk spor sahası ve olimpiyat stadının tasarımı için düzenlenen yarışmaya katılarak muazzam bir başarı elde etti. Yarattığı Decathlete’nin bronz heykeli, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından gümüşle ödüllendirildi. Bundan sonra da Breker önce Hitler’in kişisel mimarı Albert Speer ve ardından Hitler’in kendisiyle bir araya geldi. Sanatla ilgili görüşleri yüksek oranda aynı noktada buluştuğu için Hitler, Breker’den oldukça etkilendi ve bu noktadan itibaren de Breker kariyer basamaklarını hızlı adımlarla çıkmaya başladı. 

    1942’de Breker’in ilk büyük ölçekli sergisi, Hitler’in bizzat ziyaret ettiği Paris’te düzenlendi. Bunun ardından Breker’in ‘’Partei und Wehrmacht’’ heykelleri, reich şansölyeliğinin girişini süsledi. ‘’Prometheus’’ ise propaganda bakanlığında kendisine yer buldu. Breker’e Hitler tarafından profesör unvanı verildi ve ‘’altın parti rozeti’’ ile ödüllendirildi. Prestijli Alman ve İtalyan ödüllerinin sahibi oldu ve aynı zamanda heykel yarışmalarında jüri başkanı olarak görev yapmaya başladı. 

    1950’de Avrupa Denazifikasyon Mahkemesi, Breker’i nazi rejiminin aktif olmayan bir suç ortağı olduğuna karar verdi kendisine sadece 100 Mark para cezası kesildi. Mahkeme ayrıca ona, Elberfeld’e bir çeşme yapmayı zorunlu kıldı ancak Breker bunu hiçbir zaman yerine getirmedi. Ancak sadece para cezasıyla kendisini kurtarabilmesine rağmen bir süre daha ifadelere çağrıldı fakat sonucunda nihai kararla beraat etti. Mülkiyetini, özgürlüğünü ve profesör unvanını korumayı başardı. Çok geçmeden yeni Alman Hükümeti üyeleri, büyük finansörler ve varlıklı Yahudilerden oluşan, büyüyen eni bir müşteri tabanına sahip oldu. Aynı zamanda bronz bir büstünü yarattığı Salvador Dali ile de yakın arkadaşlıklık ilişki kurdu. 

    Breker’in Yeteneğinin Bir Başka Hayranı: Stalin

    1940 baharında Breker, Sovyetler Birliği’nin Dışişleri Bakanı Molotov ile bir araya geldi ve Molotov tarafından Sovyetler Birliği’ne davet edildi. Molotov, Stalin’in kendisine açıkça hayran olduğunu ve heykellerini Moskova devlet binalarının cephelerinde görmek için can attığını kendisine belirtti. Ancak Breker bunu kabul etmedi. Savaş sona erdikten sonra da 1946 yılında kendisiyle tekrar irtibata geçildi ancak Breker, Berlin’den ayrılmak istemediğini söyledi ve ‘’bir diktatör benim için yeterliydi’’ dedi. Böylesine keskin bir reddin ardından Arno Breker’in adı Sovyetler Birliği’nde uzun süre yasaklı kaldı. 

    Brecker Sanatçı Arkadaşlarını Korumak İçin Konumunu Nasıl Kullandı?

    Arno Breker, nazilerle doğrudan bağlantılı olduğu için Fransa’nın Alman işgalinde kilit bir figür olarak anıldı. Alman işgali altındaki Paris’te yaşayan komünist Picasso’nun gestapo tarafından neden yakalanmadığı sorusunun şaşırtıcı bir yanıtı yok. Çünkü bunun arkasında Breker’in kendisi vardı. Bunun yanı sıra Paris’teki evinde, Almanya’da kesinlikle yasaklı olan sanatçıların eserlerini de sakladı. Breker, uzun süreden beri dostluğunu sürdürdüğü Picasso’ya oldukça değer verdi ve mevcut düzen arkadaşının hayatını tehdit ettiğinde arkadaşını korumak için kelimenin tam anlamıyla sonuna kadar mücadele etti. Korumak için mücadele ettiği isimler arasında Yahudi ve komünist olan model ve şarkıcı Dina Vierny de vardı. 

    Picasso ciddi anlamda tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında Breker arkadaşını kurtarabilmek için Hitler’in düzenlediği bir kahvaltıda konuyu dile getirdi ve Picasso’nun çok büyük bir sanatçı olduğundan ve aynı zamanda apolitik birisi olduğundan bahsederek Hitler’i bu konuda ikna etmeyi başardı. Eğer bunu yapamasaydı, Picasso muhtemelen toplama kampına götürüldükten sonra öldürülecekti. Tarihçiler, Breker tarafından kurtarılanların tam bir listesini veremiyor ancak bu sayının oldukça yüksek olduğu da biliniyor. 

    Kaynakça:

    1) The Divine Beauty in Art/ B.John Zavrel

    2) Arno Breker / Joe F. Bodenstein

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.