Seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.

Seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.
  • 3
    0
    0
    0
  • Sevilen kişiden vazgeçilen o an’a dair yapılabilecek en güzel, en naif konuşmalardan biri diyebiliriz bu unutulmaz sahne için. Gelinebilecek en kötü noktalardan biri. Sevgi öyle muazzam bir şey ki, karşıdaki gözümüzde tanrı rolüne bürünür. Zamanla bu yanlıştan döndükçe aslında onu değil, zihnimizdeki onu sevdiğimizi anlarız. Böylelikle onu, yani tanrımızı sevme fiilimizin tadı kalmaz. 

    "Sen beni yanlış anlamışsın", "Ben senin gibi hissetmiyorum", "Biz seninle ne yaşadık ki neyi seviyorsun?", "Benden senin gibi olmamı bekleme" derler. Sen de aptal gibi beklersin. Aşk da bunun ta kendisi zaten. Geçmiş olsun. O, gün gün daha yabancı olacak sen o'nu düşünürken. Ah aşık kardeşim. Ne kadar da aptalsın.

     

    Asuman: Beni artık sevmiyorsun, öyle mi?

    Mükremin: Ya seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum. Hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. Seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı. Yani bir şey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gideyim, Asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu.

    Asuman: Şimdi n'oldu peki?

    Mükremin: Bilmiyorum Asuman, bilmiyorum... Kalbim bir kuyunun dibindeki suyun içinde nefes almaya çalışan bir gariban. Yukarı tırmanmaya çalışıyor. Ama ne yapsın? Kuyunun duvarları düz. Kuyunun duvarları ıslak…

     

    Aklıma “Closer” filminden bir replik geldi geçen gece. Bazen tam olarak da böyle oluyor işte. 

    “I don't want to lie. I can't tell the truth. So it's over.”

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.